3.6

364 37 30
                                    

BENİM DE BİR KALBİM VAR
FİNAL

"Ne söyleyeceğimi unuttum lan! O kadar planlamıştım ne bok yiyeceğim şimdi?" diye söylenmeye başladım bir kulağım elimde tuttuğum telefondayken. Hava kararmıştı ve ben okulun oradaki parka doğru yürüyordum. Adımlarım stresten yavaşlamıştı.

"Ben böyle bir şey görmedim abiciğim. Balık mısın kanka sen az önce kaç kere bize aynı şeyi tekrarladın ya." dedi bıkkın bir sesle Kaan. Toplu erkek grubu araması yapmıştım. Bir süre sonra erkeklerden herkes öğrenmişti Hazal'ı sevdiğimi fakat aldırış etmemiştim. Son raddedeyken gizlemek zor geliyordu ya zaten.

"Ne bileyim oğlum heyecan yaptım ve söyleyeceklerimi unuttum gelme üstüme," dedim gergin gergin. Parka oldukça yaklaşmıştım ve bu beni heyecanlandırıyordu.

"Şimdi beyler bu adam rol yapıyor," dediğinde Can, bir kaldım öyle. "Söyleyeceği her şey hazır, sadece konuşurken mal gibi kalacak ve konuşamayacak bunun stresinde."

"Ne telaş yaptınız abi gidecek konuşacak," dedi Kaan gibi bıkkınca Berk. "Sende dram yapma bir abiciğim git konuş kızla işte. Zaten o konuşmak istiyor hiç olmadı dinlersin onu."

"Anasını satayım ben bile motive oldum," dedi Toprak. Mert'te onu destekler biçim de "Aynen," cevabını verdi. "Diyorki Berk sana, dediğimi yap ama beni örnek alma. Bak telaş yapma dedi mesela."

Gülüşme sesleri geldiğinde diğer elimi cebime attım. Berk, Toprak ve Mert ikilisine söverken parka gelmiştim bile. Kalabalık değildi ama ıssız da değildi. Az çok insan vardı.

Onların konuşmasını bölüp "Geldim," dedim. "Şimdi ne olacaksa olacak."

Kaan ufak bir ıslık çalıp "yaparsın kanka," diye bağırdı hoparlöre yaklaşarak. Diğerleri de bu şekilde yapınca telefonu kulağımdan refleks olarak uzaklaştırdım ve yüzümü buruşturdum. "Askere gitmiyorum sakın olun. Gittiğimde bu performansı sergilersiniz sakin." dedim.

"Askere yolladığımızı kim söyledi?" dedi kahkaha patlatarak Mert. Ardından Toprak ekledi. "Kız istemeye gönderiyoruz!"

Ve kahkaha atarken telefonu pat diye kapattılar.

Ufak bir kıkırdamanın ardından "şerefsizler," diye mırıldandım. Motive ediyorlardı yine de az çok. Yüzümdeki gülümseme yerini korudu ve Berk, Kaan ve Can'a da söyleyip telefonu kapattım. Telefonu montumun cebine attım ve ellerimi de çıkarmadım. Hava normalin aksine ılıktı. Arada bir esen rüzgar üşütüyordu insanı.

Parka girdiğimde etrafı süzmeye başladım. İleride, parktan biraz ayrılmış bir bankta oturuyordu. Sırtı bana dönüktü ama sokak lambasının saçtığı ışıkla onu diğerlerinden seçebildim.

Parkın geneline göz gezdirdiğimde aslında çok fazla kişi olmadığını gördüm. Bir arkadaş grubu, bir aile ve birkaç sevgili takılıyordu.

Arkadan yaklaşıp önüne geçtiğimde aniden dolan bir heyecan oluştu içimde. Tanımlayamadığım bir his belki. Karşısında durduğumda ayağıyla tuttuğu ritmi bırakıp kafasını bana kaldırdı. "Hoş geldin," dedi anlayamadığım bir edayla. Kafamı sallayıp onun yanına oturdum ve kafamı ona çevirdim. "N'aber."

Dudak büküp omuz silkti. "İyi galiba. Senden?"

Kafamı sallayıp "Benden de iyi," dedim ve her zaman olduğu gibi sustum. Ellerimi cebimden çıkardım ve önümde birleştirdim. O ise montunu bu havaya rağmen çıkarmış, üzerine uzun gri hırkasıyla duruyordu ve ellerini benim gibi önünde birleştirmişti. Kumral saçlarını normal şekilde bağlamıştı.

Benim De Bir Kalbim Var | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin