12 Eylül

45 35 5
                                    





Odak noktam aynadaki görüntümdü. Dağınık olduğuna alışık olduğum kahve rengi saçlarımı özenle yukarı doğru kaldırmıştım. Krem rengi tişörtümün üzerine ketan gömlek, altına ise siyah kot pantolon giymiştim. Fena değilsin bence, Uzay.

Odanın anahtarını ve telefonumu alarak dışarıya çıktım. Pelin'in ısrarı ile kumsalda olacak "sonbahara merhaba" partisine gidiyorduk. İlk önce itiraz etsem de beni ikna etmeyi başarmıştı. İkna olmamın en büyük nedeni onunla vakit geçirmek istememle ilgiliydi. Uzay, sadece on gündür tanıyorsun kızı. Biri ile zaman geçirmenin sana iyi geldiğini anlamak için yıllara gerek yok!

Pelin'in kapısını tıklatmak üzereydim ki benden önce davrandı. Beni incelerken ben de baştan aşağı onu süzüyordum. Uzun dalgalı saçlarını omuzundan aşağıya dökülürken önden örgülü tutamlar bırkmıştı. Yüzünde makyaj yok dene bilecek şekildeydi. Dudakları... Dikkatimi çeken tek nokta koyu kahve rengine boyanmış dolgun dudaklarıydı. Görünen o ki senin gerçekten Pelin'de gözün var,Uzay!

"Bi' de karizmatik daha ne isterim ki." Sesi ile kendime gelmemi sağladı. Beğeni dolu bakışları üzerimde dolaşıyordu. Etrafında bir dönmeye başladığında zorlukla yutkundum "Ben nasıl olmuşum?" Üzerinde bebek mavisi renkli, boyundan bağlamalı mini elbise vardı. Beyaz ince kot ceketi tam giymeyerek omuzlarına almıştı. Ayak bileklerine dolanan açık mavi renkli alçak topuklu sandaletler olmuştu ayakkabı tercihi.

Merakla benden cevap bekliyordu. Boğazımı temizledim "Gü...güzel."

Çarpık şekilde gülümsedi "Yani beni güzel mi buluyorsun?" Alayla gülümsedim.

"Güzele çirkin diyerek klişelere katılmayacağım. Oynama benimle." Dudaklarının arasından ıslık sesi çıktı.

Gülümseyerek koluma girince ilerlemeye başladık "Yolüstü kuyumcuya uğraya bilir miyiz?" Sorar gözlerle yan tarafımda bana muzipçe gülümseyen kişiye baktım

"O niye?"

"Sadece lafları ile düşüre bilen birini bulmuşum, daha ne isterim ki." Boğazımdan kahkahalar döküldüğünde bana katıldı.

"Benimle flört etme çaban gözlerimi yaşarttı." Bu sefer imalarım onu rahatsız etmemişti ki kıkırdadı.

"Gri gözlerin nedeni ile sana kurt bakışlım da diye bilirdim. Değerimi bil. Seni sosyal medya kültür şokuna uğratmadım. Wolf bakışlım dersem, elit ruhun kalp krizinden giderdi herhalde." Küçük çaplı bir kahkaha patlattı. Gülümseyerek kafamı iki yana salladım.

Geldiğimizde parti çoktan başlamıştı. Etraf çok kalabalıktı. Kumsal küçük ışık fenerleri ile süslenmişti. Denize yakın kısımda ateş yakılmış bir kısım etrafına toplanmıştı. Diğerleri ise ya dans ediyor, ya da içki içiyordu.

"Pelin!" Elindeki içeceği ile bize doğru gelen kişi Helin'di. Kısa kıvırcık siyah saçlarına düz fön yapmıştı. Yaptığı makyajıyla yeşil çekik gözleri ön plana çıkıyordu. Kemerli burnuna piercing yaptırmıştı. En son gördüğümde yoktu, gâlibâ yeniydi. Üzerinde siyah dar deri bir elbise vardı.

"Nerde kaldın,kuzu?" Arkadaşını kendine doğru çekerek sıkı sıkı sarıldı. Geriye çekildiğinde beğeniyle süzdü arkadaşını "Bebek gibi olmuşsun! Çakıl taşı düşmüştür sana." Kaşlarım çatıldığında Pelin uyarır şekilde öksürdü. Daha ilk dakikadan gol yedin, Uzay! Aradan çekilmelisin dostum, sana yakışmaz! Kes sesini!

"Çakıl taşı?" Tereddütle ve çekinerek sorduğum soruyla sorumun muhattabı muzip şekilde gülümsedi.

"Ben sana çakıl taşı ismini taktım da. Anlamsız şekilde seni çakıl taşına benzetiyorum." Gözlerim kısılırken önemli bir şey söylüyormuş gibi yaklaştı "Sakın deli olduğumu düşünme olur mu?" Uzaylıyla karşılaşmışım gibi baktığımda Pelin arkadaşını bir anda geriye çekti.

Eylül /Kısa hikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin