4.Bölüm

1.2K 47 6
                                    

Ortamda adını koyamadığım çok garip, huzursuz bir hava vardı bu haberden sonra. Hala kantindeydik. Ve sessizdik. Derken Gülgün anne bir anda kafasını kaldırıp bana döndü:

"Tamam o zaman şöyle yapıyoruz. Seyran. Kızım. Bunu Ferit'ten saklayacağız. En azından bir süre, tamam mı? O kız yüzünden kendini suçlamasına izin vermem. Hele abisinin ölümünden sonra Ferit bunu kaldıramaz."

"Ama Gülgün anne Ferit'in zaten hiçbir suçu yok ki burda zate-"

"Olmadığını biz biliyoruz evet ama Ferit bu ruh haliyle bir de abisini de yeni kaybetmişken üstelik kendini suçlayacak, ben oğlumu tanıyorum."

Bu cümleden sonra bir şey demedim sadece kafamı sallayarak onayladım. En iyisi Ferit'e sonradan anlatmaktı.

Hep birlikte yukarı çıktık tekrar, Ferit'in yanına. Beklemeye devam ediyorduk. Gülgün anne burdaki bi koltukta uyuyakaldı. Orhan baba yanıma geldi bir süre sonra.

"Seyran, kızım gel bi hava alalım senle."
"Olur efendim."

Hastanenin bahçesine gidip bir bankta oturmaya başladık. Saat gece 3 civarıydı ve dışarıyı aydınlatan sokak lambalarından gelen hafif cızırtılar dışında pek ses yoktu.

"Seyran iyi misin kızım?"
"İ-iyiyim efendim ben. Yani iyi olmaya çalışıyorum"
"Ferit'in durumunun böyle olmasının tek sebebinin Tarık ve ihsanlılar olduğunu biliyorsun değil mi belki biraz da babanın da suçu vardır işin içinde ama sen kesinlikle suçsuzsun. Kendini bu konuda suçlamanı, üzmeni istemiyorum, tamam mı kızım?"

Derin bi nefes aldım. İçimde az da olsa bir ferahlama olmuştu sanki.

Hafiften gülümsedim gözlerim dolu dolu ve kafamı onaylarcasına salladım.

"Seyran!"

Arkadan adımın seslenmesiyle o tarafa döndüm. Babam, annem bir de halam gelmişti.

Önüme döndüm hemen. Babamın yüzünü görmek onunla aynı havayı dahi solumak istemiyordum. İğreniyordum ondan. Tiksiniyordum.

Annem yanıma geldi hemen ellerimi tuttu.

"Seyran, iyi misin kızım? Olanları duyar duymaz atladık otobüse geldik hemen. Damat nasıl iyi mi?"
"Ferit hala yoğun bakımda annecim, uyanmasını bekliyoruz."

Orhan baba da babamın yüzüne dahi bakmadı oturduğu yerden. Annem o sırada ona bakarak
"Orhan bey biz hab-" derken Orhan baba onun sözünü elini yeter dercesine kaldırarak kesti.

"Bunları sonra konuşuruz Esme hanım. Seyran, kızım hadi biz içeri geçelim hava da soğudu zaten."
Kafamla onayladım ve babamın yanından yüzüne dahi bakmadan geçtik ikimiz de.

Hep birlikte yukarı çıktık. Gülgün anne uyanmıştı. Annemle halam onun yanına gidip onunla ilgilenmeye başladı. Ben yine her zamanki yerim olan cam kenarına geçtim. Babamla Orhan babada daha ileriki koltuklarda aralarında mesafe olucak şekilde oturmuşlardı.

Bir süre sonra babam ayaklandı ve herkesin tepkisini ölçercesine gözlerine bakarak bana ithafen
"Seyran hadi kızım evimize gidelim. Sonra yine geliriz" dedi. Bir yandan da gözlerimin içine delercesine bakıyordu. Ama bilmiyordu ki artık karşısında eski Seyran yoktu. Ondan korkup dediği her bir şeyi yapacak bir Seyran yoktu artık. Benim için değerli tek kişi içerde yatıyordu geri kalanların bir önemi yoktu.

Bir adım öne çıkıp "gelmiyorum baba" dedim.
Herkes kafasını kaldırıp bana baktı. Derin bir nefes aldım ve tekrarladım.
"Gelmiyorum baba, gelmiyorum. Ferit nerde benim evim orda artık baba. Ben Ferit'i bırakıp hiçbir yere gelmiyorum. Anlıyor musun? Gelmiyorum. İşte o kadar."

Derin bir nefes aldım. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Ben hayatımda ilk defa babama karşı çıkabilmiş kendi düşüncelerimi ifade edebilmiştim özgürce.

Gözlerim tekrar babamı bulduğunda gözlerinden ateşler saçarak bana doğru geldiğini gördüm. Gözümü bile kırpmadan gözlerimi gözlerinden çekmeden ayağıma gelmesini bekledim. Hızla gelip tam bana tokat atacakken biri elini tuttu. Orhan babam..

Hızla gülümsedim belli belirsiz.

"Kazım bey Seyran gelmek istemiyorsa gelmez. Bitti . Bu kadar. Reşit aklı başında bi kıza bu muameleyi gösterip ordan oraya sürükleyemezsiniz. O kendi kararlarını alabilecek bir yaşta. Şimdi gider misiniz burdan yoksa güvenliği mi çağırayım?!"

Babam burnundan soluyarak elini Orhan babanın elinden çekti ve bana bakarak "hala hanım haydi gidiyoruz burdan" dedi.

Onlar gittikten sonra gidip Orhan babaya sarıldım.
"Teşekkür ederim baba"

Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin