~Hoseok
Cama çarpan sert yağmur damlalarının sesiyle uyandığımda beyaz tavanla karşılaştım. Kalkıp kalkmamak arasında kalıp pencereye döndüm. Birkaç kere gözlerimi kırpıp zihnimde bir analiz yaptım.
Başım feci bir şekilde ağrıyordu. Gözlerimi ovup bulanık zihnimde en son neler yaptığımı aradım. Aniden kocaman gözlerle üzerime ve etrafa baktım.
Aman Tanrım en son! hızla yerimden doğruldum. Yataktaydım. Kendi odamda. Ben ölmemiş miydim? Jimin? O nerede? Kan? Pencere? Telefon?
Birkaç saniye boşluğa baktıktan sonra yavaş adımlarla aynalı dolabın karşısına geldim. Ya? Dedim. Ya hala oradaysa?
"J-jimin?"
Titreyen elimi dolabın kapağına koyup yavaşça açtım o gün açıldığı gibi. İçine baktım. Yoktu. Sadece kıyafetlerim ve boş askılıklar vardı.
Hızla kapağı kapatıp telefonumu aradım. Yastığın altındaki telefonun kilidini açtığımda her şey normaldi. Galeride de gördüğüm fotoğraf yoktu.
Saat? 7.57
Pencere? Kırık değildi. Vücudumda da hiçbir şey yoktu. Dahası, kıyafetlerim hala aynıydı ve tek bir kan lekesi bile yoktu. Üstelik odada golf sopasına benzer bi şey de yoktu.
Hızla evin dört bir köşesini aramaya başladım. Salon, odalar, banyo ve tuvaletler. Mutfakta öyle. Her şey normaldi. Dünkü gibi. Ya da ondan önceki gibi.
Yoongi'nin odasına girip anahtarları aldım. Gizli odayı açıp, içeriyi kontrol ettim. Her şey ilk gördüğümki gibi. Yine de birkaç dakika odaya boş boş baktım. Burda da bir şey olmadığını anlayınca aşağı indim.
Askılıktaki kabanı üzerime geçirip dışarı çıktım. Garaja girdim. Bahçeyi gezdim. Her şey normaldi. Kara bulutlara göz devirip içeri girdim.
İçim rahat etmediği için teker tüm odaları gezdim. Yoktu. Hiçbir şey. Yalnızdım evde. Ve muhtemelen zaten öyleydim.
Kendimi koltuğa bıraktığım gibi düşünmeye başladım. Rüya mı görmüştüm yoksa? Ama o kadar gerçekçiydi ki. Uyandığımda saat 7.34'tü. Kalktığımdaysa 7.57. Uyanıp tekrar mı uyudum? Belki de öyle oldu ve ben bu süre zarfında gördüm o rüyayı.
Hatırladıkça kalp atışlarım hızlanıyor. Jimin. Benim güzeller güzeli kardeşim. Onu görmek, o adrenalinin içinde görmek bile yüreğime su serpmişti ama söyledikleri...
"Seni öldüreceğim."
"Ji-jimin...n-ne diyorsun?"
"Her şey senin yüzünden oldu! Sen o gün arabayı kullanmak istemeseydin! Şimdi! Hepimiz yaşıyor olurduk!"
"J-jimin ben-"
"Sus! Seni öldüreceğim!"
Rüya mıydı sahiden? Değildi. En azından kalbim rüya olmadığını söylüyordu. Aklım ise hiçbir şeyi mantıklı bulmuyordu. Hiçbir kanıt yoktu. Rüya olmalı diyordu.
Rüya ise neden sadece Jimin'i görmüştüm? Gerçekten ruhları beni rahat bırakmayacak sanırsam. Benim yüzümden olduğunu düşünüyorlarsa öyle olacağa benziyor.
Dolan gözlerimden birinden ilk damla diğerlerine de yerini gösterdi. Şimdi hepsi aynı çizgi halinde çeneme ordan da tişörtüme akıyordu.
Korkuyordum. O rüyadan sonra korkmamam absürt olurdu zaten. Ne yapacağımı bilmiyordum. Yoongi geldikten sonra ona burdan gitmek istediğimi söylemeliyim. Çünkü korkuyla yaşayamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enchule° / Yoonseok
Fanfiction"Karşımda oturan bu adam; Yoongi değildi. Bir zamanlar sevdiğim, Şefkatle öptüğüm, korktuğumda sıkıca sarıldığım; o güven veren adam değildi, korkunun ta kendisiydi..." Enchule°→ Birisine olan aşkınızdan her şeyi yapabilecek kadar deli olmanız m...