3. Bölüm

489 112 28
                                    

Saat çoktan akşam sekiz'e yaklaşmıştı, Umaylara gideceğim için odama çıkmış hazırlanmaya başlamıştım.

Dolabımdan düz beyaz salaş bir gömlek ve açık kahve tonlarında kot pantolon çıkarıp hızlıca üzerime geçirdim. Hava estiği için üzerime rastgele bir ceket alıp odamdan çıktım.

Anneme Umaylara gideceğimi çoktan söylemiştim. Tekrar haber verdikten sonra dış kapıya doğru ilerledim ve ayakkabılarımı giyip kapıyı arkamdan kapattım.

On dakika yürüdükten sonra Umayların evine varmıştım.

"Hoşgeldin." diye karşıladı beni Umay. Gülümseyip ayakkabılarımı çıkarttım ve içeriye geçtim.

"Annenler, abin falan yok mu? Tek miyiz?" diye sordum ceketimi çıkartıp antrede ki askıya asarken.

"Annemler teyzemlerde, gelmeyeceklermiş. Abim var sadece o da yanımıza uğramaz zaten." dedi Umay salona doğru ilerlerken, bende hızlıca arkasından ilerledim.

Çoktan televizyondan Netflix'i açmış atıştırmalıkları hazırlamıştı.

"Pijama falan giyseydin keşke, bu ne böyle davete gider gibi?" üstümü süzerek alayla konuştu Umay.

"Ben annenler evdedir diye pijamayla gelmemiştim." dedim koltuğa oturmuş olan Umay'ın yanına yerleşirken.

"Alış oğlum artık, koskoca dört yıl oldu tanışalı." konuşurken orta sehpanın üzerindeki kutu kolalardan birini bana uzatmıştı.

Umay ayağa kalktı ve salonun ikinci ışığını yaktı. Bu ışık diğerine göre daha loştu ve göz yormuyordu.

"Ne izliyoruz?" diye sordu kumandayı elinde sallerken. "The Silence iyi gider bence." dedim kolamdan bir yudum alırken.

Umay filmi açmış cips dolu küçük kaseyi kucağına çekmişti. Diğerini de bana vermişti, koltukta bağdaş kurup kaseyi bacaklarımın arasına sabitleyip filmi izlemeye odaklanmıştım.

Film bitmiş, saat çoktan on'u geçmişti. Şimdide salondaki kaseleri ve içecek kutularını kaldırmış Umayla sohbet ediyorduk.

"Bugün burada kalsan? Olur bence." dedi Umay şirin bir şekilde.

"Bugün burada kalsam? Anneme sormam lazım bence." dedim onu taklit ederek.

"O iş kolay, iki şirinlik yaparım kabul eder. Ayrıca bizim evde kalacaksın sokakta değil." dedi telefonumu benden alırken. Şifresini bildiği için direkt rehbere girmiş annemi aramıştı.

"Hayırlı akşamlar Funda teyzecim, Umay ben. Arın'ın bu gece bizde kalması için izin isteyecektimde, bence sizde beni kırmaz izin verirsiniz."

"..."

"Kraliçemsin ya sen. Oğlun emin ellerde güven bana." dedi ve telefonu kapatıp bana geri verdi Umay.

"Ne dedi?" diye sordum. "Sence ne dedi? Tabi ki 'Sen şimdi böyle tatlı tatlı sorarsan reddedemem, kalsın madem.' dedi. Beni reddetmek imkansız bir şey zaten sende biliyorsun bunu." dedi abartılı bir şekilde.

Umay'ın odasına çıkmıştık. Umay'a saçlarıyla aynı renkte siyah oje sürmüştüm. Oda şimdi benim saçlarımı şekilden şekile sokuyordu.

Umay'ın odası tam bir Pinterest odası gibiydi. Tüm mobilyaları beyazdı. Yatağının üstünde çizgi film karakterlerinin peluş oyuncakları vardı. Duvarları çoğu filmin ve şarkı'nın posterleri ile doluydu. Komodin'in yanında açık mavi bir armut koltuk vardı ve daha bir sürü süs ile doluydu.

Biz boş boş takılıp gülerken saat çoktan on iki'ye yaklaşmıştı.

"Bana pijama falan verebilir misin?" diye sordum saçlarımı düzeltirken.

"Git abimin odasından al, benimkiler sana olmaz büyük ihtimal." dedi Umay yüzüstü yatağa uzanırken.

Usulca kafa sallayıp odasından çıktım ve Alphan abinin odasına doğru ilerledim.

