28. Bölüm

217 27 0
                                    

Alphan ile son görüşmemizin üzerinden iki hafta geçmişti.

Ve biz bu iki hafta içerisinde bir kelime bile konuşmamıştık.

Alphan benden etkilendiğini söylediğinde bir şey dememiştim. O da uzatmamış sanki benden bu tepkiyi bekliyormuş gibi susmuştu.

Sonrasında ise beni eve bırakmış ve bir daha hiç gözükmemişti.

Neden susmuştum bilmiyorum ama susmak o anlık en iyisiydi sanırım.

Ne hissettiğimi ben de bilmiyordum henüz.

Evet, Alphan yakışıklı, eğlenceli birisiydi seviyordum da ama bu sevgi o tarz bir sevgi miydi ki?

Yani aşk gibi?

İşte bunu bilemiyordum.

Ve bu kararsızlığa bir son vermek için de Alphan'ın kapısına gelmiştim. Yani yaklaşık on dakikadır kapı önünde dikiliyor, zil'e basmaya cesaret edemiyordum.

Derin bir nefes aldım ve ne olucaksa olsun der gibi art arda zile basmaya başladım.

Kısa bir süre içinde kapının ardından sesler gelmiş ve küfür ederek kapıyı açmıştı Alphan.

Tabi beni görünce susmuştu.

"Buyur?" dedi kapının arasından suratıma bakarak.

"İçeriye mi alsan acaba?" dedim ayakkabılarımı çıkartırken.

Anlamaz bakışlarla suratıma baktı ve kapıyı tamamiyle açıp geçmem için geriye çekildi.

İçeriye girdiğimde kapıyı sertçe arkamdan kapatmış beni antrede bırakıp hızlıca salona doğru ilerlemişti.

Ben de hızlıca peşinden gitmiştim.

"Böyle mi davranacaksın?" dedim koltuk yastıklarını düzelten adama bakarak.

Sadece yüzüme bakmamak için böyle yapması biraz kırmıştı aslında.

"Nasıl davranmam gerek? Söyle." dedi yastıkları bırakıp bedenini tamamiyle bana çevirerek.

"Daha öncesinde davrandığın gibi." dedim kısık sesle.

"Öncesi? Öncesinde miyiz şu an biz?" dedi ve koltuğa oturdu.

"Neden böyle davranıyorsun?"

"Nasıl davranmam gerekiyor? Cesaretimi topladım ve sana bir itirafta bulundum ama sen sustun. Tamam anlarım, zamana ihtiyacın olabilir ve o zamanı sana ben veririm zaten, ama bu birden iki hafta sanki dünyadan silinmiş gibi davranman olamaz. Mesaj atabilirdin en azından." dedi tek nefeste.

Ayakta durmayı kesip koltuğa, biraz uzağına oturdum.

"Kararsızdım. Susmak en iyisiydi."

"Kararsızdın? Şu an evimde olduğuna göre kararsızlığın son buldu sanırım." dedi ve kafasını bana çevirdi.

Ben ona bakmıyordum ama beni izlediği çok anlaşılırdı.

"Son bulmadı. Hala kararsızım. Ama kaçmak bir seçenek değilmiş sanırım."

"Bu kararsız kalabileceğin bir konu değil." dedi sakince, net bir cevap beklediği belliydi.

"Bu kararsız kalabileceğim bir konu! Evet hoş birisin, seninle konuşmayı seviyorum, yanında olmayıda seviyorum seni sevmeyide isterim ama ben on sekiz yaşındayım, sen ise yirmi sekiz yaşındasın. Aramızda on yaş var, fazla değil mi sence de? Ayrıca sen abimin arkadaşısın. Ailelerimiz duysa sence ne olur? Tepkileri nasıl olur? Çevrenin tepkisini düşünmeden hareket ediyorsun bunlarıda düşünmelisin. Ayrıca belkide aşık değilsin bana, hayatında kaç erkeğe aşık oldun ki? Nasıl güvenebilirim?" dedim dolu gözlerimle.

"Benim yaşayacağım bir ilişki çevreyi ilgilendirmez. Bunu bir kafana sok önce. Her konuda çevreyi düşüneceksen sokağa çıkma bence, çünkü eleştirecek insan konu seçmeden eleştirir. Cidden bir ilişki olacaksa ortada, çevreyi sikime bile takamam. Kimse umurumda olmaz sevdiğim insan yanımda olduktan sonra. Sen de böyle düşünmelisin." dedi ve suratıma bakıp devam etti.

"Belirsizlik sevmem. Bana net ol. Benimle bir ilişki ister misin?"

SENSEDİM (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin