Ceza

589 13 2
                                    

Merhabalar canımıza okuyan bir yks'den sonra buradayız. Girenler varsa umarım iyi geçmiştir. Benimki orta şekerliydi.🙂

Bölümde +18 var. Okumak istemeyen okumasın. Uyarıyorum.

Hepinize iyi okumalar ❤️



Masada kalan son kahvaltılığı dolaba koydu. Kollarını sıvayıp bulaşıkları halletmeye koyuldu.

"Hey! Annem yıka dememişti."

"Olsun, böyle kalmasın." Diyerek çaydanlıkta kalan suyu koyabileceği bir şey aradı.

"Bulaşıkları yıkayabileceğim bi..." Arkasından kollarımı karnına doladım.

"Sen" onu kalktığım sandalyeye ilerletip oturttum. "Otur. Gerisini ben yaparım."

Tencerelerin olduğu yerdeki dolaptan bir leğen çıkarıp suyu içine boşalttım. Sıcak olduğundan soğuk suyla ılıklaştırdım. Biraz deterjan döktüm.

"Öykü'm?"

"Efendim." Diyerek yanımda beliriverdi.

"Sana oturmanı söylemiştim." Şaşkınlıkla.

"Ben de akıtayım çabuk bitsin." omuz silkti. Peki manasında kafamı salladım. Tekrardan elbisesinin kollarını sıyırıp beklemeye başladı.

"Öykü'm?" Noldu dercesine yüzüme baktı.

"Ben seni sıkıyor muyum?" Sormamla yüzünde tebessüm oldu.

"Ciddiyim. Aklıma takıldı." Bardaklardan birini yıkayıp lavabonun içine koydum durulaması için.

"Hayır tabiiki." Tebessümü büyüdü.

"Ciddi misin? Hep beraberiz ya sıkılırsan?" Tebessümü kaybolup ciddiyete geçti.

"Yanlış düşünüyorsunuz. Hem benim sizden başka kimim var ki siz beni sıkasınız?" Kimsesizliğini aklına getiren beynimi...

"Ben özür dilerim." Buruk bir tebessümle yüzüme bakıp koyduğum bardağı sudan geçirdi. "Bir şey yapmadın, özür dilemene gerek yok. Galiba alışmam gerek." İç çekti.

"Alışma. Benim yanımda bi başına alışma. Tüm yaralarını sarmak için hep buradayım, tek başına savaşma." Benim yaralı yarim... Artık yalnız değilsin. Tek başına yüklenme.

"Tamam" dedi ve sustu. Önüne bıraktığım bir bardağı daha sudan geçirdi. Bulaşık bitene kadar bir daha konuşmadık.

Son çatalı lavaboya bırakıp ellerimi yıkadım. O da çatalı durulayıp suyu akması için koyulan yere yerleştirdi. Ellerini benim gibi duruladı.

"Gidiyor muyuz?" Başımı olumsuzca salladım.

"Gelsene şöyle." Önümü işaret ettim. Dinleyip iki üç adımda önümde durdu. Gelmesiyle kolundan tutup yamacıma çektim. Diğer kolumu da beline koydum. Ben tezgaha yaslıydım, o da neredeyse bacaklarımın arasında.

"Hocam demen yetmezmiş gibi kaç kere sız ekiyle konuştun. Cezanı vereceğim." Yutkunup gözlerini kaçırdı. Heyecanlanan kalbimi es geçmek istiyorum. Orada fazla durursam aklım yerinden çıkabilir. Zira şu karşımda dikkatimi fazlasıyla cezbeden güzelliği doyasıya yaşamak istiyordum.

"Ama isteyerek olmamıştı." Bu dediğine omuz silktim.

"Ne fark eder? Dedin mi? Dedin." Ortamdan oksijenin azaldığını düşünüyorum. İçime derin bir nefes çektim.

"Hükmün çoktan verildi." Ben yaklaşırken gözlerini kapattı. Yavaşça üst dudağını dudaklarımın arasına aldım. Öperken yerlerimizi değiştirdim. Artık tezgaha yaslanan oydu. Dudaklarını sömürürken elini tuttuğum elimi saçlarına daldırıp okşadım. O kadar yumuşak ve güzel kokuyorlardı ki. Koklayınca huzur buluyordum. Bögürtlen kokusuna ayrı aşığım.

Diğer elimi kontrolsüzce bacağına indirdim. Boydan boya dolaşan elimin altındaki ten titredi. Bacağını okşamamla dudaklarıma boğukça inledi.

Evet, duydunuz. İlişkimiz boyunca incitmekten, korkutmaktan korkan ben bugün kontrolü kaybetmiştim. Durmak istemiyordum.

Bacağını kavrayıp kendime çektim. Bacağını belime sarmasını mı istiyordum? Evet. Ama bunu küçüğüme söyleyemedim.

Saçındaki elimi boynuna sarıp daha çok çektim. Birleşmenin daha çok imkanı var gibi. Oysa tüm bedenlerimiz birbirine çoktan karışmıştı tıpkı ruhumuz gibi.

Öpüşüme acemilikle ve istekle karşı verişine odaklanıp hareketlerimi yavaşlattım. Bacağını okşamamla ve yavaşlayan hareketlerimizle daha duyulur olmuştu inlemesi. Dudaklarımda kaybolmuş olsa da...

Dudaklarımızı isteksizlikle ayırdım. Ayrılmak istemiyordum ki. "Sen de bu istekle yanıp tutuşuyor musun?" Kendimi ona daha da yasladım. Nabız gibi atan kadınlığı ve iradesini çoktan silip atan benle karşı karşıya kaldım. Arzularımla aklım arasında sıkışmıştım.

"Offf Öykü'm" kendimi ona bastırmamla bu defa sesli bir şekilde inledi. "Uzaklaşman lazım. Uzaklaş güzelim. Ben yapamıyorum." kulağına doğru fısıldadım. Kontrolü kaybeden bedenim bir kere daha yukarı aşağı hareket etti. Bir inleme daha. Duymamak için kulaklarımı tıkamak istiyorum. Bunu ona yapmamak için giden kontrolü tekrar sağlamak için gözlerimi daha sıkı yumuyorum ve yavaşça ayrılıyorum.

Bütün bedeninin gözlerimin önünde titremesini görmem aklımı yerine getirdi. Devam etmemi söyleyen ve merhametli tarafımın büyük çatışmasından izler kendini gösteriyordu. Kendimden utanıyordum. Küçüğüme bunu yaptığıma inanmak istemiyordum.

Uzaklaşmam ile karşımdaki güzelliğin dudaklarımı dudaklarına alması bir oldu. Neye uğradığımı şaştım. Şaşkınlığı bırakıp karşılık verdim. Üst dudağıyla alakamı sürdürdüm. Emdikçe gizlediğim hormonlar veya daha az önceki arzunun kırıntılarının tekrardan alevlenmesi izteğim dahilinde değildi fakat karşımdaki kadın bunu umursamıyordu. Bu defa o kendini bana yasladı. Dudaklarından ayrılmadan uzaklaştım. Bir adım daha attı bana doğru.

Sırtım duvara yaslana kadar ben kaçtım, o kovaladı. Kollarını kaçmamam için duvara yasladı. Buna güldüm. Bizim ilişkimizde ters giden şeyler vardı. "Güzelim ne yapıyorsun?" Dudaklarını tekrar dudaklarıma kapadı. Aklımı kaybedeyim istiyordu biliyordum. Kadınlığını yaslamasıyla inlemelerimiz birbirine karıştı.

"Sadece..." Nefes nefese zorla konuşuyordu. "Lütfen..." Derin bir nefes aldı. "Ateşimi söndür."

Dudaklarımı sömürme işine geri döndü. Karşılık verdim fakat aklımla arzum hala savaşıyordu. Devam etmeli miydim?

***

Sizce Kemal devam edecek mi? Veya devam mı, tamam mı?

Sonraki bölümde görüşmek üzere🙋‍♀️

HocamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin