Mışıl mışıl uyuduğum gecenin ardından hemen kalkıp okul için hazırlandım. Bugün Kemal'ime gideceğim için yanıma da iki üç parça kıyafet koyup çantayı kapadım. Böyle de çok ağır olmuştu ama neyse. Bir günlük idare edivereceğim.
Hemen ayakkabılarımı takıp koştura koştura yetişmeye çalıştım. Ama nafile. Geç kaldım. Kapıyı çalıp hocanın gel demesini beklerken duyduğum tanıdık sesle içeriyi girip direkt öğretmenler masasına yönelttim bakışımı. Burada ne işi vardı? Ders tarih değil miydi?
"Geç kalma sebebiniz nedir küçük hanım?"
"Hocam şey ben..."
"Evet dinliyorum ufaklık. Sebep söylemeden yerine geçemezsin."
"Hocam size sonra söylerim. Şimdi yerime geçsem?"
"Geç kalan kimseye istisnasız bunu sorduğumu hepiniz biliyorsunuz." Sınıfa dönüp konuşmasına devam etti. "İki yıldır birbirimizi iyi tanıdık değil mi arkadaşlar?" Sınıftan herkes Kemal'imi onayladı tabi. Hain hoca yanlısı arkadaşlar. Hepsine öldürücü bakışlarımı gönderirken Hoca'm bana dönük konuştu. "Bunu bilmenize rağmen geç kalıyorsunuz, hem de soruya cevap vermiyor musunuz küçük hanım?"
Sema hemen atıldı. "Hocam bir kerecik affetseniz."
"Bugün birinize bu toleransı gösterirsem burda olan 29 kişi de bir kere mahsus hak kazanır. Olmaz öyle şey."
Ağlamama ramak kalmıştı. Göz yaşlarımı geri göndermek icin başımı geriye yatırdım. Güçsüzlüğümü görsün istemiyordum.
Hoca tekrar sınıfa hitaben konuştu. "Arkadaşınıza ne ceza verelim? Siz belirleyin. Hemen şimdi."
Arda hemen atladı arka sıralardan. "Hocam biz arkadaşımıza ceza veremeyiz." dedi. Ve bütün sınıf ona katıldı. Allah razı olsun arkadaşlarım.
"Öyleyse cezayı ben belirleyeceğim." Bana dönüp "Geç yerine." dedi düz bir sesle. Tamam bu halinden korktum minnacık.
Hızlıca Sema'nın yanına geçip kitabımı çıkardım. Ona bakmamaya gayret ederek yapıyordum her şeyi. Ders boyunca da bakışlarını hissetsem de kafamı kaldırıp kara gözlerine ilişmedim.
...
Teneffüs ziliyle beraber kitaplarını toplayıp çıktı sınıftan.
Sema hemen konu hakkında soru yağmurunu başlattı. "Bu neydi şimdi? Niye öyle yaptı Kemal hoca? Özellikle de sana. Geçen seneden beri adamın sınavından en yüksek notu alıyorsun? Sahi niye geç kaldın sen? Geç kalmazsın hiç."
"Bilmiyorum niye böyle yaptığını gidip konuşsam mı? Oyalandım biraz hazırlanırken." Tabi Kemal'ime gideceğim için hazırlanmayı sabah kalkarken hesap edemedim, demedim.
"Git konuş bence. Cezadan vazgeçer belki. Ne ceza verir ki? En best öğrencisine yani..."
"Bilmiyorum. Hadi ben gideyim."
Telefonumu çıkarıp Kemal'ime kısa mesaj çektim.
Mesaj: Edebiyat sınıfında bekliyorum.
O bana kızmıştı hiç bir sevgi sözcüğü sarf etmeyip mesajı gönderip edebiyat sınıfına gittim.
Önce sıralardan birine oturayım dedim ama bana neden öyle davradığından ne olduğu konusunda endişeliydim. Ayakta durmaya karar verdim. Camın kenarına geçip dışarıyı seyre daldım. Gelmesini beklerken sıkıntıdan patlamayaktım adeta. Telefona baktığımda mesajın mavi tik olmadığını gördüm. On dakika böylece geçip gitti. Sınıfa geri döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hocam
Literatura Kobieca"Mutlu musun?" Kafamı salladım. "Ben değilim. Sana ne yapmalı şimdi? Kollarımdan çıkmanın cezasını nasıl vermeli?" Dedi sinsi gülüşle. Gözleri yüzümü turlayıp dudaklarımda durdu. "Ne yapacağımı biliyorum." Deyip bir adım attı. "Çok seveceksin cezay...