☄⋆ ੈ Çay seti ✩‧₊˚

45 9 5
                                    

Kai gözlerini açtığında kendi yatağındaydı. Boynu ve sırtı tutulmuştu. Sızlanarak yatakta doğruldu, dün gece olanların çoğunu hatırlamıyordu.

Sadece Soobin ile kazı yapmaya gittiklerinde bir kutu bulduklarını hatırlıyordu. Etrafına bakındı ve yatağının yanındaki komodinin üstünde dünkü kutuyu gördü, onu eline aldı ve biraz inceledi. Sevimli bir kutuydu, etrafında renkli çiçek resimleri vardı ve pembe bir kurdele ile süslenmişti.

Kai yavaşça kurdeleyi çözdü ve kutuyu açtı, bu bir çay setiydi. Dört küçük fincan ve küçük bir çaydanlık vardı. Kai bunları çok beğenmişti.

Fincanları eline alıp uzun uzun inceledi, çaydanlığa gelince ise kapağını açınca içinde sarılı bir kağıt olduğu gördü, kağıt sanki uzun zamandır oradaymış gibi yıpranmıştı.

Kağıdı aldı ve açtı, kağıtta bilmediği bir dilde yazılar yazıyordu, yazının sonuna ise küçük bir kalp çizilmişti. Kai kağıdın fotoğrafını çekti ve çeviriden bakarak hangi dil olduğunu ve ne yazdığını buldu.

İspanyolca 'İlk ve tek aşkımın doğum günü hediyesi' yazıyordu.

Kai bunu öğrenince biraz tedirgin olmuştu, acaba başka birinin hediyesini yanlışlıkla mı almıştı?
Kağıdı tekrar sararak çaydanlığın içine koydu ve kutuyu alıp mutfağa gitti. Fincanlardan birine çay doldurdu, çaydan bir yudum aldığı anda yere yığılmıştı.

Gözlerini tekrar açtığında yine yatağındaydı. Korkmuştu, yataktan hızlıca kalkıp mutfağa gitti, çay setinden eser yoktu, nereye kaybolmuştu? Daha önemlisi Soobin'e ne diyecekti? Kazı yapmak isteyen Soobin'di ama Kai kutuyu kaybetmişti.

Hüzünlü bir şekilde Girudo'ya doğru yola çıktı. Giderken Soobin'e söylemek için cümle arıyordu.

Geldiğinde Soobin gayet mutlu görünüyordu, Kai'yi selamladı ve kutudan veya kazıdan bahsetmedi.

Kai bu durumda biraz olsun rahatlamıştı. Çok sohbet etmeden hemen işine koyuldu, bu gün fazla müşteri gelmemesini diledi. Çok fazla çalışacak kadar enerjisi yoktu.

Soobin gün boyu Kai'ye garip davranıyordu.

"Yorgun görünüyorsun, bırak senin işini de ben yapayım." Gibi tekliflerde bulunuyordu fakat Kai hepsini reddetti ve kendi işini kendi yapmaya devam etti.

☄⋆ ੈ ✩‧₊˚

Molaya girince Kai, Soobin'in kendisine dikkatle baktığını gördü. Ona doğru döndü ve neye baktığını sordu.

Soobin yerinden kalktı ve Kai'nin yanında durdu, alnını kapatan kabarık saçlarını iki yana ayırdı ve o yanık izine baktı.

Kai korkmaya başlamıştı.

"Bu ne?" Dedi Soobin endişe ile.

Kai onun iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyordu, 'insan rolünü iyi oynuyorsun' diye içinden geçirdiğini sandı.

"Anlamadım, ne rolünü iyi oynuyorum?"

Kai yaptığı hatayı anlayınca korku ve endişe ile nasıl düzelteceğini düşünmeye başladı.

Soobin onun bir açıklama yapmasını bekler gibi düz bir şekilde Kai'ye bakıyordu.

Kai bu söylediğinin üstünü kapatamazdı, pes etti ve gerçek düşüncelerini söylemeye başladı.

"İnsan rolünü çok iyi oynuyorsun Soobin." Diye kendinden emin bir şekilde tekrar etti. Büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu biliyordu ama sandığından daha büyüktü.

"Bana ne demeye çalışıyorsun?"

Kai birkaç adım geri gitti ve
"O ruhlardan biri olduğunu biliyorum." Dedi.

Soobin, Kai'nin üstüne yürüdü.
"Neye dayanarak bunu söylüyorsun?"

Kai birkaç adım daha geri gidince sırtı duvara gelmişti, durdu ve
"Neredeyse tüm yasakları çiğnedin."

"Sen de çiğnedin."

"Senin yüzünden."

Soobin rahatsız edici bir gülüş ile Kai'ye yaklaştı
"Zavallım, bu hikâyeye gerçekten inandın mı?"

"Onları gördüm!" Diye bağırdı Kai.

Bunun üzerine Soobin hızlıca
"Rüyanda." Dedi.

Kai çaresiz kaldığını hissediyordu, dün gece kazıdayken yaşadıklarını hatırlasaydı Soobin'in kendini savunacak hiçbir şeyi kalmayacaktı.

"Bence bu saçma konuyu kapatmalıyız." Dedi Soobin.

Kai cevap vermedi, sadece başını salladı ve hızlıca Soobin'den uzaklaşmak için Girudo'dan çıktı.

"Hey! Kai nereye gidiyorsun!?"

Soobin hızlı adımlarla Kai'nin peşinden gitti.

Kai savunmasız olduğunu hissetti. Soobin onun yanına yaklaştı ve kolunu kavrayıp kendine dönmesini sağladı.

"Saçma bir şeye inanıp bu şekilde aramızı bozuyorsun!"

Kai ne diyeceğini bilmiyordu.

"O saçma bir hikâye, bana güvenmiyor mus-"

"Güvenmiyorum Soobin..."

Soobin bu cümleden sonra üzülmüş gibi görünmüştü.

Kai birilerinin kalbini kırmayı sevmezdi, her ne kadar Soobin'e karşı farklı bir bakış açısı olsa da onu bu şekilde hayal kırıldığı ile görmek onu kötü hissettirmişti.

"Yani sadece şüphelendim, özür dilerim."

Soobin rahatsız edici bakışlarını Kai'nin üzerinden çekmiyordu.

Kai elinde olmadan bir şeyler söylemeye başladı.

"Özür dilerim Soobin, haklısın saçma bir hikâye yüzünden seni suçladım."

Soobin gülümsedi ve sessizce 'önemli değil' dedi ve anlamsız bir şekilde Kai'nin yanağını öpüp uzaklaştı.

Kai bir süre sessiz ve hareketsiz kaldı, daha sonrasında kendine gelerek Soobin'in yanına gitti.

☄⋆ ੈ ✩‧₊˚

İkili marketi kapatmıştı ve evlerine yürüyorlardı. Aradan saatler geçmişti ama Kai hâlâ yanağında bir sıcaklık hissediyordu, Soobin'in öptüğü yerde.

"Biliyor musun bu kasabada tek istediğim iyi anlaştığım biriydi." Dedi Soobin aniden.

Kai ona anlamsız gözlerle bakmıştı.

"Nasıl yani?"

"Kasabada çok yalnızdım, iyiki buraya taşındın." Dedi.

Kai pekte hoş olmayan bir gülümseme ile Soobin'in susturdu ve evine girip sessizce kapıyı kapattı.

Üstünü değiştirdi ve yatağına gireceği sırada gözüne bir şey takıldı.
Takvim.

Yarın Kai'nin doğum günüydü. Yüzünde bir gülümseme oluştu ve sevinçle yatağına girdi.

…⁠ᘛ⁠⁐̤⁠ᕐ⁠ᐷ

୨୧ FRAMBUESA ⊰⁠⊹ Sookai ✧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin