4.2

160 8 4
                                    

Günaydın!
Hepimizin Cumhuriyet'imizin 100. Yılı kutlu olsun, hep daha iyi günler görelim ülkecek. Sizi seviyorum.
İyi okumalar, bol yorumlar.

Kerem Aktürkoğlu

"Hassiktir, Ceylan!"

Mert abinin sesiyle, kaynar suların başımdan aşağıya döküldüğünü hissettim. Hızlıca yönümü Ceylan'a çevirdiğimde, ellerini karnına siper ettiğini ve acı dolu bir yüz ifadesiyle kendisini abisinin kollarına bıraktığını gördüm.

"Ceylan!"

Bu bağırış bana aitti, ortamızdaki kızı itmiş miydim napmıştım bilmiyordum ama şu anda gördüğüm, algıladığım tek kişi Ceylan'dı. Mert abinin korku dolu bağırışlarına önce benimki, sonra ise Deniz'inki karışmaya başlamıştı.

"Ambulans! Ambulansı arayın!"

Deniz, garsonlardan birine bu komutu verdiğinde onu onaylamışlardı, Mert abi Ceylan'la birlikte yere çöktüğünde gözlerimin deli gibi yanmaya ve beynimin uğuldamaya başladığını hissettim.

Hayır, hayır, hayır.

Ceylan'a bir şey olmayacaktı.

Değil mi?

Mert abinin dizinin dibine çöktüğümde dilim tutulmuş gibiydi, sanırım şoka girmiştim ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, Mert abi başını sağa sola sallayarak, Ceylan'a iyi olucağını sayıklıyor ve Ceylan'ın ellerini çekerek ellerini karnından sızan kanların çıkış noktasına bastırıyordu.

"Vu-vuruldu mu..."

Elim Ceylan'ın omuzuna değdiğinde, durum kontrolü bile yapamayacak kadar aptal hale geldiğimi fark ettim. Sorduğum soru, beynimin pelteleşmesi, karıncalanan midem, teklemeye başlayan kalbim.

Sanki vurulan Ceylan değilde bendim.

Ne aptal bir hale bürünmüştüm.

Mert abi, bakışlarını sadece birkaç saniyeliğine bana değdirdi ve hemen ardından başını, kardeşinin başına yasladı. Ceylan acıyla mırıldanıyordu, "Abi..." canı çok yanıyordu ve bunu anlamak çok da zor değildi.

Deniz, "Sakin ol bebeğim, iyi olucaksın." tarzı şeyler söyleyerek Ceylan'ın elini sıkıyordu. Bense sadece öylece bakıyordum, "Kerem..." bakışları bana döndüğünde, telaşla uzandığı elini tuttum.

"Burdayım, burdayım."

Sonunda sesim soluğum çıkmaya başlamıştı, "İyi olucaksın..." dediğimde gözlerinden damlayan bir damla yaşla, içimin kavrulduğunu hissettim. Onu çok fazla ağlarken göremezdiniz ve şimdi bu haldeyken, canının ne kadar çok yandığını daha iyi anlıyordum.

Benim de canım yanıyordu.

İçim gidiyordu.

Elimdense hiçbir şey gelmiyordu.

"Abi.."

"Güzelim, güzel kızım, şhhh sesini yorma nolursun. Geçicek abim."

Başına öpücükler konduruyordu Mert abi. Onun da gözleri dolu dolu ve kıpkırmızıydı, güçlü çıkartmaya çalıştığı ses tonu titriyordu, elleri ise kanlar içerisindeydi.

"Kim yaptı bunu, Allah kahretmesin noluyor."

Deniz telaş ve korkuyla etrafına bakındığında, ben de onun gibi etrafa bakmıştım. "Canım çok acıyor abi..." bunu oldukça kısık bir sesle, Mert abiye doğru söylemişti.

"Abim...Dayan yavrum benim, dayan? Yer mi Yandaş çocuğu, hadi kızım, bu acı koymaz sana..."

Kendisini mi teselli ediyordu, Ceylan'ı mı teselli ediyordu bilmiyordum, tek bildiğim kalbimin deli gibi acıdığı ve Mert abinin de deli gibi canının yandığıydı. Ceylan'ın çalan telefonuyla bakışlarımız o tarafa döndü, sinirle ayaklandım ve defalarca kez arayan o numarayı bu kez yanıtladım. Aslında amacım bir daha aramamasını ve bizi rahatsız etmemesiydi.

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now