8.Bölüm

1.1K 47 19
                                    

"Kaçıyoruz bu cehennemden."
Suna'nın bunu demesiyle kızın gözlerinin içi parlamıştı.

"Ş-şimdi mi, hemen mi?"
"Gidicez buradan ama önce kulübenin kapısını açmanın bi yolunu bulmamız lazım ondan sonrası kolay."
"Buraya bana yemek getiren tek bir kişi var o da Nazan yani anahtarlar bir tek onda vardır."
"Tamam peki anahtarları neresinde taşıyor?"
"Bir iple boynuna asmış hasta kadın."
"Boynuna mı?"

Bunun üzerine uzaklara daldı Suna. Nasıl alacaktı o anahtarı oradan? Anahtar olmasa kapıyı başka türlü sessizce açamazdı. Ama daha yeni kaçma umutları yeşerttiği bu kızın ümidini kırmamak adına rahat bir şekilde davranmaya karar verdi.

"Tamam ben onu halledebilirim sen bana güven. Küçükken babamdan gizli az şey yapmadık"

Kızın gözlerinin içi parlıyordu.

"Tamam ama çok dikkatli ol sen yine de."
"Tamam." diyip ayrıldı ordan Suna. Odasının kapısını açar açmaz Saffet'le burun buruna geldi.

"Karıcım nerden böyle, neredeydin?"

Saffet yokluğunu fark etmiş ve kalkıp onu aramıştı ama gittiği yeri bilmediğini fark etti Suna.

"Şey, su içmeye gittim burada ki bitmişti de."
"Bitmiş mi? Yoo bak sürahi dolu hala."
"Aa görmemişim karanlık ya"

Suna Saffet'i böyle küçük yalanlarla kandırabiliyordu bunun için o kızla iletişime geçtiğinden hala kimsenin ruhunun duymamış olmasına sevindi çünkü kimsenin beklemediği bir anda kaçıp gitmeyi planlıyordu ama o anahtarları nasıl alacaktı?
____________
Gözlerimi vuran ışığın etkisiyle kısarak açtım. Kafamı kaldırdığımda Ferit'in boynuna çarptı burnum.
Ferit hala uyanmamıştı. Bir elimi başıma destek olarak koyup onu izlemeye başladım.

Yeni çıkmaya başlayan sakalları, uzun kirpikleri, kemikli yüz hattıyla çok yakışıklı biriydi. Erkek güzeliydi resmen. Yaklaşıp yanaklarına minik buseler kondurmaya başladım, tutamamıştım artık kendimi.

Uykulu sesiyle "Karıcım"dedi.
"Günaydın kocacım."dedim gülerek.

"Hadi kalk kalk. Bugün çok işimiz var Ferit"
"Ne işimiz var ya. Biraz daha kalalım yatakta işte."
"Olmazz kahvaltıya geç kalırız sonrasında da dışarı çıkalım bugün."
"Olur karıcım sen nasıl istersen"
____________
Kahvaltıdan sonra arabaya doğru giderken "Ferit, Abidin abi hala yalıya gelmedi. Nerde bu adam?"dedim.
"Seyran biz onunla biraz takışmıştık ben Antep'e gelmeden önce. O yüzden gelmemesi normal değil mi şu an?"
"Ama Antep'te hastaneye gelmişti Ferit."
"Gelmiş miydi?"
"Evet. O adamların peşine düştü orada hatta sonra Orhan babayı aradı. Kimseyi bulamadığını söyledi."
"Abi mi kimseyi bulamadığını söyledi?"
"Evet."

Ferit sırıtınca " Ne oldu, ne var bunda?" diye sordum.
"Hiç."
___________

Seyran ve Ferit önce bi avmde bol bol alışveriş yaptılar. Seyran kendine yeni çizim kalemleri, defterleri aldı. Odalarına fotoğraflarını koymak için çerçeveler aldı; biblolar, vazolar aldı.
Yaşadığı odayı iyice benimseyip yeniden dekore etmek istemişti. Her şey gibi buna da sıfırdan başlamak istiyordu.

Sonra sahilde el ele yürümeye başladılar. Evlendiklerinden beri sarmaş dolaş bi şekilde sahilin tadını çıkara çıkara ilk yürümeleriydi bu.

Ferit arada içindeki sevgi patlamasıyla Seyran'ı durdurup öpüyordu.

Seyran çok mutluydu halinden, çok huzurluydu, sevdiği adam yanındaydı ve anın tadını çıkarıyordu.

Bir bankta oturdular. Seyran başını Ferit'in omzuna koymuş el ele bir müddet boğaz manzarasını seyrettiler.

"Seyran her şey yoluna girecek değil mi?"
"Girecek aşkım biz yan yana olduğumuz sürece her şey yoluna girecek."

Bu sırada onları uzaktan izleyen biri vardı. Tarık..
Ancak Tarık'ın bilmediği bir şey vardı. Onu da gizlice izleyen bir kişi vardı. Abidin.

Abidin aslında bulmuştu adamların izini Antep'te. Ancak kimsenin bir şeyden şüphelenmemesi ve gizlice izlerini sürmeye devam etmek adına Orhan'a bile yalan söylemişti. Ferit buna inanmamıştı tabi.
Eski bir bordo bereli olduğunu bildiği için onları bulduğunu ve yalan söylediğini hemen anlamıştı ve bir de Abidin'i çok iyi tanıması vardı tabi.

__________
Suna kararlıydı bu gece gizlice girip o anahtarları alacaktı Nazan'dan. Tüm gün diken üstündeydi. Akşamı düşünmekten ne doğru düzgün yemek yemişti ne de uyuyabilmişti. Bir aksilik çıkmasından korkuyor ve olabilecek her senaryoyu düşünüp bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordu.

Gece herkes odasına çekilince bir süre bekledi herkesin uyumasını. Dolaptan kaçarken giymek için hazırladığı kıyafetleri giydi ve odadan sessizce çıktı.
Nazan'ın odasının kapısını gıcırdatmadan açmaya ekstra bir çaba harcarayark açtı ve Nazan'a doğru parmak uçlarının üstünde usulca adımladı.
Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

Anahtarlar tam karşısında duruyordu, Nazan'ın boynuna asılıydı bir ip ile. Cebindeki küçük bıçağı çıkardı ve yavaşça Nazan'a yaklaşmaya başladı.
Tam ipi tutacakken arkadan bir el omzuna dokundu.

Yerinde sıçradı Suna.
Nefesini tuttu ve yavaşça arkasını döndü.

Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin