Gözlerinde; Saf Sevgi, Merhamet ve Aşk

42 8 21
                                    

~Hoseok

"Hadi ver şu numarayı?"

"Bekle...sadece birkaç dakika...hemen geri geleceğim."

Yoongi telefonuyla diğer odaya girdiğinde sesli bir nefes verip odama çıktım. Kahvaltıdan beri Namjoon ve Seokjin hyungun numarasını istiyordum ama bir türlü vermiyordu.

"Of!"

Bugün onunla değil, hyunglarımla takılmak istiyorum. Sanırım sabah gördüğüm rüyadan olsa gerek sinirlerim bozuktu ve onu da kafa dağıtarak unutabilirdim.

Bacaklarımı hissediyordum ama sanki yanlış bir şeyler vardı. En azından öyle bir şey varmış gibi hissediyordum. Olmamasını dilesem de, bir yanım sürekli tedirgindi.

Artık kendimi iyice hastalıklı hissediyorum. Bir yanım salak gibi her şeye uyum sağlamak istiyor, diğer yanım ise olanları anlatmamı istiyor. Kime olursa. İster Namjin hyunglarıma, ister Yoongi'ye. Ama anlatmalıyım. Yoksa bu gidişle kafayı yiyeceğim.

"Umarım gelirler."

Beyaz düz bir pantolon ve yeşil bir kazak giyip aşağı indim. Yoongi de gelmişti bu sırada. Mutfağa gidip kendim için bir kahve hazırladım. Suyu kupaya doldurup salona yöneldim.

"Verecek misin artık?"

"Ben Hyunjin'i aradım. Onları da alıp gelecek."

"Hyunjin?"

O ne alakaydı şimdi? Kendileri gelemiyor mu da? Onu ne diye uğraştırıyor ki? Aslında oda bizimle gelse olmaz mı?

"Onunla biraz işim var da."

"O ve Felix de benimle gelemez mi?"

"Hyunjin mi?...evet...evet elbette gelirler. Ben ona söyleyeyim."

O telefonla konuşmaya başladığında bende askılıktaki beyaz şişme montu üzerime geçirdim. Yoongi görüşmeyi bitirip yarım saate burada olacaklarını söylediğinde dışarıda beklemeye karar verdim.

"Yoongi! Ben dışarıda bekleyeceğim!"

Botlarımın bağcıklarını bağlayıp kapıya uzanmıştım ki Yoongi kapıdaki elimi tuttu.

"Dışarı soğuk. En iyisi içeride bekle."

Ona itiraz edip kapının kolunu aşağı indirmiştim ki bedenimi anında kapıya yasladı. Kocaman olmuş gözlerimle daha bunun şaşkınlığını atlatamazken, dudaklarıma kapandı.

Elleri belimi bulup vücudumu salona yöneltti. Hala dudaklarımız birleşikken, montumun fermuarını açıp arka taraflarda bir yere fırlattı. Bu sefer sırtım koltukla buluştu. Üzerime uzanıp, alt dudağımı dişleriyle ezerken, parmaklarım ensesindeki küçük tutamların arasına karıştı.

Neden şuan bu haldeydik bilmiyorum ama sıcak dudaklarını hissetmek hoşuma gitti. Elleriyle belimi okşarken, bir yandan da kendini bana bastırıyordu. Ağzına doğru inlediğimde, bacakları aşağı yukarı sallandığından aletlerimiz sürtünüyordu.

"A-ah!"

Dudaklarımızı ayırıp kulağıma kısıkça inlediğinde, bu sefer ensesindeki ellerimle başını boynuma bastırdım. Dudakları değdiği yeri yakıyor, beni bitirmeye yetiyordu. Bi an için göz göze geldiğimizde, gözlerinde; saf sevgi, merhamet ve aşkı gördüm. Tutku parıltıları.

"Mmh..."

Elleri giydiğim kazağı biraz yukarı sıyırmış, tenimi usul usul okşuyordu. Ellerim benden izinsiz bir şekilde giydiği gömleğin düğmelerini açmaya çalışıyordu. O ise bu sırada boynuma kendi izlerini bırakmakla meşguldü.

Enchule° / YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin