Günlük

266 34 31
                                    

Hoş geldiniz,

İyisinizdir umarım. İyi olalım. Kötü olunca çekilmiyor hiç ;)

Bu bölüme gelecek olursak benim için önemli bir bölüm olduğunu söylemek isterim. Her şeyi tam anlamıyla sizlere aktarmayan bir bölüm ama anlayana çok şey ifade edecek bence.

Keyifli okumalar <3


Yedinci Ev, Anlat Ona 🎶

22, 23 Kasım

İnsan, sevdiği kişinin en saf halini sevgisine karşılık alırken görmez. İnsanın en saf hali üzüntüsüdür.

İnsanın en saf hali, ağlarken gözünden akan yaşla beraber gelir. Çünkü ağladığında bile güçlüsündür ve asıl güç, insanın o saf masumiyetinde gizlidir.

22 Kasım gece saat 23.59 da sevdiğim kız birden aradı beni. Çok aniden aradı. Masamda oturuyordum ve o aradığında duruşumu düzelttim. Tereddüt ettim ilk başta açmaya. Ama açtım o telefonu. Gördüm sevdiğim kızın en saf halini. Ve de en güçlü halini.

Görüntülü arama başlatmıştı birden. Telefonu yatay bir şekilde bir yere koymuştu ve odasının tavanı gözüküyordu. "Konuşma, beni dinle." dedi ilk önce. "Konuşmanı istesem de konuşmuyorsun benimle."

Kalbime oklar saplandı. Yüzümü gösteren telefonu masanın üzerine, benim de tavanım gözükecek şekilde bıraktım. Konuşmuyorsun benimle.

"Özgür," dedi boğuk gelen sesiyle. "Nasıl böyle sevebiliyorsun? Anlamıyorum ben. Keşke anlasam. Senin sevgini anlamak çok zor Özgür, çok zor."

Ağlama sesi geldi sonrasında. Bir de hıçkırarak ağlama... Alt dudağımı ısırdım. Sağ elim kalbime gitti.

"Ben beceremiyorum, yapamıyorum. Sevgiye mahrum kalmadım hayatımda, sevmeye de. Ama senin ki bambaşka. Aklım almıyor. Aklıma meydan okuyor seninki." Biraz durdu, sonra devam etti. "Biliyor musun bazen ironi yaptığını düşündüm ben senin. Çünkü bunu aklım kabul etmedi benim. Anlayamadım."

Sustu, burnunu çekti ve devam etti.

"Seni sevmeye çalıştım Özgür." diye mırıldandı. "Yemin ederim çalıştım. Ama senin sevdiğin gibi sevmeye çalıştım. Senin bana ithaf ettiğin şiirleri okuyarak çalıştım. Kendi şiirlerimi okudum, içlerinde seni bulmaya çalıştım. Hatta biliyor musun, yeni şiirler bile yazdım ben Özgür. Senin hissettirdiğin sevgi yazdırdı bana şiirlerimi. Çünkü meğersem şairlerin ilhamıymış sevgi."

Yutkundu. Derin bir nefes aldı.

"Sen çok özelsin. Hayatım boyunca hiç bu saatte telefondan biriyle konuşmadım ben. Hiç sevgi yüzünden ağlamadım ben. Hayır, bak ağlamam şaşırtmasın seni. Ama üzülüyorum da Özgür. Kalbim acıyor. Kalbim neden çok acısın ki? Böyle sıkışıyormuş gibi hissediyorum sonra nefes alamıyorum. Dudaklarım titriyor konuşurken. Dizlerimi kendime çektim ve doladım kollarımı etrafına. Bıraksam titreyecekmiş gibi ama titremiyor da. Bırakıyorum hatta. Titremiyor. Ama böyle hissettiriyor. Neden? Neden kalbim acıyor? Böyle uzak bir his var içimde."

Elimi kalbimin üzerinden çekip konuştum. "Hazal," dedim titreyen sesimle. Neden titriyordu o an sesim?

"Ağlıyorum çünkü yetersiz hissediyorum. Seni seviyorum Özgür ama senin gibi olmadığı için sevgim yetersiz hissediyorum." diye kesti lafımı. "İtiraf ediyorum çok güzelsin. Çok güzelsin Özgür, çok, çok iyisin. Bak, bu bugünün itirafı olsun Özgür. 23 Kasım'ın itirafı olsun. Şimdi, her şeye rağmen söyleyebileceğim tek bir şey var. Seni değil, senin gibi sevmeyi beceremedim. Özür dilerim."

"Sevmek benim gibi sevmek değildir her zaman Hazal'ım. Ne de senin gibi sevmek. Herkesin içinde bir sevgi varsa yücedir ona. Sevmek özür dilemeyi gerektirmez. Sen ağlama." dedim sesimi ve kalbimi düzende tutmaya çalışarak bir an cesaretle. "Sen ağlama Hazal. Herkes ağlasın sen ağlama şimdi. Ben ağlayayım, bir başkası ağlasın, gökyüzü ağlasın ama sen dökme gözyaşlarını. Değer mi? Değer. Ama benim gözyaşlarım sana değer. Benimkiler yeter."

Dişlerimi birbirine bastırdım, soluklarımı düzende tutmaya çalıştım. Kalbim deli gibi atıyordu. Uzun bir koşu yaptıktan sonra atan kalp gibi atıyordu. Kalbimin sesini duyuyordum.

"Beceremiyorum," dedi bıkkınca. Ağlaması durmuş gibiydi. Ya da azalmış. "Sevmeyi bilmeyen sevilmeyi hak etmez Özgür. Özür dilerim. Sevmeyi bilmiyorum, hak etmiyorum sevgini ben senin."

"Hayır, Hazal. Öyle düşünme!" diye çıkıştım. "Dinle beni. Öyle bir şey yok tamam mı? Öyle bir kural, öyle bir kaide yok."

"Seni çok kez kırdım. Bunun içinde özür dilerim." dedi mırıldanarak. "Şimdi, bu seni son defa kırışım olsun tamam mı? Bana bir kez daha kırıl, sonra hiçbir şeye kırılma." Burnunu çekti. "Şiirler kadar özür dilerim."

Telefonu aniden kapattı.

Sevdiğim kız bana veda etti ve telefonu kapattı.

Sevdiğim kız bana layık olmadığını düşündü.

Onu sevmemin bana zarar vereceğini, kalbimin kırılacağını söyledi.

Hazal bana gelmeden benden vazgeçti.

Dudaklarım titredi ağzımı açtığım anda. Sonra sertçe yutkundum. Ellerimi saçlarıma götürüp önüme düşünleri geriye ittim. Saç diplerimi istemsizce sıktım ve vücudumu kastım. Şakaklarımı sıvazladım. Biraz durdum, düşündüm. Ellerimin titrediğini görünce anladım vücudumun normal tepkiler veremediğini. Normal değildi bu.

Kalbim fiziksel anlamda da ağrıyordu. Gerçekten, hissediyordum bunu. Sızı girdi en derinden ve sanki dizlerim uyuşmuş gibi hissettim. Gerçekten vücudum asla normal tepkiler vermiyordu. Bu benim düşündüğümden de fazlaydı. Uyumalıydım. Uyku geçirirdi, vücut fonksiyonlarımı düzene sokardı.

Ama önce üst üste yığılı kitaplar arasından günlük diye tuttuğum siyah kapaklı defteri çektim ve başladım yazmaya. Çünkü tek bir cümleyi bile unutmak istemiyordum. Yatmam gerekiyordu normale dönmek için ama uyursam unutmaktan korktum.

Tam burayı yazarken gökyüzü de ağlamaya başladı.

Şimdi geriye dönüp baktım da okunmuyor sanki yazılar. Ben mi bulanık görüyorum yoksa? Tükenmez kalemimin mürekkebi dağılmış kağıda. Bir de ıslak tüm sayfa.

Gözlerin mi ağlıyor Özgür yoksa kalbin mi?

Özgür

Gözlerin mi ağlıyor Özgür yoksa kalbin mi?

Diyecek bir sözüm yok. Yorumu size bırakıyorum. Umarım vermek istediğim mesajları verebilmiş ve sizde bunu alabilmişsinizdir çünkü 'günlük' gibi kısa kısa, günü özetleyen bir bölüme ne kadar çok detay ve duygu sığdırılabilir ki?

Ve unutmayın, siz bunları Özgür'ün günlüğünden öğrendiniz. Özgür, aklında kalanları yazdı. Günlüğünü yazarken aklına gelmeyen ve yazmayı unuttuğu şeyleri bilmiyorsunuz bile. Hiçbirimiz bilmiyoruz. 23 Kasım gecesi Hazal'ın konuştuğu, Özgür'ün sessiz kaldığı çok yer oldu belki de. Özgür'ün kalbi acıyordu, bunu bastırmak için uykuya sığınmak istedi ve uykunun kollarına kendini atabilmek için hızlı yazdı. Kim bilir?

Benimle olduğunuz için teşekkür ederim, hep edeceğim.

Henüz bitmedi. Gerçekten güzel bölümler bekliyor sizi. Kendinize iyi bakın. Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz cabası. Öyleeee.

Görüşürüz <3

Benim De Bir Kalbim Var | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin