'Part16♣

42 29 11
                                    

Ryan şaşkın gözler ile Mike'a baktı. Mike ise gözlerini kaçırıp duruyordu. Ryan, kendinden emin bir ses tonu ile Mike'a;

"Ben sana hiç bir zaman baskılayıcı bir ses tonu kullanmadım Mike. Elimden geldiğince aramızı düzeltmek için düzgün davranmaya çalışıyorum ama ise yaramıyor galiba. Bu dediğinden bunu anlıyorum..."

Dedi. Haklıydı, Elinden geldiğince samimi olmaya çalışıyordu. Başka yapabileceği bir şey yoktu. Mike, yere çevirdiği gözlerini fal taşı gibi açtı. Ryan olayı tamamen yanlış anlamıştı. Mike'a göre, Alaycı bir ses tonu vardı. Zaten Ryan'dan soğumuştu. Ondan daha fazla soğumak istemiyordu. Ryan ise tekrar arkadaş olmak için samimileşmeye çalışıyordu fakat başarabilecek miydi emin değildi. Mike utangaç bir ses tonu ile;

"Yanlış anladın Ryan. Bazen bana fazla baskı uyguluyorsunuz. Of, boş verin Başkomiserim. Salatalığı siz yiyebilirsiniz. Domateste keseyim mi?"

Mike olayın üstünde konuşmaya devam ederse tartışma çıkar diye düşünüp konuyu kapatmaya çalıştı. Ryan ise karşılık vermedi çünkü bugünün güzel geçmesini istiyordu. Ryan, Mike'ın teklifini reddetti. Zaten kahvaltı yaparak gelmişti, o yüzden sadece salatalık yedi. Mike, Ryan'ın peynir yemeyeceğini anladığında peyniri buz dolabına koydu. Ryan hem salatalığı yiyor hem de Mike ile bakışıp duruyorlardı. Mike, ne kadar aç olmadığını söylese de Ryan'ın içine sinmiyordu. Mike'ın aklına Amy'in yazdığı mesaj geldi ve emin olmak için Ryan'a sordu;

"Başkomiserim ve ya Ryan? "

"Buyur?"

"Bugün Amy gruba ve bize mesaj attı ya, o konu da bir şey soracaktım."

"Sor bakalım?"

"Neden karakola gitmiyoruz? Ne yaptık da gitmiyoruz? İzin falan mı verildi?"

Ryan omuz silkti ve gerçekten düşünmeye başladı. Sahi, neden gitmeyeceklerdi? Mike'ın dediği gibi, izin mi verildi? Fakat şöyle bir olasılık var ki; izin verilseydi sadece 1 günlük değil, en fazla 2 hafta verilirdi. Ortada bir sebep var ama kimse bilmiyor. Amy dışında.

Ryan salatalığı bitirdikten sonra Tabağı ve çatalı tezgaha koydu ve Mike ile beraber L şeklinde ki koltuğa oturdular. Konuşacak bir konu olmadığı için Mike sohbet başlatacağını düşündüğü o soruyu sordu;

"Nasıl gidiyor?"

"İyi, sen?"

"Kötü."

Kısa bir süre konuşmadılar. Bu sessizlik geceye kadar devam ederse bu iş iyice sessiz bir yer filmi olacaktı. Mike, Ryan'ın atıştırmalık poşetinde ki uzun şişeyi merak etti. Bu şişe ne şişesiydi ? Kola ? Fanta ? Bir ihtimal Alkol ? Poşet siyah olduğu için içinde ne olduğunu bilmiyordu.  Her hangi bir içeceğe benzetemeyince dayanamayıp sordu;

(Not; Sessiz bir yer filmi bir seridir ve bu seride hic kimse konusmuyor. Tamamen isaret dili ile anlasiyorlar ve konusan olursa oluyor. Izleyen izler, Netflixte var.)

"Ryan, Bu şişe ne şişesi?"

Diyerek işaret parmağını şişeye yöneltti. Ryan işaret ettiği şişeye baktı ve cevap verdi.

"Şarap, Şarap şişesi. Şarap sever misin?"

Bunu sorarken şişeyi poşetten çıkardı Ryan. Mike "Hiç içmedim" dedi. Ryan şişeyi çıkarttığında Mike şişeyi incelemeye başladı. Ryan şişeyi eline verdi ve "Gerçekten hiç içmedin mi? 1 yudum bile? " dedi. Mike kafasını Ryan'a çevirdi ve "Salak mısın ? " bakışı ile "Ryan, içmedim diyorsam içmemişimdir. " dedi. Ryan, kendi sorduğu soruya kahkaha atarak gülmeye başladı.

Bugun 2 bolum atabildim evet. Misafirler tahminimden erken geldi ve kutlamalar, sohbet, cerez derken geceye kaldi duzgun bir sekilde vakit ayiramadim. Umarim sevmissinizdirr <33

-Numara-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin