0.8

391 21 210
                                    

Selam fıstıklarım.

Uzun süre aktif olmadığım için, ben de özlemişim ve şu sıralar bir maşallahım var valla.

Hadi, iyi okumalar bol yorumlar fıstıklarım.

Kerem Aktürkoğlu

Kıza saçma sapan bir soru sormuştum ve kaşlarını çatarak bakmıştı bir süre gözlerime. Ceylan, o kadar süre sessizce gözlerime bakınca da, ben bir heyecanlanır gibi oldum bir şeyler oldu.

Kıza, 'Bilmem daha önce hiç aşık olmadım' demiştim resmen dolaylı yoldan. Peki kıza ne bundan di mi ama. Bazen aşırı avelleşiyordum, kız zaten yeterince haz etmiyordu benden.

Bazen değil de, iki seferdir Ceylan'la aynı ortama gelince hareketlerime ruh halime falan bir haller oluyordu. Kafayı yiyordum sanki, o an düşünmeyeceğim şeyler düşünüyordum, kızın kurduğu cümleyi acaba burda ne demek istedi falan diye kafamda tartıp biçiyordum.

Ulan ben erkeğim, benim bünyeme ters bu kadar düşünmek. Şaka mıdır?

Ya zaten biz bu kızla, neden muhattap oluyorduysak, ortak arkadaşlarımız da git gide artıyordu. Özellikle Sema, artık sürekli bizimleydi ve anladığım kadarıyla Ceylan'la da çok yakın arkadaşlardı.

Konu bu değildi elbette, konu kıza durup dururken 'Düşman mıyız' diye sormuştum. Ne bekliyordum, hayır aramız süper falan demesini mi?

Her neyse.

Ama tabii Ceylan, sorumu cevaplayamadan Sema, kalkalım dedi ve Ceylan da onu onaylayıp bize üçü de görüşürüz diyerek kalktılar.

Üzerinden yaklaşık üç saat falan geçmişti. Benim evde, Yunus'la oturuyorduk. Akşama da Berat, Berkan, Barış ve Abdülkadir'i çağıracaktık. Fakat benim aklımı kurcalayan başka bir fikir vardı.

Neden bunu yapmak istiyordum bilmiyorum ama, bu fikri daha fazla kafamda dolandırmak yerine, karşıma çıkan Ceylan ve Mert Hakan videolarını kapatıp telefonumu elimden bıraktım.

"Ya Yunus, kanki şey dicem. Bu Sema'ların Akaretlerde hep gittiği bir yer varmış. Sen biliyor musun orayı?"

"Ha evet, evet arada ben de gidiyorum. Neden sordun ki?"

"Ya Sema'lar bahsettiler de, ben de merak ettim. Nasıl bir yer diye, sence benim gideceğim türden bir mekan mı? Biliyorsun, bar gibi bir yerse bana gelmez."

Bahsettikleri falan yoktu, Ceylan abisiyle telefonda konuşurken duymuştum, devamlı gittiklerini.

Yunus bu söylediğime güldü, "Biliyorum tabi aslan kardeşim biliyorum. Ya nasıl bir yer biliyon mu, işte çoğu mekanda olduğu gibi isteyen içiyor istemeyen içmiyor, ama bardan ziyade samimi, eğlenmek amaçlı gelen insanların takıldığı bir yer. Cıvık cıvık insanlar yok." dedi.

"Ha bar gibi değil yani, öyle mi?"

"Yok yok, zaten böyle rengarenk clup ışıkları tarzında değilde, daha aydınlık sakin loş bir ortamı var. Akaretler diyince kulağa böyle, iğrenç vıcık vıcık bir ortam gelmiştir muhtemelen senin aklına." dedi gülerek.

Başımı salladım, "Ne yalan söyliyim, öyle geldi. Malum bizim Berkan'ların mekanlar full öyle olunca."

"Yok yok, burası öyle değil pek. Ya zaten, ben oraya Ceylan ve Mert abilerle falan gitmiştim. Ondan biliyorum, Ceylan öyle bar/clup tarzı yerlere gitmez. Biliyorsun, tesettürlü zaten. Mert abi de dikkat eder öyle şeylere, Ceylan'ı sokmaz öyle cıvık cıvık ortamlara. Gerçi Mert abiye kalsa, Ceylan'ı kese kağıdıyla saklıyacak da."

Yunus'un bu söylediğiyle güldüm, o da gülüyordu "Niye, çok mu kıskanıyor kardeşini." başını hızla salladı.

"Öyle böyle değil, hatırlıyorum bir kere şey olmuştu. Bir çocuk vardı, Ceylan'a takıntılıydı. Sürekli işte gittiği yerlere gidiyordu, hediyeler yolluyordu falan. Mert abi birgün bu çocuğu bir denk düşürdü. Ama görmen lazım, Altay, Serdar abi, Alioski, Emre falan hepsi, çocuğu haşat ettiler haşat. Kimsenin gözünün yaşına bakmaz valla konu Ceylan olunca."

Başımı salladım, Mert Hakan'la pek iyi anlaştığımız söylenemezdi. Daha doğrusu, Mert bizim takımdan sadece ve sadece Yunus'la iyi anlaşırdı, onunla çocukluk arkadaşıymış sanırım. Arada Abdülkerim'i falan da seviyordu gerçi.

Benimle, Berkan'la ve Barışla ise sadece milli takım maçlarında iyi anlaşır, bizi sahiplenirdi. O da bayrak hatırına, yoksa bizim tüm takımla kavgalıydı zaten.

Beni de pek sevdiği söylenemezdi zaten. Kuruluyordu o da bana, tıpkı kardeşi gibi.
"Fenaymış valla." diyip, Yunus'un söylediklerini düşündüm.

Demek ki, kafa yapılarımız az çok aynıydı. Din ve yaşayış biçimi açısından. Ama tabii ki aklımda dolanan asıl fikir bu da değildi.

"Sıkıldım ben birader ya."

Yunus telefonu bırakıp, "Niye hayırdır?" dedi, omuz silktim. "Yok, daraldım yani. Acaba diyorum, dışarı mı çıksak. Berat'la Abdülkerim'i de, Barış'ı da dışarı çağırırız. Berkan da zaten birazdan gelir, birlikte çıkarız.Valla evde otur otur, daraldım be oğlum." başını salladı beni onayladığını göstererek.

"Doğru dedin, e şey yapalım o zaman? O mekana gidelim, hem sen de görmüş olursun." işte bu! Dudaklarımı sarkıttım. Düşünüyormuş gibi yaptım birkaç saniye. Ardından normal bir tavırla konuştum.

"Hmm, olabilir aslında evet. E iyi madem, bizimkilere haber verelim. O mekana geçsinler, biz de hazırlanıp çıkarız."

Ayaklandım, Barış'a, Berat'a ve Abdülkerim'e yazmak için telefonumu çıkarttım. Eğer bana sorarsanız, bunu neden yaptın ki diye.

İnanın ben de bilmiyorum.

|Bölüm Sonu|

Bir tık, kısa bir bölüm oldu ama, geçiş bölümü olarak düşünün.

Umarım beğenmişsinizdir!

esenyurtrap

immahza

benimadimlucifer

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now