Kapıyı çaldım ve birkaç saniye bekledim, ses gelmeyince tekrar çaldım. Yine ses gelmeyince yavaşça kapıyı araladım ve içeriye girdim. Odada bir kapı daha vardı ve su sesi geliyordu, büyük ihtimalle lavaboydu ve Alphan abi duş alıyordu.

Bu odanın önünden hep geçmiştim ama hiç içerisini görme şansım olmamıştı, odası çok kasvetliydi.

Odasının tam ortasında iki kişilik siyah çarşaflı bir yatak vardı, yatağın yan taraflarında ise koyu kahverengi komodinler vardı. Yatağın tam karşısında neredeyse tavana kadar uzanan siyah ve kahverengi renklerinde bir giysi dolabı vardı. Kapının yanında geniş bir çalışma masası ve onun yanında ise banyo kapısı vardı. Halı veya duvarlar da herhangi bir tablo yoktu.

Giysi dolabının önüne geldim ve birkaç çekmeceyi açtım. Aslında izinsiz kimsenin eşyasına dokunmam ama ben gelmedim, Umay söyledi. İlk çekmecede duran düz siyah tişörtü aldım ve koluma astım.

Eşofman veya şort bulmak için birkaç çekmeceye daha baktım ama yoktu. Bir çekmece daha açtım.

Açmaz olaydım.

Çekmecede kemerler ve saatler vardı, onların hemen yanın da ise üst üste dizilmiş prezervatif kutuları vardı.

Ben saçma şekilde çok olan kutulara bakarken omuzumda hissettiğim el ile irkilmiş ve çekmeceyi kapatmıştım. Öyle sert itmiştim ki çok büyük bir ses çıkmıştı.

Yavaşça kafamı arkaya çevirdiğimde Alphan abinin çatık kaşlarla bana baktığını gördüm. Banyodan çıkmıştı ve belinde sadece siyah bir havlu vardı. Islak saçlarından damlayan sular omuzlarından aşağı iniyordu.

"Hayırdır?" diye sordu sert bir ses tonu ile. Yerimde büzülüp kalmıştım.

"Hiçbir şey." diyebilmiştim kısık bir sesle.

Elini omuzumdan çekip koluma astığım tişörtü eline aldı. Bir tişörte bir benim yüzüme baktı.

"Bu ne, benim değil mi bu?" diye sordu aynı ses tonuyla. Benden oldukça uzun olduğu için kafamı kaldırıp bakıyordum suratıma.

"Burada kalacaktım da..." dedim yine aynı kısık ses tonumla. "Ee yani? Benim odamda ne işin var?" diyerek sözümü kesti Alphan abi.

"Umay'ın kıyafetleri bana olmaz diye 'Abimden al kıyafetleri.' dedi. Ondan almıştım tişörtünü, sen de duştaydın soramamıştım o yüzden. Kapıyı çaldım ama iki defa." dedim hızlıca.

Kaşları hala hafif çatıktı. "Başka bir şey lazım mı?" diye sordu elinde tuttuğu tişörtü geri bana uzatırken. "Bana olabilecek eşofmanın var mı?" dedim tişörtü koluma asarken. Sesim hala kısık çıkıyordu, delireceğim şimdi.

"Tekrar bir düşündümde, sormama gerek yok. Alacaklarını al çık." dedi iki adım geri çekilip. Odasına izinsiz girmemi ima ediyordu.

Bir şey demeden suratıma baktı birkaç saniye, ben de ona baktım aynı şekilde. Ardından derin bir nefes alıp dolabın sol tarafına doğru ilerledi. Kapağı açıp raflardaki eşofmanlara bakmaya başladı.

En son gri bir eşofman çıkartıp elime tutuşturdu.

"En küçüğü bu." dedi ve dolaba dönüp kendisine kıyafet çıkarmaya başladı.

Kendisi için kıyafet çıkarınca bana dönmeden konuştu. "Ne bekliyorsun, gitsene."

Konuşmasıyla hızlıca odasından çıkmıştım, odadan çıkmadan önce ise kısık sesle de olsa güldüğünü duymuştum.

Umay'ın odasına girip kapıyı arkamdan kapattım.

Umay neden bu kadar geç kaldığını sormuştu, kısaca abisinin duşta olduğunu izinsiz eşyalarına dokunmamak için beklediğimi söylemiştim. Fazla uzatmamıştı zaten.

Giyinmem için arkasını dönmüştü Umay ben de hızlıca giyinmiştim.

Tişört abartısız şekilde dizlerime kadar geliyordu, eşofman ise en küçüğü olduğunu söylediği halde oldukça bol gelmişti.

Arın Yazıcının 'seneyede giyersin.' adlı kombini!

°
°
°
Lütfen oy vermeden geçmeyin. Teşekkürler.

SENSEDİM (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin