Bir An Bile Uzak Duramıyorum Senden

87 9 1
                                    

~Yoongi

Ne yapmıştım? Jisoo'yu ben mi öldürmüştüm? Nasıl yapmıştım? Dolabımdaki not kâğıtlarını okudum. Hayır. Öyle bir şey yazmamıştım. Ama yapmış mıydım?

"Hoseok. Acaba bana bi kahve yapar mısın?"

"Elbette."

Hoseok mutfağa gittiğinde yukarı çıkıp Hyunjin'i aradım. Bana olanları anlattı. Ben bu kadar şeyi yapmış mıydım? Hemde sadece ona baktı diye? Şimdi ne yapmalıydım? Elimde 2 seçenek vardı. Ya ilaçlara devam edip kendimi frenleyecektim, ya da Hoseok'u da kendime benzetecektim. 2. Seçenek daha eğlenceli gibi geldi sanki ha?

"Hoseok?"

"Evet."

"Bugün...şehre inelim mi?"

"Bu...çok güzel olur."

"Hadi hazırlanalım o zaman."

Yarım saat sonra montlarımızı da alıp, arabaya bindik. Tedbir olsun diye Hyunjin'i arayıp, garajı temizlemesini söyledim. Siyahlar içinde olan benim yanımda, maviler içindeydi sevgilim.

"Yoongi! Yola bak!"

"Ne yapayım? Çok güzelsin."

2 saatlik yolculuğun ardından şehre geldiğimizde önce mezarlığa gittik. Hoseok içli içli ağladıktan sonra ordan ayrılıp, alışveriş merkezine gittik. Hoseok içeride birkaç parça bir şey denerken, ben arkadaşım Yeji'yi arayıp kapattım.

Hoseok kabine tekrar girdiğinde Yeji de birkaç dakika sonra gelmişti. Hoseok kabinden çıkacağı zaman hemen role girmiştik.

"Yoongi."

"Demek Kore'ye temelli geldin ha?"

"Evet. Baya zor oldu ama. Bizimkileri bilirsin."

"Yoongi."

"Bilmez miyim? Eee neden buraya geldin? Ne getirdi seni tekrar buraya?"

"Aslında...yarım bıraktığım hikâyeleri tamamlamaya geldim."

"Hmm...ne gibi?"

"Yoongi?"

Hoseok seslense de duymamış gibi yapıp, sohbete devam ettik. Sonunda omzumu dürttüğünde ona döndüm.

"Hoseok bi saniye. Evet. Ne diyordun?"

"Diyordum ki, birlikte bir şeyler yapalım. Seni şehirde görmek zor."

"A neden olmasın? Biliyorsun. Şehre fazla inmiyorum. O yüzden...bugünü değerlendirelim."

"Yoongi? Bakar mısın?"

"Ha Hoseok. Şey ben Hyunjin'i arayayım, seni alsın eve götürsün olur mu?"

"Neden?"

"Benim Yeji'yle birkaç işim var. Sen sıkılırsın hem. Sen git üzerini değiştir. Ben Hyun'u arıyayım."

"Ama...daha üstümdekilere bile bakmadın."

"Güzel olmuş güzel. Hadi sen bunları çıkar. Ben hallederim onları."

"Ama..."

"Hoseok hadi biraz hızlı ol."

"Tamam..."

Hoseok üstünü değişene kadar Hyunjin çoktan gelmişti. Kabinden çıkıp, montunu giydi. Benim onu izlemediğimi düşünse de benim gözlerim hep onun üzerindeydi. Asık suratıyla yanıma geldi.

"Yoongi."

"Çabuk söyle Hoseok. Hyunjin aşağıda seni bekliyor."

"O denediklerimi alma. Beğenmedim ben."

Der demez yanımızdan ayrıldı. 5 dakika sonra Hyunjin bana arabada olduğuna dair mesaj attığında, Yeji de çoktan gitmişti. Şimdi...akşama kadar ne yapsam?

Önce Hoseok'un denediği kıyafetleri alıp, ordan ayrıldım. Kendime birkaç alet çantası aradım. Halatla birlikte beğendiğim bir alet çantasını alıp, bu sefer de eczaneye girip birkaç sakinleştirici ve uyku hapı alıp çıktım.

Daha 1 saat geçmişti ama ben şimdiden onu özlemiştim. Acaba şuanda ne yapıyor? Gerçi hala arabadadır. Muhtemelen arka koltuğa cam kenarına geçmiş, slow bir şarkı açmış, öylece başını eline yaslamış, dışarıyı izliyordur.

Birilerinin yine aklında ne var? Dediğini duyar gibiyim. Hoseok'un beni kıskanmasını istiyorum. Beni, benim onu kıskandığım gibi kıskanmasını istiyorum. Hem de deli gibi.

Benim onu kimsenin görmemesini istediğim gibi, sadece benim dokunmamı, benim görmemi istediğim gibi. Beni kıskanmalı. Beni paylaşmamalı. Sadece onun olmamı istemeli.

Bir an bile uzak duramıyorum senden Hoseok. Ne kadar kolay konuşsamda kokunun uzaklığı, ciğerlerime iyi gelmiyor. Sima'n güneşi yansıtıyor ve ben şuan güneşten çok uzağım.

Özledim seni Hoseok. Daha saatler olmadan özledim. Yıllarca benim olmanı bekledim. Başkalarıyla olmana katlandım. Ama şimdi bunları yapamayacak kadar bencilim. Sabredemiyorum.

Bana adımla seslenmeni, ya da Sevgilim diye hitap etmeni o kadar istiyorum ki. Ama olacak. Zamanla hepsi olacak. Bir kere olsun sevdiğim, benim olacak.

Şimdi saat gece yarısına gelmek üzere. Bende arabama atlamış, yanına geliyorum. Umarım uyumuyorsundur Hoseok. Kahvelerini görmeye ihtiyacım var çünkü.

Ama istediğim gibi olmuyor her şey. Sen odana geçmiş, mışıl mışıl uyuyorsun. Kızıl saçların neden nemli? Yağmurda mı kaldın? Yoksa duş mu aldın? Üzerini değiştirmişsin. Hatta güzel parmaklarına taktığın gümüş takıları bile çıkarmışsın.

Kızıl saçında hala günlerdir çözmediğin küçük örgü duruyor. Mutfak hala tertemiz. Yemek yemedin mi? Aç değil miydin? Yoksa yolda bir şeyler yedin mi?

Onlarca sorum var ama cevap beklemiyorum. Bu yüzden Işığı kapatıp yanıbaşında kıvrılıp, kollarımı bedenine sarıyor ve kendimi uykuya bırakıyorum. Aklımda, kalbimde, düşlerimde, her nefesimde yine senin adın, yine yüzünle.

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

Ay Helü! Nasılsınız? Ben iyiyim diyelim.
Düğünden geliyorum yine. Accuk eğlendim. Sonra dedim OH MY GOTE! WATTPAD?! Hahahahah evet öyle oldu. Koşa koşa bölüm yazmaya geldim. Eeee nasıldı bölüm? Yoongi ne peşinde? Hoseok'um çok ağlamış mıdır?

Oy ve yorum yapmayı unutmayın!

Sope'la Kalın☀🌙

Enchule° / YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin