Düzenlendi.
Hızla başımı Fırat'a çevirirken, tek şaşkın olan ben miyim acaba diyerek, Kaya'ya döndüm. Zaten Fırat hızla gitmişti. İçinden sessizce "Hass*ktir" dediğini duyabilmiştim.
"Sen ne diyecektin?" diye sordum. Ardından ise gözlerim hala bileğimi tutan eline gitti.
"Hiçbir şey, önemli değildi." Onun bakışları, bileğime indiği an, sıktığını fark ederek, biraz sıktığı yeri ovuşturdu.
"Acımıyor değil mi? " başımı olumsuz anlamda salladım. Ya nasıl oldu da ben böyle romantik bir ortamda öküzlüğümü göstermedim bilmiyordum. Ulan bu çocuk beni değiştiriyor muydu yoksa? Kesinlikle buna hayır demenin zamanı gelmişti. Kendi özümü kaybedersem, ben 'ben' olmazdım.
" Hadi millet çıkın, ebemizi belli oldu."
Kaya ile beraber, herkesin olduğu bölüme gittik. "Ebelerimiz, Kaya ve Ela." Aylin, sinirlerimi bozarcasına konuşmuştu."Üf aman be, oluruz." atarlı ergenler gibi sayı sayacağımız yere geldim.
"Başlıyorum! Bir, iki, üç..." yavaş yavaş sayarak elliye gelmiştim. Sıra Kaya ile onları aramaya gelmişti.
"İstersen ben burayı ararım, sen de şurayı ararsın?" olumsuz bakışlar fırlattı.
"Benim yanımdasın başka yerde işin yok."
Oha bana asılıyor.
İç sesime bir defa daha hak verdim.
"Hayır ya, ben buraya bakayım."
yanından hızla ayrıldım. Ulan kendi baktığım yerin zifiri karanlık olduğunu bilsem, herhalde Kaya'ya diklenmezdim. Otların arasından çıtırtı sesi gelince, besmele çekmeye başladım. Allah'ım sen koru beni yarabbim."Kimse var mı?" titrek çıkan sesim, baş gösteren göt korkuma katkıda bulunmuştu. "Kaya." sesim incecik ve güçsüz çıkıyordu.
"Kaya nerdesin?" gittikçe karanlığa batıyordum. Vücudumda bir titreme hissi beni ele geçirdi. Ne yapacağımı bilmeyerek bağırmaya çalışıyordum. Bir süre sonra dizlerimin üzerine düşüverdim karanlığı sevindirerek. Ağlamaya başladım. Annesini pazarda kaybetmiş, küçük bir çocuk gibiydim. Sadece bir pamuk şekerim eksikti, ya da dondurmam. Karşıdan gelen, "Ela!" sesi ile bağırmaya çalıştım ama sadece, çalışmıştım. Hıçkırıklarım buna izin vermemişti. Uzaktan gelen kurt uluması, tüm hislerimin gözyaşına dönüşmesine neden olmuştu. Hayatımda korktuğum iki şey vardı. Yoğun duman kokusu, ve karanlıkta kalmak. Yalnız olmaktan da korkuyordum ama bu, o kadar ağır basmıyordu. Koşarak yanıma, gelen bir beden gördüğüm anda kendimi geri çekmek, istedim. Ama ayaklarım, çok dirençsizdi. Tek başıma olduğum için, lanet ediyordum. Karanlık olduğu için lanet ediyordum. Tüm seslere lanet ediyordum. Yanımda olan bir kişi bile yoktu. Yalnız başımaydım. Ayağa kalkmaya çalışırken, yeniden; ayak bileğimin burkulduğunu hissettim. Hızla gelip birisi, bana sıkıca sarıldı. "Ah, neredeydin sen?" telaşlı ses, kesinlikle Kaya'nındı.
"Soru sorma çok korkuyorum." benim gibi yere oturdu o da. Sıkıca sarılmasını sürdürüyordu aynı zaman da. "Belki, çok uygun bir zaman değildir," dedi kulağıma doğru fısıldayarak.
"Ama daha sonra bu cesareti bulabileceğimi sanmıyorum." Ben de ona kollarımı sarıp, omzunda ağladığım sırada yeniden konuşmaya başladı. "Ela, senden hoşlanıyorum. Daha önce böyle bir duygu yaşamamışımdır belki. Ben, o hayran kaldığın, erkeklerden değilim. Ben, kimsenin kalbini kırmamak için paramparça olacak, yeri geldiğinde asla sevdiği kadının kılına zarar gelmemesi için, canını ortaya koyacak adamlardanım.
Beni sevmek zorunda değilsin ama, ben galiba sana aşığım. "Bence harika bir son oldu, genjler. Oylamayı unutmayın, kendinize iyi bakın.
Multimedya: Ela.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sülalem Rahat
Humor-Askıda- Utançla başımı eğdim. Burada yüzlerce kişinin içinde ne diyebilirdim ki? Bana döndü yeniden ışıl ışıl parlayan gözleriyle, "Peki sizce bu kız beni seviyor mu?" karşımızdaki topluluğa dönüp yeniden bağırarak konuştu. "Bunu ondan öğrenmeye ne...