Bölüm 1

75 5 4
                                    

On ikinci sınıfa yeni geçmiş, hayatı sadece bir sınavdan ibaret sanan insanlara gıcık olmuş, ailesi tarafından çok sevilen yerden bitme biri.

Evet evet o benim.

Aynı zamanda isterse derslerinde başarılı olabilen ama bir o kadar da batırabilen hatta sadece paraya ihtiyacı olduğu zamanlarda iyi bir karne getirmeye çalışan biri. Yani ben.
Oldukça sıradan bir hayat yaşıyorum ama bir gün bir kitapta ya da bir dizide, bir filmde olduğu gibi hayatımın değişeceğine ve yeni bir boyut kazanacağına inanarak yaşamayı da ihmal etmiyorum.

Bu yaşları yaşayacağım hayatın fragmanı olarak görüyorum. Asıl hikâye başlamamış gibi. Halbuki biz insanların hikâyesi doğumu ile başlar. Ama ben öyle olduğa inanmıyorum. Belki de buna inanacak bir şey yaşamadığım içindir. Ya da hikâyemin kahramanlarında eksik vardır. Kim bilir?

6 Eylül.
Ve lisedeki son yılımın ilk gününün alarmı beynimi patlatacakmış gibi çalıyor. Kim sabahın altısında uyanıp adı sınıf arkadaşı olan mendebur suratlı varlıkları görmek ister ki?
Kesinlikle ben değil. Alarmımı kapattım ve harika(!) bir okul yılı için hazırlanmaya başladım. Aynaya yansıyan görüntümden ne kadar memnun olmasamda elimi yüzümü yakayıp, dişlerimi fırçalayıp banyodan çıktım.
İnsanlar nasıl sabahları mükemmel enerjik ve güzel uyanabilirler anlayabilmiş değilim. Dolabımdan ne bulduysam üstüme geçirdim ve insanları ilk günden görüntümle korkutmamak için saçlarımı taradım. İlk günden korkmasalarda sonradan korkacakları kesindi. Okula gitmek için otobüs durağına geldim. Neyseki otobüs durağı evime yakındı. Her zaman her an gördüğüm otobüsün şimdi gelmeyeceği tuttu.
Tam homurdanırken geldi. Lanet olası otobüs o kadar doluyduki bir an insanlarla tek vücut olacağım sandım. Ben okula gidiyordum da bu insanlar nereye gidiyordu? Gidin evinize yatın. Rüyanızda otobüs mü gördünüz. Umarım böyle şeyler hayatımın sadece fragman bölümünde olurdu. Ve asıl hikâyem başladığında otobüs duraklarının önünden bile geçmezdim. O nasıl olacaksa artık. Olsun ben hayal edeyim belki olur.

Sonunda adı sınıf arkadaşı olan mendebur suratlı varlıkların olduğu yere gelmiştim. Bahçedeki kalabalık beni ürkütürken içimden acaba bu sene nasıl aksiyonlar beni bekliyor diye geçirdim. Geçen senelerde bir kız beni eski sevgilisinin yanında gördüğü bir kıza benzetip saçlarıma yapışmıştı. Ona dünyanın kaç bucak olduğunu gösterdim tabiki. Buna benzer neler neler olmuştu. Derin bir nefes alıp son yılımın ilk gününe bir adım attım. Okulun ilk günü olduğu için çoğunluk benim gibi sivildi. Ama bazı arkadaşlar kendini defilede sanıp, defileye bile fazla gelecek kıyafetlerini giyip gelmişti. Bu benim özgüvenimi düşürmedi tabiki. Etrafıma bir bakındım. Geçen yıldan arkadaş olanlar bir araya gelmiş, bazıları yeni tanışmış, bazıları da benim gibi tek. Sınıfım 12/F. Tek sözel sınıf biz olduğumuz için sınıfımızda herhangi bir değişiklik olmadı. Tabi gidenleri ve yeni gelenleri saymazsak. Geçen sene sınıf aşk- ı memnu gibiydi. Kimin eli kimin cebinde belli değildi. Bir ben öyle olamadım veya olmadım. Geçen seneden tanıdığım Ceren beni görünce hemen el salladı ve koşarak yanıma geldi.

"Okulun ilk günü ve sen bu saatte mi geliyorsun"dedi. Anlamadım saat kaçta gelecektim?

"Saatin neyi varmış Ceren?" dedim.
Burun kıvırdı, "aman sende de hiç heyecan yok"dedi.
Bu saatte okula gelmenin ne gibi heyecanlı yanı olabilirdi ki?
Bir anda beni çekiştirmeye başladı.
"Harika bir haberim var sınıfa taş gibi çocuklar gelmiş görmen lazım"dedi.
"Ceren taş gibi çocukaların taş gibi de alıcıları oluyor" dedim. İçten içe merak ediyordum.
"Belki biri benim olur" deyip göz kırptı ve kıkırdadı. Bende aynı şekilde güldüm.
"Birini ayarlamış gibi bir tavrın var sanki" dedim ve göz kırptım. "Belki ayarlamışımdır kim bilir" dedi.
"Gösterde yanlışlıkla felan bakmayalım" dedim.
Başını olumlu anlamda salladı.
"Hadi sınıfa çıkalım da sana hikayemin kahramanını göstereyim" dedi.

Nerden bilebilirdim ki asıl kendi kahramanımı göreceğimi?

Sınıfın önüne geldik. İçeri girdik.
"Bak şurada"dedi. Esmer, uzun boylu yakışıklı mı yakışıklı bir çocuk ve yanında da sarışın, renkli gözlü, uzun boylu bir çocuk vardı. İçimden umarım Ceren sarışını beğenmiştir diye geçirdim. Çünkü kesinlikle esmer bomba benim olmalıydı.
"Sarışın olan" dedi. "Oh rahatladım bir an esmer olanı beğendin diye" dedim ve durdum çünkü bunu yanlış kişiye söylüyordum. Ceren'in ağzında bakla ıslanmazdı.
"Kimseye söyleme sakın ciddi değilim" dedim. Ders başlamadan önce o çocuğu beğenmediğime Ceren'i kesinlikle ikna etmem lazımdı ama hayat bana bir sağdan bir soldan vurduğu için ben Ceren'i ikna edemeden ders zili çaldı.
Hı canım ondan der gibi bir bakış attı.
"Derste görüşürüz"dedi.
Bu ne demekti, derste ne yapacaktı?

HAYALLERİN GERÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin