9.Bölüm

1K 50 8
                                    

Gelen kişi Saffet'ti.
Suna elindeki bıçağı arka cebine soktu kaşla göz arasında. Saffet'i kolundan tutup odadan dışarı çıkardı. Allahtan Nazan uyanmamıştı.

"Sunam ne yapıyorsun sen burada?"
"Ya ben hava almaya çıkmıştım sonra annenin odasından bir ses duyar gibi oldum. Odasına girince galiba kötü bir rüya görüyor en iyisi uyandırayım dedim sonra da sen geldin işte."
"Anladım karıcım. Bırak sen annemi, boşver gel biz odamıza gidelim."
"Hı-hım."

2 gece üst üste Saffet'e yakalandığı için dikkat çekmemek adına yarın gece bir şey yapmamaya karar verdi Suna ancak diğer geceden sonra artık daha fazla burada durmak istemiyordu. Bu sefer başaracaktı.
__________
"Hadi Seyran daha hazırlanmadın mı ?"
"Geliyorum Ferit biraz sabırlı ol ya!"

Ferit sabahın erken saatlerinde uyandırmıştı beni. Bir sürprizi olduğunu söyleyip hemen hazırlanmamı istemişti. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu bu yüzden çok heyecanlanmıştım.

"Geldim,geldim. Hadi gidelim."

Arabayı bi ara sokağa park etti.
"Gideceğimiz yerin önünde park alanı pek olmuyor biraz yürüyeceğiz karıcım."
"Olur yürüyelim."

Feritle el ele yürümeye başladık. Bir yandan her zamanki şebekliğini yapıyor bir yandan da tepkilerimi ölçüyordu. Benim ise gelecek sürprize karşı olan heyecanım giderek artıyordu. Derken karşımda beliren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ni görünce Ferit'e döndüm.

"Ferit yoksa"
"Evet karıcım"

"Yaa aşkım."diyerek boynuna atladım.
"Ferit dedenden nasıl izin aldın?"
Göz kırparak "Senin bu aslan kocanın halledemeyeceği bir mesele olabilir mi ya?"dedi.
Kahkaha attık birlikte. Tam gülüşünden öptüm onu. Bunun üzerine kollarını belime doladı ve öpüşmemiz yoğunlaştı.
Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp nefes nefese "Karıcım biraz daha oyalanırsak okula giremeden atılıcaksın galiba"deyince kendime geldim ve ufak bi kahkaha attım.

Okula girerken kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Sonunda hayallerimin okuluna adımımı atabilmiştim. En büyük hayalim okumaktı ve bunu sonunda elde edebilmiştim. Allahım gerçekten oluyor muydu bunlar?
__________
Tarık dün sahilde gördükleri yüzünden iyice bilenmiş bir halde Kazım'ın kapısına dayandı.

"Kazım amca, sen ne yaptığını sanıyorsun? Seyran neden hala o herifin yanında."
"Ulan Tarık sen ne yüzle kapıma dayanırsın? Sen ne yaptın oğlum Antep'te? Ne yaptın söyle! Gidip gencecik çocuğu vurdun lan sen. Az kalsın bir canın ölümüne sebep olacaktın. Şimdi bir de gelmiş bana hesap mı soruyorsun? Hem ben artık Seyran'a karışmıyorum. Benim öyle bir kızım yok. Herkesin içinde bana restini çekti, demediğini bırakmadı bana. Sildim ben onu. Bitti gitti."

Bunun üzerine Tarık belinden çektiği silahı Kazım'a doğrulttu.
"Kazım amca sen beni o Ferit'le karıştırdın galiba. Bana o ite benzemem. Sen bana Seyran senin dedin mi dedin. Şimdi nerede bu kız?"
Silahı iyice yaklaştırıp Kazım'ın karnına dayadı. Gücü sadece karısına kızına yeten biri olan Kazım hemen geri adım attı bunun üstüne.

"T-tamam oğlum halledicem ben tamam."
"Heh şöyle ya"diyip silahı beline geri soktu Tarık.

"Ben şimdi gidiyorum ama yarın tekrar gelicem Kazım amca. Dikkat et kendine. Hadi eyvallah"deyip çıkıp gitti.

Bunun üzerine İhsanlıların ve Tarık'ın aslında ne kadar tehlikeli insanlar olduğu dank etti Kazım'a. Aslında kendi elleriyle Suna'yı Seyran'ı ateşe mi atmıştı?

__________
Okula kaydımı yaptırıp eve geri döndük. O kadar mutluydumki arabada sesi fulledim ve bağıra çağıra şarkı söylemeye başladım. Ferit bu hallerime gülerek bakarak şarkıda bana eşlik ediyordu.

Güle oynaya yalıya geldiğimizde girişte babamın arabasını görünce tüm neşem silindi. Hastaneden beri hiç görüşmemiştik ve şimdi buraya böyle ansızın gelmesi hiç hayra alamet değildi.

"Ferit babam burada, buraya gelmiş."
"Seyran tamam sen bi sakin ol önce. Sorarız şimdi öğreniriz neden geldiğini. Kimse seni benden ayıramaz merak etme"deyip ellerimi öptü.
Tekrar aşkla baktım ona. Beni her zaman sakinleştirebiliyordu.

Salona geçtiğimizde İfakat hanım ve Gülgün annenin oturduklarını gördük. İfakat hanım benim geldiğimi görünce yandan bi gülümseme atarak "Seyrancım baban burada yukarıda ağamla konuşuyor. Geldiğinden haberin yoktur sanırım. Malum görüşmüyorsunuz ya hani."

"Görüşür görüşmez sana ne bundan yenge" diyerek kestirip attı Ferit.
Benim için ise gergin saatler başlamıştı. Babam ne konuşuyordu Halis ağayla?
__________
Kazım adeta Halis'in ayaklarına kapanmış yardım dilemektedir.
"Yav ağam nolur yardım et bize. Antep'in hatırına onun hatırı yoksa halamın hatırıda mı yoktur ya!?"
"Ağam deli bu İhsanlılar. Hepsi deli. Az kalsın senin torununu öldürecekti bu Tarık. Şimdi daha yeni geldi bana da silah çekti. Diğerine kızımı verdim ben. Kızım ağladı, ayaklarıma kapandı, 'baba beni burda bırakma' dedi. Ben ne yaptım? Ben gittim kendi ellerimle Sunamı bıraktım o manyakların eline. Şimdi Seyranımı da istiyorlar. Benim güzel kızımı da istiyorlar Halis ağa. Ne olur bize bi hal çare bul."

Halis'in egosu okşanmıştı bu yalvarışlar karşısında. Zaten onlar yüzünden Ferit'in ölümden dönmesiyle İhsanlıları bitirmek için çalışmalara başlamıştı çoktan. Kazım'a ise planlarından bahsetmemiş sadece yalvarmasını görmek, acizliğini görmek istemişti.

Sanki şu an ikna olmuşçasına kabul etti yardım etmeyi.
"Tamam, tamam. Bakıcaz bi çaresine. Kalk ayağa."

Bunun üzerine Kazım Halis'in elini öpmek isteyip eline doğru uzandı ama Halis elini geri çekti.

"İstemez. El verilecek adam değilsin."
"Ağam çok sağ ol, ağam. Ne desem az kalır şimdi"
"Sen şimdi evine git. Benden habersiz hiçbir şey yapmaya kalkma ben halledicem hepsini."
"Tamam ağam sen nasıl istersen."
"Giderken Seyran'ı gör. Onunla aranı düzelt. Gelinimi bu yüzden üzgün görmek istemiyorum."
"Gelinin mi?"
"Evet, onların boşanma işi iptal oldu. Şimdi daha fazla soru sorarak oyalama beni. Giderken Latif'i içeri gönder."
"T-tamam ağam."

Kazım boşanma mevzusuna şaşırmış halde dışarı çıktı keyfi yeniden geri gelmişti. Kızı hala Korhanlıların gelini miydi yani? Tarık'a dediği gibi Seyran'ı silmişti aslında ama madem Seyran'ı kabul ettiler tekrar, o da unutup gitti o lafları. Hala Seyran üzerinden Korhanlardan bir şeyler koparma peşindeydi aklındaki pis planlarla.
Köşede bekleyen Latif'i içeri yolladı ve aşağı indi.

"Buyrun ağam."
"Latif. Çalışmalarımız ne durumda?"
"Tüm evrakları topladık sayılır ağam."
"Güzel. Şimdi, çekelim artık şu itlerin fişini!"

Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin