1.0

529 31 384
                                    

İşte o beklediginiz bölüm geldi aşklarım!
İyi okumalar bol yorumlar, hadi elinize kuvvet!
Öptüm!

Ceylan Yandaş

Kerem, Marcao'yu duvara yaslamış Yunus ise o ikisini ayırmaya çalışıyordu. Tam sağımdalardı şu anda. Kerem delirmiş gibi sarsıyordu Marcao'yu.

"Sen ne laftan anlamaz adamsın ya, ben sana sırf benden büyüksün diye saygı gösterirken, hem de yediğin boka rağmen, senin yaptığın iş mi lan? Ayrıca ben senin iyiliğini istedediğimd-"

"Sana ne lan sana mı sorucam ne yapacağımı orospu çocuğu!"

Marcao, Kerem'ı itip kafa attığında ağzımdan ufak bir çığlık kopmuştu, ellerimi ağzıma götürdüm. Kerem geriye doğru sendelerken o da ona sert bir yumruk atmıştı.

Fakat benim çığlığımla üçü de bana dönmüştü. Yunus ve Kerem aynı anda, "Ceylan?" demişti şaşkın şaşkın. Çok sert vurdu amk çocuğa ya!

Kerem'in suratı sinirden kıpkırmızı olmuştu, ayrıca burnu ve dudağı kanıyordu. Yunus ise endişeli yüz ifadesini hala değiştirmemişti.

Marcao beni sima olarak tanıdığından bir şey dememişti. Sadece, Kerem'i itip çıkışa doğru hareketlendi.

"Bak ikidir yoluma çıkıyorsun, sabrımı sınama maç 1 bu 2. Uzak dur benden aptal çocuk!" diyerek uzaklaştı.

Kerem tam sinirle ona doğru hareketlenmişti ki, Yunus onu ceketinden tutup durdurdu. "Bırak gitsin Kerem." diyip başıyla beni işaret etti.

Ben merakla ikisine de bakıyordum, ellerimi yavaşça ağzımdan çektim ve gözlerimi kırpıştırdım.

"Yunus, Kerem noluyor oğlum ya?" dedim en sonunda üzerimdeki şoku atarak. Kerem elinin tersiyle dudağını ve burnunu sildi, fakat hala kanadığından hiçbir işe yaramadı.

Umarım çok acımamıştır canı.

Onlara yaklaştım, "Ay konuşsanıza, gece gece ne işiniz var kavgayla dövüşle, hem de takım arkadaşınızla??" dedim, sonra Kerem'e döndüm. Ben konuşurken, en az üç defa eliyle kanayan yarayı silmişti. Salak çocuk mikrop kaptıracaktı.

"Öyle olmaz ki o, pis ellerinle silip duruyorsun ya. Pislik." dediğimde, Yunus da Kerem de gülmüştü. Kerem güldükten sonra yüzünü buruşturmuştu ama, yine de gülmüştü.

"Ne gülüyosunuz be, şunun suratının haline bak. İyice maymuna döndü, o adam da da ne kafa varmış. Kuranıma bana atsa amel defterim kapanır he." dedim, hem dalga olsun diye, hem de az önce Kerem cidden çok sinirliydi, ortam yumuşasın istemiştim.

Açıkçası, tamam Kerem'le çok kez karşılaştım ama çok muhabbetim olmadı. Olanlarsa malum. Ama hiç bu kadar sinirli görmemiştim, benle olan kavgasında bile.

Yoksa umurumda olduğundan değildi tabii ki. Kerem'in kaşları çatıldı, "Hele bi denesin öyle bir şeyi." bu sefer kaşları çatılan Yunus'la bendim.

"Ya ne alaka şimdi, misal yani. Hem Marcao bana niye kafa atsın deli mi ne?" güldüm, Yunus, "Öyle bir şey olması için, Marcao'nun eceline susamış olması gerekir. Mert abi yemin ederim öldürür onu." bu söylediğiyle o da gülmüştü.

O öyle gülünce ben de yüzünü inceledim bir kaç saniye, ardından onun da gözleri beni buldu ve baştan aşağıya süzdü.

Ağzı aralanmıştı, fakat duraksayıp dudaklarını birbirine bastırdı ve dudaklarını yalayıp yutkundu, başını sağa sola sallayıp ardından konuştu.

"Sen ne kadarını gördün, duydun kavganın?" dedi, gergindi. Bu sefer kaşları çatılan ben olmuştum, "Çok bir şey duymadım, ya da görmedim. Tam sen onu duvara çarptığında çıktım zaten lavabodan. Neden?" dedim.

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now