HASTASIYIZ

4 0 0
                                    

Hastayım! Evet... 

Acı gerçek bu! Her gördüğümü, her bulduğumu almak istiyorum. Güzel mi, kaliteli mi, kullanışlı mı, işime yarar mı, ihtiyacım var mı? Iıh... Bu sorular ve cevapları beni bağlamıyor... 

"Çok mutluyum, gidip kutlayayım da kendime bir şey alayım!""Çok canım sıkılıyor, gideyim de neşelendireyim kendimi, alış ve veriş yapayım!" "Ay sudan ucuz, alayım da bulunsun. Bir gün işe yarar!""Aa... Üç al, iki öde... Biri bedava yani! Ne ala...""Bedenime göre değil hay Allah ama kilo veririm nasıl olsa!""Anam, ne hoş bir şeymiş bu! Biraz fuzuli olacak ama evime de pek yakışacak!""Bugün hiç bir şey almayacağım ama şöyle bir çıkıp vitrinlere bakayım da içim açılsın... Aa... Tam da istediğim şey!!!""İyi oldu sezon sonu indirimini beklediğim, stok yapayım şimdi, ne bulursam alayım ucuz ucuz!...""Geri zekalı herif, terk etti mis gibi kadını... Ay, saçımı mı kestirsem, alışverişe mi çıksam? 

Her zaman bir bahanem vardır bir şeyler almak için. Gerçekten bu bir hastalık mı, yoksa anlık bir durum mu? Yani aslında bir problem değil rahatsızlık boyutunda da, bir bağımlılık mı ki ve fakat bağımlılık da bir tür hastalık değil mi?! Alışveriş sırasında benden keyiflisi yoktur, ancak aldığım şeyleri eve getirdiğimde bakıyorum ki onları neden aldığıma dair kendimi avutmaya çalışıyorum. Suçluluk hissediyorum resmen. Çoğu şeyi alıyorum ve koyuyorum günlerce hatta aylarca kullanmamak üzere ve belki de hayatım boyunca kullanmayacağım bir şey oluyor bazen de. Allah'tan yalnız yaşıyorum, aldıklarımı ev ahalisinden saklamak zorunda kalırdım yoksa. E, tabii kızacaklar bir yerden sonra;

'Nedir bunca şey, paranı niye böyle saçma sapan harcıyorsun, kolay mı kazanılıyor, a benim salak kızım?!' diyecek örneğin anneciğim.

'Yavrum, erkek kardeşine de bir şeyler alıp durma, onu da alıştırma bu gereksiz harcamalara. Bu yaşta benden çok kravatı var herifin. Ne yapacak onca şeyi, iş adamı olunca alır kendi giyeceği kadarını be çocuğum!' diyecek canım babacığım...(Bu arada 'iş adamı' olarak görüyor yavrum babacım bizim zıpırı? Yazık ya:)

Ama küçük bey, yani Fidel pek memnun olurdu hayatından gerçi. O kesin;"Abla ya, ben erkeğim ya, beni de kokoş yaptın valla... Gidelim mi yeni bir yer açılmış, çok güzel spor ayakkabıları var!" derdi evdekilere inat ki; hala diyor... 

Evimde küçük bir butik var. Habire kıyafet, ayakkabı ve çanta aldığım için koyacak yer bulamıyorum ve gidip onları koyacak hurçlar, raflar alıp, dolaplar yaptırıyorum?! E, al sana butik!... Yemek, temizlik, ütü vs. yapmam ama tüm bunları yapabilecek en son teknolojik ürünlere sahibim. Neden? Çünkü güzel mutfağımda bir gün lazım olurlar diye, görüntü olsun diye, annem gelince kullanır diye durmaları için... Duruyorlar evet! Bir kez bile kullanılmadan, ellenmeden öylece duruyorlar. Annem kırk yılda bir gelecek de, fırını açacak da, börek çörek bir şey yapacak da, aletleri kullanacak?! Şıkır şıkırlar vallaha... Yeni gelin gibi süzülüyorlar öylece durup!... Bedenime ya da evime uymayan şeylerin bulunduğu küçük bir köşem de var ki arada oradan hediye bilmem ne için bir şeyler seçip veriyorum eşe dosta. (Ekstra alışverişe çıkmamış ve de acil durumlar için hazır etmiş oluyorum ama n'aber?) Satsam köşeyi dönerim ha!... Ne ararsan var anacım.

Biri dese ki bana; 'Fide'ciğim, şunun bunun var mı?" Cevabım yüzde bir milyon baloncuk yutayım ki 'evet' olur kesin! 

"Yıldız tornavidan var mı? Şu vidayı sıkıştırıvereyim." (Bir kez bile bir şeyi sıkıştırmam gerekmedi, çünkü adam çağırıp yaptırırım ama var işte! )

" Fazladan balık tabağın var mı? Misafirim gelecek de." (Asla balık pişirmem evde ki ne pişiriyorum zaten de... Kokuyor anacım ama var!)

İKLİM DİYOR KİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin