2 Eylül

92 60 128
                                    

Oylamayı ve yorum yazmayı unutmayın💛

.......




"Görüşürüz anne." Bezgince nefesimi vererek telefonumu yatağın üzerine fırlattım. Zefir'e vardığımdan beri ikisi de saat başı aramışlardı. Nefes almaya geldiğim yerde bile kurtuluşum yoktu. Annem ve babam büyüdüğümü kabul etmemek konusunda büyük çaba sarfediyorlardı.

Dikkatim kolumdaki saatime ilişti. Saat öğle ikiye geliyordu. Dün sahilden ayrıldıktan sonra önceden rezervasyon yaptırdığım butik otele yerleşmiştim. Küçük ve ferah odanın, bir adet denize açılan küçük balkonu vardı.

Uyandığımdan beri odada boş boş takılmaktan başka hiç bir şey yapmamıştım. Gözlerim pencereden dışarıya takıldı. Kısa süre önce şehri kaplayan sisten göz gözü görmüyordu. Bazılarına göre kasvetli duran hava durumu, bana kendimi iyi hissettiriyordu. Galiba sonbaharda doğmamla ilgiliydi.

Vakit kaybetmeden dışarı çıkmak için ayaklandım. Eylül ayının başlarında olduğumuz için hava hafif serindi. O yüzden üzerime sadece gri renkli ince bir ceket aldım. Anahtarımı ve telefonumu sehpanın üzerinden aldıktan sonra kapıya doğru hareket ettim. Fakat kapının önünde duraksadım. Bakışlarım sağ tarafta duran aynadaki kendime takıldı. Daha doğrusu gri renkli gözlerime. Dudaklarımda belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Sahilde karşılaştığım kız gerçekten deliydi. Yaşananlar saçmalıktan başka bir şey değildi. Gülümseyerek kafamı iki yana sallayıp odadan ayrıldım.

Butik otelden ayrılmadan önce anahtarımı teslim etmek için resepsiyon bölümüne geldim. Saçları kırlaşmış, gözlüklü, dolu bedene sahip yaşlı bir adam oturur vaziyette uyukluyordu "Affedersiniz?" Sesimi duyar duymaz irkildi. Uykulu bakışları benimle birleşince sorgularcasına yüzüme baktı. Anahtarı göz hizamda sallayarak gülümsedim "Dışarı çıkacağım o yüzden oda anahtarımı teslim edecektim." Adam kafasını aşağı yukarı sallayarak anahtarı elimden aldı.

"Vay vay vay! Zefir küçük demiştim ama bu kadar kısa süreceğini beklemiyordum!" Arkamdan gelen ince sesi ilk önce tanımasam da hatırlayınca gözlerim büyüdü. Yavaş yavaş arkamı döndüm. Bingo!

Ellerini beyaz kot pantolonun iki cebine sokmuş alaylı şekilde gülümseyerek beni izliyordu. Kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatıldı "Sen?" Kafasını aşağı yukarı salladı.

Kıkırdayarak ellerini iki yana salladı "Merak etme seni takip eden bir psikopat değilim. Ben de burada kalıyorum." Beyaz dişlerini göstererek gülümsüyordu "Zefir küçük şehir demiştim, gri gözlü çocuk." Put gibi onu izlerken bana doğru ilerleyerek sağ elini öne doğru uzattı "Ben Lale." Bu kız daha 24 saat önce Pelin değil miydi? Belki de göbek adıdır, Uzay.

Sorular aklımı kurcalarken bakışlarım eli ile parlayan gözleri arasında gidip geliyordu. Kenardan tuhaf bakıyormuş gibi göründüğümün farkındaydım. Hevesle benden cevap bekliyordu. Bu kız deli raporu olduğunu söylememiş miydi? Gri gözlerim kocaman açıldı. Pelin, Lale, artık ismi her neyse yüzümün aldığı halden bi terslik olduğunu anlamıştı. Kaç, Uzay!

Eli boşta kalan kızı arkamda bırakarak otelden hızla ayrıldım. Şehre ayak basar basmaz bütün olumsuzlukları da kendimle beraber getirmiştim. Ne mükemmel! Tebrikler, Uzay! Sen bu kadar korkak mısın, Uzay? İçimden gelen ses sinirlerimi alt üst etmeye yemin etmiş gibiydi.

"Hey bekle!" Gelen tanıdık sesle gözlerim büyüdü. Hadi ama bu kız benden ne istiyor?! Tahammülsüzce yoluma devam ettiğimde bile peşimden gelmeye devam ediyordu "Sana diyorum! Bekler misin?" Adımlarım bir noktada durduğunda kendime sabır dilenerek arkamı döndüm. İki elini dizine yaslamış nefes nefeseydi "Duyma..." Nefesini hızlı alıp vererek konuşuyordu "Duyma...problemin mi... var senin?!" Gereğinden hızlı nefes alış verişi konuşmasını zorlaştırmıştı. Kısa mesafede mi bu hâle geliyor bu kız? Kendini dizginleyerek doğruldu. Nefes alış verişini düzene sokmaya çalışıyordu.

Eylül /Kısa hikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin