Kai sabah erkenden uyandı ve güzel görünmek için hazırlanmaya başladı.
Başkan Sora ona erken saatlerde bir mesaj atarak doğum günü kutlamasının saatini ve mekânını söylemişti. Kasaba meydanında ve öğlen saatlerinde kutlanacaktı.Kai her zaman doğum gününü çok önemseyen biriydi, güzel geçmesi için her şeyi yapardı. Yine öyle yapacaktı.
Sabah saçlarını taradı, makyajını yaptı, en güzel ve renkli kıyafetlerini giyindi, takılarını taktı ve biraz kurabiye yaparak evden çıktı.Kasaba meydanı şimdiden süslemeye ve hediyeler ile dolmaya başlamıştı. Kasabanın aşçısı Naomi en güzel tariflerinden birkaç yemek yapmış ve bir masayı donatmıştı, Kai bu yaşlı kadının yanına mükemmel gülümsemesi ile yürüdü.
"İyi günler Bayan Naomi."
Naomi, Kai'nin sesini duyar duymaz arkasını döndü ve ona gülümsedi.
"İyi günler oğlum, doğum günün kutlu olsun. Bu kasabada uzun yıllar geçirmeni istiyorum."
Naomi tüm yemekleri yerleştirdikten sonra Kai ile bir köşede sohbet etmeye başladılar.
Naomi çok cana yakın bir kadındı, hayatına dair pek çok şey anlatmıştı. Kai'yi sevmişe benziyordu ve kendini bu genç oğlana yakın hissetmişti.
"İşte böyle oğlum, tüm kasaba halkı olarak seni sevdik ve uzun yıllar seninle kalmak istiyoruz... Ben artık yaşlandım, eminim çok zamanım kalmamıştır ama ölmeden önce evlendiğini ve mutlu olduğunu görmek istiyorum...
Kendi öz oğlum bunu başaramadı."Kai dikkatle Naomi'yi dinliyordu.
"Nasıl yani? Oğlunuza ne oldu?"Naomi biraz etrafına bakındı ve konuşmaya devam etti.
"Oğlumun evlenip, mutlu olduğunu görmek çok istiyordum ama olmadı, nişanlıydı ama bir gün gece saatlerinde ortadan kayboldu ve bir daha geri gelmedi."Kai duyduğuna şaşırmıştı ve biraz korkmuştu.
"Ona ne olduğunu biliyor musunuz?"Naomi başını iki yana salladı.
"Birçok tahmin var ama hiçbiri kesin değil, çoğu kişi vahşi bir hayvan tarafında öldürüldü diyor. Çoğu kişi ise... şey işte kuralları çiğnedi ve onlara kurban gitti diyor."Kai bir süre sessizce bekledi ve düşündü, korkmuştu.
"Sizce oğlunuza ne oldu?"Naomi derin nefes aldı ve
"Bilmiyorum." Dedi sessizce.Sora'nın sesi ile sohbetleri kesildi.
"Sohbetinizi böldüğüm için üzgünüm, kutlama birazdan başlayacak. İş başına."Naomi başını salladı ve yemeklerin başına geçti. Kai'de etrafta Soobin'i aramaya başladı ama onu bulamadı, bir köşeye geçti ve beklemeye başladı.
☄⋆ ੈ ✩‧₊˚
Kutlama saati gelmişti, kasaba halkı hediyelerini Kai'ye teslim ediyordu.
"İyi doğdun Kai." Asami yeşil ambalaj ile süslediği hediye kutusunu Kai'ye uzattı, ona kışın giymesi için bir kazak almıştı. Emindi, Kai beğenecekti.
"İyiki doğdun Kai abi." Rina ve Akio beraber hediyelerini uzattı. Kai gülümsedi ve yere çökerek ikisine de sarıldı.
"Teşekkürler çocuklar."İkisinin de hediyesini açtı, Rina birkaç kolye, Akio ise bir oyuncak araba almıştı.
Sora ise ona garip bir şekilde sözlük almıştı, Kai şaşkınlığını belli etmedi ve teşekkür ederek Naomi'nin hediyesini aldı.
"İyiki doğdun Kai, bir sonraki doğum gününü de görmek istiyorum." Dedi ve ona bir atkı uzattı.
Kai bu açık pembe atkıyı beğenmişe benziyordu, gülümsedi ve Naomi'ye sarıldı.
"Teşekkür ederim."Sıra Soobin'e gelmişti. Soobin gülümsedi ve ona etrafında çiçek desenleri olan pembe kurdeleli bir kutu uzattı.
"İyiki doğdun Kai'm." Dedi ve ona sımsıkı sarıldı ama Kai teşekkür etmeye fırsat bulamadan gözden kayboldu.
Kai pembe kurdeleyi çözdü ve kutuyu açtı. Yüzünde şaşkınlık ifadesi vardı.
Dört küçük fincan ve küçük bir çaydanlık. Bu çay setini hatırlıyordu.
Acelesi olduğu için şimdilik bir köşeye koydu ve diğerlerinin hediyelerine geçti.☄⋆ ੈ ✩‧₊˚
Kutlama bitmişti ve herkes evine gitmişti, güzel bir kutlamaydı ama Kai'nin aklı Soobin'in hediyesindeydi, görmeyi beklediği bir şey vardı, çay setindeki çaydanlığı aldı ve kapağını kaldırarak içine baktı. Evet oradaydı.
Sarılı bir kağıt, tıpkı kazıda buldukları çay setindeki gibi.Kağıdı açtı ve yazanı okudu.
'İlk ve tek aşkımın doğum günü hediyesi'Kai yazanı tekrar tekrar okudu, içi kıpır kıpır olmuştu. Kazıdaki ile bir fark vardı, Soobin'in verdiği kağıtta yazan İspanyolca değildi.
Kai şimdilik kazıdaki çay seti ile Soobin'in hediyesinin aynı olduğunu düşünmeyi bıraktı ve kağıtta yazana odaklandı.
İspanyolca olmadığına göre Soobin bunu kendisi yazmıştı.
'İlk ve tek aşkımın doğum günü hediyesi'
'İlk ve tek aşkım'
Kai düşüncelerinden kurtulup Soobin'in kendisini sevdiğini ve kendisini ilk ve tek aşkı olarak gördüğünü sindirdi.Şimdi ne olacaktı?
Soobin Kai'ye aşıktı ama Kai Soobin'in gerçek bir insan olduğuna bile inanmıyordu. Ani bir kararla çay seti ile beraber Soobin'in evine gitti ve kapıyı defalarca çaldı.Sonunda Soobin tatlı bir gülümseme ile açmıştı.
"Merhaba Ka-"
"Bu ne demek oluyor?"
Soobin, Kai'nin elinde tuttuğu kağıda baktı ve bir süre sessiz kaldı.
"İçeri gelmek ister misin? Daha rahat konuşuruz?"
"Konuşmak istemiyorum. Burada, kısa cümleler ile açıkla."
Soobin sessizdi. Kai, Soobin'in ağzını açmayacağını anlayınca kendisi konuştu.
"Aşık mısın bana?"Soobin başını eğdi.
"Buraya taşınmanın üzerinden o kadar çok zaman geçmedi biliyorum ama ilk gördüğüm anda bile sana karşı bir şeyler hissettim, dış görünüşe bakarak karar vermek istemedim, bunu aptallık olarak görüyorum ama seni kişilik olarakta beğendim. Aşk konusunda ilk defa birine karşı hislerim olduğunu farkediyorum. Rahatsız ettiysem özür dilerim, sadece seninle beraber olmak istiyorum."Kai, Soobin'in elini tuttu ve kağıdı sertçe Soobin'in eline bıraktı.
"Kusura bakma ama insan bile olmayan birine karşı hislerim olacağını sanmıyorum.""Ne?"
Soobin şaşkınlık ve hayal kırıklığı ile Kai'ye baktı. Bu sözler onu kırmıştı.
"Beni çok iyi anlıyorsun Soobin."
Soobin'in gözlerinden yaşlar süzüldü ve sessizce
"Özür dilerim." Deyip evine girdi.Kai de hızlı adımlarla merdivenlerden indi ve evine girdi. Çok kaba davranmıştı ama yaşadıklarından sonra Soobin'in teklifini kabul etmesi imkânsız gibiydi.
…ᘛ⁐̤ᕐᐷ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
୨୧ FRAMBUESA ⊰⊹ Sookai ✧
FanfictionKai yeni taşındığı Shiawase kasabasındaki dört ruh efsanesine ilk başta inanmaz ama işler garip bir hâl almaya başladığında kendini bir karmaşanın içinde bulur...