3.2

203 12 74
                                    

İyi okumalar.

***
Ceylan Yandaş

Onun beni toparlayan espirileriyle gülüyordum şu anda. Birlikte mutfağa geçmiş, kahvaltı hazırlıyorduk.

"Bak, şimdiden söyliyim. Ben güzel yemek falan yapamam, ama sana yardımcı olabilirim. Tamam mı?" Bunu söyleyen Kerem'le gülümsedim. "Napıyoruz, anlaşma falan mı? Neyin anlaşması hem bu?" güldüğümde, sırıtmıştı.

"Ben işimi garantiye alayım da, sonradan yok Kerem hiç iş yapmıyor, Kerem hiç yemek hazırlamıyor denmesin bana."

Kaşlarım havalanmıştı, yaptığı bir imadan ibaretti çünkü, banaysa salağa yatmak yakışırdı elbette. En iyi yaptığım şeylerden biri olan eylemi ustalıkla yaptım yeniden. "Ay hazırlıyoruz ya canım, niye diyeyim öyle bir şey." diyip kestiği salatalıklardan birini ağzıma attım.

"Şimdi için demiyorum ki ben?"

Bunu söylediğinde içten içe sırıtmıştım. "Anlamadım, ne zaman için diyorsun?" yüzüme ciddi bir ifade takınmıştım, merak dolu gözlerle bakıyordum. Benden iyi oscar oyuncusu olurdu. İçime içime sırıttım. Sıkıntıyla ofladı pufladı, bıçağı tutan elinin tersiyle alnına düşen saçı çekmeye çalıştı sinirle karışık.

"Dur, dur ben çekeyim."

Ona doğru yaklaşıp, azıcık parmak ucumda yükselerek temiz elimle saçlarını güzelce geriye doğru taradım, parmaklarımı içinden geçirmiş ve alnına gelmesini engellemiştim. Geri çekilirken, gözlerine kaydırdığımda gözlerimi, yoğunlaşmış yeşillerine çarptı gözlerim.

Kalbim teklerken, bozuntuya vermeden, "Soruma cevap vermedin?" dedim, hemen yanında ocakta pişen onun yumurtasıyla ilgilenirken. Ben yumurta sevmezdim ama o seviyormuş. O yüzden onun için omlet tarzı bir şey yapıyordum.

Bakışlarımı ona çevirdiğimde, "İlerisi için konuşuyorum." diye mırıldandı ağzının içine içine, "Efendim?" Büyükçe cıklayıp, "Ya Ceylan, neyse ne! Allah Allah, yumurtana baksana sen." diye yükselivermişti.

Kenara sıkışınca, geriliyordu işte böyle. Benim dudaklarımdan, ufak bir kahkaha süzüldüğünde, bakışları bana kayıp, gülümsedi. "Hadi hadi, doğru düzgün doğra şunları ya!" diye onu azarladıktan sonra ocağı kapattım, o da sucuğu tavadan alıp başını salladı.

"Tamam bitti zaten ne kızıyon kızım."

"Kızarım, acıktım çünkü."

Güldü ve benimle, masaya hazırladığımız kahvaltılıkları yerleştirmeye başladı. İşimiz bittiğinde karşılıklı oturmuştuk ve şimdi ise sohbet ede ede kahvaltımızı ediyorduk.

Kim derdi ki bana, ileride Kerem Aktürkoğlu ile karşılıklı, eğlenerek kahvaltı yapacaksın diye. Deseydi bile birisi, ona bir tarafımla gülerdim, ki dahası ona oldukça dopdolu hisler besliyordum.

"Bugün, antrenmanın yok mu?"

Benim sorumla, ağzına bir parça peynir attıktan sonra bakışlarını bana çevirdi. Ardından omuz silkti ve konuştu.

"Konuştum tesistekilerle, bugün işim var dedim."

"İyi yapmışsın, kahvaltımızı yapalım sonra ben bir yarım saatliğine eve geçeyim, birkaç ufak işim var onları halletmem lazım, bir de abime görüneyim. Sonra zaten haberleşiriz, olur mu?"

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now