Bugün, Mike'ın "keşke hiç uyanmasam" diye başladığı 1 milyonuncu kez uyanışıydı. Telefonu alıp saate baktı ve gözleri fal taşı gibi açıldı. Çünkü işe 10 dakika gecikmişti. Hemen yataktan küfürler saydırarak yüzünü yıkayıp üstünü giydi ve son olarak dişini fırçaladıktan sonra ayakkabılarını giyip karakola doğru yol aldı.
Karakola geldikten sonra Başkomiser Ryan'ın odasına girdi. Ryan onunla dalga geçermişcesine;
"Günaydın? Şu saate bak! Keşke biraz daha uyusaydın."
Diyerek Mike'ı azarladı.
"Mike, hep bu şekilde devam mı edecek ? dün de aynı olay oldu, ondan önceki gün de? neden uyanamıyorsun ? Alarm kurmayı dene bir gün. Tamam mı?"
Mike'ın yüzü çok kızarmıştı. Domatesten farkı yoktu. Çok utanmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu yoksa Ryan, Mike'ın kendisinden hoşlandığını düşünmeye başlayacaktı. Mike utanarak;
"Özür dilerim baş komiserim ama ben her gün alarm kuruyorum zaten. Sadece kalkamıyorum, o kadar."
Dedi çünkü şu an aklında bir tek bu bahane vardı. Aslında bu bir bahane değildi ancak Ryan buna asla inanmazdı.
"Kalkamıyorsun ?"
"Evet Başkomiserim?"
"İyi iyi, geç otur. Bu da kahven.
Diyerek elinde ki sıcak kahveyi Mike'a uzattı. İkisi yan yana hem kahvelerini içiyor hem de sohbet ediyorlardı. Ryan her zamankisi gibi "Dedektif Laura senden hoşlanıyor Mike. Bence bir yüzük al ve evlenme teklifi et." diyerek onu sinirlendiriyordu.
Mike asosyaldi, genelde kimseyle neredeyse hiç konuşmazdı ve kimseyle sevgili olmamıştı. Bu yüzden aşk hakkında konuşmak istemez çünkü ona uyan bir konu değildi. Kendisi arkadaş edinmek yerine kendisini bu dünya denilen cehennemden uzaklaştırmayı tercih eder çünkü artık hiç bir vakayı kaldıracak durumda değildi. Çeteler onu salak yerine koyuyor ve Çok dalga geçiyorlardı.
Ryan ise Mike'in tam tersidir. Arkadaş çevresi büyük olan, herkesle sürekli konuşan birisidir. En sevdiği insanlar ile de alay etmeyi eksik etmez. Çocukluğundan bu yana yaşadığı olaylara rağmen düşmeyip hayalini gerçekleştirmiş birisidir. Mike ise çoktan düşmüştü, ayağa kalkmak istemiyordu.
Aksam 8'e kadar hiç bir olay olmamıştı, her şey güzel ve normal ilerlemişti. Saat tam akşam 8'de Dedektif Laura, Başkomiser Ryan ile Mike normalce sohbet ederken Başkomiser Ryan'a bir telefon geldi;
"911, acil durumunuz nedir?"
" ... "
"Orada mısınız ?"
Sessizlik.
"Hey? Orada mısınız?"
Tekrardan sessizlik.
"3. kez ve son kez soruyorum. Orada mısı-"
Telefon suratına kapatıldı. Laura, Ryan'a ne olduğunu sordu.
"Ne oldu Ryan ? Sorun nedir?"
"Malın biri aradı, ne konuşuyor ne de arka da ses var. Hiç bir ses yok. Kesin çetelerden biridir, keyfi istemiştir. Bu amına koduğumun çocuklarının bok gibi şakalarından bıktım artık!"
Mike'ın kafası karışmıştı. Dün onu da bir numara aramıştı ve hiç ses yoktu. Ama Ryan'ın dediği gibi; Çetelerde ki çocukların sözde aşırı komik boktan şakaları olabilirdi.
Çeteler eşkiya olduğu gibi maldırlar. Kız tavlamak için şekilden şekile girerler, birisini bir sebep yokken döverler, öldürürler, küçük bir kızı taciz ederler... Her şeyi yaparlar! Bu da Çetelerin yeni modasıydı. Ya da değildi?
her gun ikiser ikiser bolum aticam :> umarim kitabimi sevmissinizdir. ilk defa wattpad'e kitap yazdigim icin biraz stresliyimde.. biraz sacmalamis olabilirim belki 😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Numara-
Action"911, size nasıl yardımcı olabilirim?" "..." "Uhm... Hey? Orada mısınız?" 14.06.2023