Acılar Elbet Güce Dönüşür

662 31 8
                                    

~Hoseok

"Başınız sağ olsun bay Jung."

Hafifçe başımı sallayıp, ufak bir tebessüm ettim. Bugün bana söylenen kaçıncı başsağlığı bilemiyorum artık.

Misafirler kiliseden içeri girerken hepsi dostça elimi sıkıyor, beni teselli ediyorlardı. Bir çoğu da zaten aile dostuydu.

Sonunda dua töreni başlayınca bende içeri girip kalabalığın içine oturdum. Dua boyunca Hıçkırıklarım durmak bilmeyince kendimi dışarıda buldum.

Halbuki 2 gün öncesine kadar her şey çok güzeldi. Ben, annem, babam ve kardeşim. Bu iki günde konuştuğum her şey Keşkelerle başlıyordu.

Keşke o gün hiç pikniğe gitmiş olmasaydık.
Keşke o gün hiç babama ısrar etmeseydim.
Keşke o gün hiç kullanmasaydım arabayı.
Keşke o tır hiç arkamızda olmasaydı.

O zaman, şimdi evde öğle yemeğimizi yerdik. Jimin yine; 'Ben diyetteyim' deyip salata yapardı kendine, annemler de baharatlı yemekler yemesi için ısrar eder, zayıf düştüğünü söylerlerdi, böyle atışırlardı.

Bende onların bu haline gülüp tabağımı silip süpürürdüm. Sonra hep birlikte sofrayı toplar, Kahve eşliğinde gülüşüp dururduk.

Onlar gidince;
gülüşümde onlarla yok olmuştu sanki.

"Hoseok? Burda ne yapıyorsun?"

Gözyaşlarımı silip hemen arkamdaki tanıdık yüze döndüm.

"Tae?"

Kollarımı beline dolayıp, başımı göğsüne bastırdım. Şuan bağıra çağıra ağlamak istiyordum ama sadece sustum. Gözlerim ağrıyordu artık. Gözlerimin kanaması durmuştu belki ama kalbim için için ağlıyordu, kan ağlıyordu kalbim.

"Şşş tamam sevgilim. Yok bir şey."

Evet. Yoktu hiçbir şey yoktu. Kimsem yoktu artık. Tae sevgilim olabilirdi ama olmazdı işte. Ailemin yerini alamazdı o. Kimse alamazdı. Kimse.

"Taehyung?"

"Söyle sevgilim."

Ondan uzaklaşıp yüzüne baktım. Bana öyle güzel bakıyordu ki.

"Tae ben dayanamıyorum...onlarsız yaşayamıyorum. Aldığım tüm nefesler göğsüme batıyor, kalbimi sıkıştırıyor. Bende onların yanına gitmek istiyorum."

"Hayır sevgilim öyle şeyler düşünme. Ben varım. Ben severim seni. Hemde çok severim. Lütfen öyle şeyler getirme aklına."

"Tae ben...yanlız kalmak istiyorum. Bi süre ailemin yasını tutmak, onlarla olan anılarımla gülmek istiyorum. Onlarla olmak istiyorum Tae."

"Olmaz! Seni bırakamam! Benden böyle bir şey isteme lütfen."

"Tae! Bak kendime bir şey yapmayacağım söz veriyorum. Tek istediğim biraz yanlız kalıp ağlamak."

"Söz veriyorsun değil mi?"

"Söz veriyorum."

Bana sarıldı. Biraz öyle kaldık. Misafirler gitmeye başlamıştı bile. Hepsi ağlayan suratıma bakıp iç çekiyordu ama umrumda değildi. İstediğim kadar ağlamak istiyordum.

Tae'de gidince ben mezarların başında öylece oturmuştum. Ta ki arkamda biri konuşuncaya kadar. Ayağa kalkıp baktım.

"Sıcak bir kucağa ihtiyacın var sanırım."

Arkamı döndüğümde şaşırdım. Onu burda görmeyi hiç beklemiyordum. Min Yoongi. Eski sevgilim. Neredeyse 1 yıldır görmüyordum onu. Hoş zaten nasıl görebilirdim ki? Babası cinsel yönelimi yüzünden onu yurt dışına göndermişti. Ve onu bunca zaman sonra görmek garip hissettirdi.

"S-sen? Ne işin var burada?"

Oda benim gibi siyahlar içindeydi. Saçları...hala siyahtı. Ve yüzü hala çok yakışıklıydı.

"Ailenin haberini aldım. İlk uçakla Seoul'e geldim ama sanırım törene yetişemedim."

Cevap vermedim. Tabi babam burda tanınan bir iş adamıydı. Haberlere çıkması çok doğal. Ordan görmüş olmalı.

"Sarılmak ister misin?"

Ben cevap vermeden bana doğru yaklaştı. Kollarını belime sardı hemen. Ben birkaç saniye öyle durdum sonra bende boynuna sarıldım.

Ben kokusunu içime çeke çeke ağlarken, o beni rahatlatmak için bir şeyler söylüyor, belimi nazikçe okşuyordu.

"Yoongi?"

"Evet Hoseok?"

Burnumu beyaz tenine sürtüp derin bir nefes aldım. Ağlamam durur diye ama olmadı. Daha çok ağladım.

"Çok acı çekiyorum Yoongi."

"Şşş. Ağlama. Her şeyin sonunda en büyük acıların, en büyük gücüne dönüşür. Seni hayatta kalmaya ikna eder. Seni ayakta tutar onlar..."

Gerçekten doğru söylüyordu. Onlar beni ayakta tutacaktı. Ona cevap vermek üzereyken bacağımda bir acı hissettim.

Yoongi'yi tutan ellerim bir anda gevşedi. Bacaklarım bedenimi taşıyamayıp tir tir titredi. Gözlerim tamamen kapanmadan önce belli belirsiz bir fısıltı duydum.

"Acıların elbet güce dönüşür, Sevgilim."

Enchule° / YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin