Yeni bir okul gününe alarm sesiyle uyandım. Beni kaldıracak bir annem yoktu. Tüm çocuklar gibi annesi babası tarafından şevkatle korunup kollanan biri olsun isterdim. Kollarında güvende hissettiğim kişi öyle uzak öyle imkansız ki. O beni babam olacak biri olarak görmesin isterim. En yakınım, en derinim olsun isterim. Ah Kemal hocam ah.
Hazırlığımı bitirip yurttan çıktığım an telefonum çaldı:Sema.
-Efendim kankaların bir tanesi
-Yaaa öyle miyim
-Öylesin kanka
-Sende öylesin canım
-Okula geliyorum. Sen nerdesin?
-Geldim ben kantindeyim bekliyorum.
-Geliyorum öptüm
-Öptüm deli kızOkula varır.
-Geldimmm. Naber? Ödevi yaptın mı?
-Ne ödevi Öykü
-Mektup
-Hayır
-Merak etme Kamal hoca bir şey demez.
Unutmuşum.
-Sen kime yazdın
-Derste öğrenirsin.
-Aman devlet sırrı mübarek
-Öyle
-😂
-😂Sınıfa yürürken Kemal hocayla göz göze geldik. Tebessümle göz kırpıp yanımdan geçti gitti. Bana bir sıcak basmıştı. Avucumun içi terliyor. Yerimde duramıyordum. Sema fark etmiş olacak ki yandan bir bakış attı.
-Ne oluyor sana? Bir haller var sende.
-Yok ne olacak?
-Eminsin
-Eminim
-İyi öyle olsun.Sıraya oturduğum gibi sıraya kafamı koydum. Yoruyordu bu aşk meşk işleri. Bir kere karşılığı yok benimkinin. Hem zehirliyor hem panzehir oluyordu insanın yarasına. Tehlikeli de oluyordu bazen. Tadını aldığınızda bırakamıyordunuz.
Sema: Öykü kalk hoca geldi.
-Hee Tamam
Sema:Nereye daldın yine? İyi misin?
-İyiyim.
Matematik Hocası: Konuşmayın gençler
Sustuk.İnsan sevmek için yaratılmış. Hatta duyguların insanlaştırdığı söylenebilir. Ne kadar çok seversen o kadar çok insansın.
İnsan sevdiğini güzel görür. Baktıkça doyamazsın mesela. Ama ne kadar çok seversen o kadar acı çekersin. Çok şeye ait olmayacaksın. Bir şeylere ait olmak istiyorsan gökkuşağına ait olacaksın. İlla bir şeylere aitsen kuzey yıldızı senin olacak. Sevmekte sakınca yok ama bağlanmayacaksın.Sadece gözler konuşur bazı kişilerle. O kişiler özellikle özeldir. Onları seveceksin. En çok sever halinle. Sevmektan sadece onu severken korkmayacaksın mesela. Acıdan korkmayacaksın.
Dalıp dalıp Sema tarafından dürtülmelerle birkaç dersin ardından son derse geldik. Kemal Hocanın dersiydi. Mektupları okuyacağız. Heyecenlıyım.
Derse girdi yoklamayı aldıktan sonra sınıfa döndü.
-Evet arkadaşlar herkesin mektubu umarım hazırdır. Yazmayan var mı?
Sınıftan beş kişi el kaldırdı.
-Yazmayanlar yarın getirsin. Sıradan başlayalım.Ben en son sırada oturuyordum. Yakına otursam kokusuna çekilirdim. Daha da kopamazdım kara gözlerden. Alışırdım. Sene sonunda terk edişine yüreğim daha da dayanmazdı sonra. Ben ona yakın olamazdım. Kalbime zarardı ama öldürürken güldürürdü.
Sıra bana gelmek bilmedi. İki dersin ikisi de bitmeye yakın sıra bana geldi ayağa kalktım. Tahtaya çıktım. Okumaya başlamadan önce kısa göz göze geldik. Bana göz kırpışına içim giderken derin bir nefes alıp yazdığımı okumaya başladım."Bilinmeyene sevgilerle,
Adını haykırmak geliyor içimden. İçime baharı getiren sensin. Kimsesiz hayatta tek sığındığım derdime yetişen insansın. Öyle değerlisin ki bendeki yerini tam olarak bilemem. Yakıştırma yapamam sana. Benim için şusun diyemem. Her şeysin. Sonsuz kere tanıdığıma şükrettiğim.
Uzun zamandır seni öyle sevdim. Her yerdesin. Her köşede sen. Seninle her şey güzel. Seninle her şey özel be kara gözlüm.Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...Bu şiir sana. Ben sende tutuklu kaldım."
Herkes birden beni alkışlama başladı. Hayır dedim içimden. Sevmek takdir edilmemeli. Asıl güzellik sevilendedir demek istedim.
Kemal hocayla göz göze geldik. Böyle bir şey beklemediği belliydi.( Ne bekleseydi. Öğrencisi sınıf ortasında ilanı aşk ediyor.) Gözlerime anlamazca baktı uzun uzun. Sesini ayarlamak ister gibi öksürdü.
- Çok güzel. Ödev verirken herkese yazabileceğinizi söyledim. Sen galiba kurgu bir mektup yazmışsın.
- Hayır hocam. O kişi gerçekte var.
- Tanıyor muyum?
- Tanıdık.
- Hmm
- ...Ders zili çalmıştı ve artık yurda gitme vaktiydı ama çantamı toplarken biraz yavaş davranıp Kemal hocayı izlemek, gözlerine bakmak istedim. Sema ile gitmedim bu yüzden. Bana ne olduğunu sorduğunda lavaboya gideceğim sen git demiştim. Sevdiğimi izleyeceğim diyemedim. Kemal hoca da yavaş hazırlanıyordu. Sınıfta sadece biz kalınca yana geldi. Derdi var gibiydi. Düşünceliydi.
-Kimdi o?
-Kim kimdi hocam?
-Anlamamazlıktan gelme ufaklık
-Tanıdık
-Kim?
-Özel hayatın gizliliği lütfen
-Öyle mi? Her şeyde yanıma gelebilirsin demiştim. Kimse üzmüş seni belli. Neden gelmedin bana?
-Burada mı konuşacağız hocam?
-Ne varmış mekanda? Sınıftayız. Tekiz. Anlat hadi.
-Sonra anlatsam.
-Kim olduğunu söyleyeceksin.
-Söyleyemem.
-Neden peki?
-Utanıyorum.
-Benden?Kafamı sallamakla yetindim.
-Bu konu hakkında bir gün detaylıca konuşmak isterim. Derdin varsa anlat ufaklık. İçinde tutma. Gel bana.
Yine bir kafa sallayış.
-Şimdi seni yurda bırakıyorum. İtiraz istemem. Hadi çıkalım. Arabamın önünde bekle. Öğretmenler odasına gideyim. Beş dakikaya çıkarız. Tamam mı?
-Tamam hocam.İlk yurda bırakışı değildi. İlk öğrencisi de değildim arabasına binen. İyilik yapmayı bilen birini seviyordum. Ama sadece platonikti. Yine de arabasına tekrar binecek olmanın heyecanı vardı. Arabası o kokuyordu. Ben o kokuya hep hasrettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hocam
ChickLit"Mutlu musun?" Kafamı salladım. "Ben değilim. Sana ne yapmalı şimdi? Kollarımdan çıkmanın cezasını nasıl vermeli?" Dedi sinsi gülüşle. Gözleri yüzümü turlayıp dudaklarımda durdu. "Ne yapacağımı biliyorum." Deyip bir adım attı. "Çok seveceksin cezay...