Başkomiser Ryan silahını hazırlayarak sordu;
"Meşhur Mark sen misin lan?"
Mark dalga geçermişçesine "Evet." dedi ve "Niye? İmza mı isteyeceksin? " diye de ekledi. Baş komiser Ryan sesini biraz yükselterek;
"Kurban Mary ile aranda bir ilişki var mı? Doğruyu söyle!"
Mark zaten sinirliydi, üstüne bir de başına bu gelince sinirleri tavan etti. Hiç bir suç işlememesine rağmen polislerin onu sorguya çekmesi onu gıcık etmişti, hem de silah ile? Mark gülerek;
"Bak Başkomiser, ne zırvalıyorsun bilmiyorum ama hiç bir boka burnumu sokmadığımı önce beynine yerleştirmeni rica edeceğim."
"Rican reddedildi. Şimdi söyle, Mary ile aranda bir şey var mı? yok mu?"
"Yok kardeşim. Rahatladın mı? Şimdi elinizdeki silahları müsait bir tarafınıza sokabilirsiniz. Ha bu arada, çıkarken kapıyı suratınıza çarpmayı unutmayın. Hadi bakayım."
Dedikten sonra Başkomiser Ryan'a orta parmak çekti. Başkomiser Ryan, Mark'ın dediklerine fena sinirlenmişti. Üstelik bir de ağzının bozuk olması, Ona orta parmak çekmesi ve dalga geçmesi, onu sinir hastası yapmak için yeterli sebeplerdi. Dedektif Laura, olay çıkmaması için Başkomiser Ryan'ın kolundan tutup zorla dışarı çıkarttı. Ryan'ın yarım kalan cümlesini yardımcısı Mike tamamlayacaktı. Yavaş adımlar ile Mark'a doğru yürüdü ve soracağı soruyu sordu;
"Üstünde ki kan lekeleri kimden geldiğini özel değilse sorabilir miyim?"
Mark kahkahalar ile gülmeye başladı. Fırsatı bulmuşken dalga geçmeye devam etti.
"Üstümde ki kırmızı lekelerin kan olduğunu nereden anladın ulan? DNA mi okudun ha? Siz polisler amma da komiksiniz."
Mike, Mark'ı diz üstü pozisyona alıp bileklerini sıkıca tuttu ve kafasına silahını dayadı. Mark'ın artık kurtuluşu yoktu ve gerçekleri söylemek zorundaydı.
"Bizimle dalga geçme lan. Polisleri kandırmak senin için kolay demek? Bana tüm gerçekleri anlat, İnce detayına kadar."
"T-Tamam anlatıyorum. Evet, Mary ile aramızda ilişki vardı. Mary'in arkadaşı yoktu zaten. Ben onun ilk arkadaşıydım. İkimizde Hukuk bölümü okuyorduk ve ortak özelliklerimiz fazlaydı. Böylece arkadaş olduk ve yakınlaşmaya başladık. Üstümde ki lekeler tuvalden geldi. Kan falan değil yani..."
Mike anlattıklarının yalan olduğunu biliyordu ama Mark bu salaklık ile gerçeği anlatmaya zorlaması epey sürerdi. Mike Mark'ın bileklerini tutmayı bıraktı ve giderken dalga geçermişçesine Mark'a;
"Şahsen bu gerizekalılık ile nasıl hukuk okuyabiliyorsun onu merak ediyorum ama neyse."
Diyerek Komiser Amy ile 018 numaralı odanın kapısını kapatıp merdivenlerden aşağı inmeye başladılar. Amy Mark'ın solak olduğunu fark etti ve bunu Mike'a söyledi.
"Mark'ın Ryan'a hangi eli ile hareket çektiğini gördün mü ? Oda solak!"
Mike sırıtarak Amy'e karşılık verdi.
"Lan 30 yaşındayım, çocuk en fazla 20 falandır. Kendisinden 12 yaş büyük adama hareket çekiyor! Yemin ederim, biz mi tuhafız yoksa bu zamanın gençleri mi? Gece yatmadan önce düşünebileceğim bir şey buldum."
"Biz niye tuhaf olalım aptal? Burada ki ruh hastaları tuhaf."
Diye dalga geçtikten sonra Güvenlikçilere teşekkür edip arabaya bindiler. Direksiyonun başında Başkomiser Ryan, yanında da Dedektif Laura vardı. Amy ile Mike kapılarını kapattılar ve Mike, Ryan'a iyi olup olmadığını sordu.
"Bu şehirde yaşadığım sürece iyi değilim Mike."
Diyerek karşılık verdi. Haklıydı, şehirde yaşlılar bile tuhaftı. Hepsi birisine büyü yapma peşindeydi ve onlar böylesine cehennem bir şehir de hâlâ yarışıyorlardı, Kötülüğe karşı... Komiser Amy, Dedektif Laura'ya Mark'ın solak olduğunu söyledi ve Laura bunu çoktan not almıştı. Mike "Şimdi nereye gideceğiz?" diye sordu. Komiser Amy Mike'ın sorusuna cevap verdi;
"Gidecek yer yok. Bu kadardı. Karakol'a geri dönelim, zaten bir şey olursa bizi görevlendirirler."
Dedi. Herkes şaşırmıştı. Sadece 1 kişiyi mi soruşturmuşlardı ? Ellerinde sadece katilin solak ve siyah saçlı olması vardı ve Mark solaktı fakat saçları siyah değil, sarıydı. Herkesin morali bozulmuştu. Şehirde herkesi öldüren ve karakolu sürekli arayıp meşgul eden bir seri katil var ve bir turlu bulamıyorlardı. Bu sefer seri katili tutuklayacaklarından emindiler fakat ne zaman ? Ya seri katili tutuklayana kadar cinayetler artarsa ? Emniyet Müdürü Alex, Mike ve Ryan'dan memnun değildi ve eğer bu vaka da seri katili tutuklayamazlarsa hayatları kararabilirdi. Zaten kararmıştı bir de üstüne seri katili bulamazlarsa geri dönülemez bir hâl alırdı. Başkomiser Ryan, içinde ki huzursuzluk ile arabayı çalıştırdı ve karakola doğru sürmeye başladı.
Bu ekibin son şansıydı. Ya katili tutuklayacaklar ya da kariyerleri bitecekti...
Umarim begenmissinizdirr. Gecenin 2'si gozumden uyku akarak bu bolumu yazdim ve bu bolumu attiktan sonra yatacagim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Numara-
Acción"911, size nasıl yardımcı olabilirim?" "..." "Uhm... Hey? Orada mısınız?" 14.06.2023