5 Kasım
Bana yüz yüze konuşmayı teklif etti ve beni tanımak istediğini söyledi.
Deli mutlu oldum! Deli mutlu oldum kalbim yerinden çıkacakmış gibi ve bir daha ritmi asla düzelmeyecekmiş gibi. Ellerim titredi ona geri yazarken. Kelimelerimi o kadar özenli seçmeye çalıştım ki kalbi kırılmasın, beni farketsin diye. Belki çok beklemiş bile olabilir telefon başında bu yüzden. Bilemiyorum.
Çok beklemesini istemediğimden hızlı düşünüp güzel yazmaya çalıştım mesajları. Ama geri dönüp baktığımda hiç güzel olmadıklarını farkettim ve silmek istedim teker teker, zamanı geriye alıp o an durdurmak ve daha iyi düşünüp yazmak istedim. Özel yetenekleri olan bir süper kahraman değilim ama onun gözünde olmak isterdim. Ne olursa olsun.
Buna net bir cevap vermedim o an. Yüz yüze konuşmaya cesareti olmayan bir ödlek gibi.
Konuşmanın sonunda güzel geceler dedim ve o'nsuz gecelerimin güzel olmadığını belirttim. Yalan söylemiyorum. Ama geceler yine bi' nebze güzel yine de. Yanımda değil ama zihnimde. Şimdilik yeter bu.
Ha bir de Orhan Veli Kanık'ın "Davet" şiirini söylemek istedim ona. Ezbere biliyordur belki, tek tek yazmadım kısa bir şiir olmasına rağmen. Eğer ona adamak istediğim şeyleri merak ediyorsa araştırır okurdu bence. Buna vakit harcamışsa bile ne mutlu bana.
Sonra geri yazmadı, ben de yazmasını beklemedim. O kadar.
"Vazgeçmek mümkün olmasın" demiş oldum ona. Zaten mümkün değil ya. Sadece o anlamak istemiyor. Belki anlamazlıktan geliyor, belki kızıyor bana, belki utanıyor ama açık etmiyor.
Açık sözlüyüm der bi'de...
Geçende Berk geldi sordu ne var ne yok diye. Geçiştirmeye çalışmadım onu ki zaten adam anladı halimi. İlk o bana itiraf etmişti duygularını. Gelip anlatmıştı, dinlemiştim onu. Şimdi de oturdu o beni dinledi. Çekinmeden anlattım çünkü Berk benimle dalga geçebilecek bir tip değil. Yapmaz bunu. Sonra oturduk dertleştik. Hiç o anın öyle olabileceğini düşünmezdim. Ne bileyim, garip işte.
Buluşup konuşma konusuna tekrar dönecek olursak net cevap vermedim. Deliler gibi konuşmak istiyorum onunla yüz yüze ama biliyorum elim titreyecek, kekeleyeceğim, kalbim dayanamadığım hızda atacak, kızaradabilirim ve bunlar onun karşısında olsun istemiyorum. Nefesim onun karşısında kesilsin istemiyorum.
Şimdilik erteliyorum.
Çalışacağım, onun karşısında yapacağım konuşmayı elime yüzüme bulaştırmadan yapmayı deneyeceğim. Bence zaman lazım. Yoksa ben de onun sesini daha fazla duymak isterim, yalan yok.
Ve Hazal, nasıl oldu bilmiyorum en başından beri ama seni seviyorum. Aşk dalgaya alınmazmış, basit bir şey değilmiş. Yakar kavururmuş. Ne zaman karşına çıkar hiç belli değilmiş.
Seni seviyorum işte.
Bu kadar.
Özgür
♡
Sonunda 'günlük' bölümlerine geldik!! Eh, başkasının günlükleri okunmaz ama Özgür'ün günlüğü istisna olsun. Öbür türlü olayı mı kalır canım?
Dediğim gibi sadece text bölümlerinden oluşacak şimdilik demiştim ama bazı olayları text biçiminde; kızların dedikodusu ya da erkeklerin sohbetinde anlatamazdım ya. Özet gibi Özgür'den okuyacaksınızz.
Ve tam bilgi verememekle birlikte belki bir ya da iki bölümü karakter anlatımından okursunuz. Önemli bir bölümdür ve öyle anlatmam icap etmiştir. Ya da belki, hiç okumazsınız. Belli mi olur? Olmaz bana jwjsnwjxns
Öyle işte. Kendinize iyi bakın.
Görüşürüz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim De Bir Kalbim Var | Texting
Teen Fiction❝Şimdi geriye dönüp baktım da okunmuyor sanki yazılar. Ben mi bulanık görüyorum yoksa? Tükenmez kalemimin mürekkebi dağılmış kağıda. Bir de ıslak tüm sayfa.❞ ᡣ𐭩 +0554**: hoş geldin sınıfımıza hanımefendi +0554**: tek istediğim sana açık olan kal...