Hayat Arkadaşım 3. Bölüm
Çünkü sormadan gelenler yormadan gitmezlerdi.
Emre Karataş
Yorulmuştu genç kadın. Kalbi bu yükü taşıyamıyordu artık. Az önce olanlar rüya olmalıydı. Yani genç kadın öyle ummuştu. Çünkü az önce yaşadıkları rüya olmayacak kadar gerçekti. Deniz kıyısına geldiğinde bankların birine oturup ağlamaya başladı. Burada içindeki her şeyi dökecek ve unutmaya çalışacaktı. Kolay değil zor olacaktı hem de çok zor. Ama bununda üstesinden gelecekti.
****************
Genç kadın oturduğu yerden kalkarak yürümeye başladı. Çantasından telefonunu çıkararak Selda'yı aradı. Bu gece onda kalacak ve yarın o lanet eve gidip eşyalarını alıp çekip gidecekti. Oysa bir zamanlar ne çok seviyordu evini bahçesindeki küçük çiçekleri... O yokken öksüz kalacaklardı. Ama artik değil gül görmek ismini dahi duymak istemiyordu. Bora ile ilgili hiçbir şey hatırlamak istemiyordu. Çünkü biliyordu hatırlarsa kalbi burulur gözleri dolar ve kilitlenirdi.
Arkadaşının evine geldiğinde derin bir nefes aldı. Zile bastığında çok geçmeden kapı açılmıştı. İçeri girdiğinde arkadaşının sarılmasıyla yeniden dökülmeye başlamıştı gözyaşları. Selda arkadaşına su getirmişti. Sakinleşmesi gerekiyordu ama arkadaşı sakinleşmek yerine daha da kotu oluyordu. Arkadaşının ağlamalarının iç çekişlere dönene kadar sabırla beklemişti. Bade'nin ondan gizlisi saklısı yoktu ama önce sakinleşmeliydi. Bade ise daha fazla dayanamayarak içindekileri dökmeye başladı.
"Aldattı beni. İki yıl görüşmedik diye hemen başka birinin kollarına atmış kendini. Bugün de bana söyleyecekmiş. Oysa beni sevdiğini sanmıştım. Ben nasıl bu kadar kör olabildim. Aşk insanin gözünü kör eder dediklerinde ise inanmamıştım. Onun için ailemi karşıma aldım ben ailemi! Ama o ne yaptı? Aldattığı yetmez gibi bir de onu karşıma çıkardı. Hayatımda hiç bu kadar küçük düşürülmemiştim"
"Şşş tamam canım. Gördüklerine diyecek bir şeyim yok ama geçecek. Zaman her şeyin ilacıdır." Selda bir yandan arkadaşına sarılırken diğer yandan ise yarayacağını umarak onu teselli etmeye çalışıyordu.
Gece yarısına kadar dertleşen iki arkadaş yataklarına uzanmışlardı. Özellikle de Bade çok huzursuzdu. Bu gece asır gibi geçecekti.
Yeni bir gün daha başlamıştı. Her gün Bora'nın hayali ile uyanan Bade ise düne göre çökmüş bir haldeydi. Eve gidip eşyalarını alacak ve boşanacaktı Bora'dan. Hayata 1-0 yenik başlayacaktı ama Bade bu savaşı kazanan taraf olacaktı.
Selda ile beraber evine gittiğinde evin duvarları üzerine gelmeye başlamıştı bile. Daha fazla oyalanmamak için direk odalarına gidip valizinin içine kendine ait eşyalarını koydu. Bora'nın parasıyla aldığı hiçbir şeyi istemiyordu. Bora ile karşılaşmadan bir an önce çıkmalıydı. Anahtarlarını vestiyerin üzerine bırakarak dönmemek üzere ayrıldı yuvası sandığı o harabeden...
Selda arkadaşını eve bıraktıktan sonra işyerine geçmişti. Arkadaşının bunu atlatması hiç kolay olmayacaktı. Aldatılmak kabul edilebilecek bir şey değildi. Ama ne kadar kısa sürede atlatırsa Bade için o kadar iyi olacaktı. Selda ise arkadaşının yarasının en kısa sürede kabuk bağlaması için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı.
Eve geldiğinde az da olsa hafiflemişti genç kadın ve birazdan daha da hafifleyecek, kuş olup uçacaktı. Eşyalarını dolabına yerleştirip marketten almış olduğu abur cuburlar ve şarapları hazırlayıp salona geçti. Geceyi beklemeyecek gündüz sarhoş olacaktı.
Selda ise eve geldiğinde gördüğü manzara karşısında gözleri yuvalarından çıkacaktı neredeyse. Koltuğun üzerinde yığılmış yarı baygın bir şekilde kendince şarkılar söyleyip gülüyor ardından da ağlıyordu. Solonun ortasında bulunan sehpanın üzerindeki boş şarap şişeleri, çikolata, kekler, pastalar, kâsenin içine koyulmuş cipsler arkadaşının zil zurna sarhoş olduğunun kanıtı gibiydi.
