Bölüm 10

19 2 0
                                    

Şimdi sıra dost-düşman ayrımına gelmişti. Sahi dost demişken Lina ve Ceren neredeydi?

Aklımdan hiç çıkmıyorlardı ama diyar, kolye, lunapark derken dağıldım ve toparlanamıyorum. Yaşadıklarımı onlara anlatsam fantastik bir kitap sanırlardı herhalde. 

Bazen kendimizi güçsüz hissedebiliriz. Dağılmış ve hiç toparlanamayacağımızı sanırız. Dünya ya daha büyük olur ve bizi yutar ya da daha küçük olur ve her yer üzerimize gelir. Su coşar boğulacağımızı sanırız, durulursa da çölde kalacağımızı. Gökyüzü uçsuz bucaksız, özgür gelsede bazende üzerimize çökeceğini ya da bizi içine hapsedeceği düşünebiliriz. Dostlukta böyle. Ya hep ya hiç.

Lina ve Ceren nerede diye düşünüp kafayı yiyorken, Lina koşarak yanıma geldi. Gözleri kan çanağına dönmüş, darmaduman olmuş bir halde.

Büyük bir rüzgar tekrar boy gösterdi. Her an ağaçlar köklerinden sökülecek, ayaklarımız yer çekimine meydan okuyacak gibiydi.

"Çok özür dilerim Lara, çok özür dilerim" diyordu hıçkırıklarının arasından. Bacaklarıma sarılmış bir şekilde sürekli aynı şeyi tekrarlıyor ve ortalığı sele vermek istiyormuşçasına ağlıyordu. Bu kadar özür dileyecek ne yapmıştı?

Lütfen Lina abartıyor olsun! En yakın arkadaşım bu denli özür dileyecek bir şey yapmış olmasın.

Ayaklarımın dibinden kalktı. Göz yaşlarını sildi, derin bir nefes aldı ve ellerimi tuttu. Gözlerini kapattı, sihirli birkaç sözcük söyledi. İstemsizce gözlerimi kapattım. Keşke kapatmasa mıydım? Lina bana ihanet etmişti. En yakın arkadaşım bana ihanet etmişti.

Zihnimde canlanan görüntüler midemi bulandırıyor, gözlerimi karartıyordu. Gerçek olmaması için yapamayacağım şey yoktu.

"Lina bana ihanet etmiş,etti,ediyor!" dedim gözlerimi kocaman açıp, şaşkınlığımı, öfkemi, hayal kırıklığımı çok uzaklardan bile anlayacakları bir şekilde Eymen'e bakarken.

Gözlerim dolmuş, yanaklarım kızarmış bir şekilde hâlâ bunu bana nasıl yaptığını idrak etmeye çalışıyordum. Lina bana ihanet etmişti.

Ellerimi ellerinden çektim.

"Özür dileyeceğin bir şey yapmamalıydın. Dünya'yı bana bahşetsende dostuluğumuz bitti!"

"Beni affetmeyeceğini biliyorum. Ama elimden daha fazlası gelmiyor özür dilemekten başka" dedi ağlamaklı bir şekilde.

Pişman olduğu gözlerinden okunuyordu ama onu affedemem. Onu affetmek kendime saygısızlık olur.

"Yazık çok yazık sana!" dedim öfkemi bastıra bastıra belli ederek.

"Gerçekler er ya da geç ortaya çıkıyormuş değil mi Lina?" dedi Eymen.

Eymen'de mi biliyordu? Biliyordu ve bana anlatmadı mı?

"Aynısı senin içinde geçerli ışığın laneti!" dedi Lina, Eymen'den tiksinircesine.

Eymen'in yüzündeki intikam gülümsemesi küçüldü, küçüldü ve yoktu. Boş gözlerle Lina'ya bakıyordu. Ya da ben öyle sanıyordum. Sonuçta hiçbir şeyi hatırlamayan, dostunu-düşmanını bilmeyen mal bendim!

Eymen'de mi bana ihanet etmişti? Kim bilir daha neleri bilmiyordum!
Yüzümde nasıl bir ifade varsa Eymen hemen söze girdi.

"Hayır Lara aklını karıştırmaya çalışıyor!" dedi. Sahi gün ışığıma ne oldu?

Anlaşılan ben bu savaşta tektim. Dostlarım var sanırken tektim. Ay'ın bile yıldızları vardı ama ben tektim. Üşengeç birine bu kadar görev verilmesi ne kadar akıllıca orasıda tartışılır.

Yanlızlık hissi beni esir alıyor, mutsuzluk göz kırpıyordu.

Belkide diyara felan ait değilimdir! Belkide sıradan bir insanımdır! Bu kadar sorumluluk alacak kadar kime ne kötülük ettim diye düşünmeden edemiyorum!

Her şeyi hatırlayan onlar kurtarsınlar bakalım diyarı! Nasıl kurtaracaklarını pardon nasıl kurtaramayacaklarını büyük bir keyif ile izliyor olacağım.

Bu savaşta artık ben yokum.

HAYALLERİN GERÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin