~Hoseok
Yoongi beni evime bıraktığı gece Taehyung gelmişti eve. İçeri almak istemesem de, ısrar edince almak zorunda kaldım. Neden geldiğini söyleyip gitmesini istedim. Ama o konuşmayı uzatmakta kararlıydı.
Ona neden inanmadığımı sorduğunda jungkook'un boynundaki izleri ve şişliğini sordum. Bunu sebep olarak gösterdim. Ama aslında dahası vardı.
Yoongi arabayla Busan'a gelirken bana birçok soru sormuştu. İkisini sık sık yakın görür müydün? Sizi ihmal ettikleri olur muydu? Siz olmadan birlikte bir yere giderler miydi? Gibi birçok soru. Onlar aynı ofiste çalışıyordu. Bazen geç gelir bazen ise hiç görüşmezdik. Ona bunu söylediğimde bana;
"belki de, siz onları ofiste çalışıyor zannediyorsunuzdur."
Demişti. Ama Taehyung buna zıt bir cevap vermişti. Törenden sonra Jungkook'u görmeye gittiğinde onu tavanda kendini asarak intihar etmeye çalışırken bulduğunu, onu durdurmak için çabaladığını, hatta birbirlerine yumruk attığını, dudağındaki yaranın bu olduğunu açıklamıştı. Ona inanmak istesem de, Yoongi'nin dedikleri aklıma kazınmıştı sanki. Çıkmıyordu.
Bende Taehyung'a 2 hafta mühlet verdim. Bu sürenin sonunda olanları açıklayamazsa Yoongi ile beraber gideceğimi söyledim. O evden gittikten sonra ailemin hatıraları ile başbaşa kalıp ağlayarak uyumuştum. Ne eve birini almıştım, ne de dışarı çıkmıştım. Bu 2 haftayı ailemin yasını tutarak geçirmek istiyordum.
Sonraki geceler ise kabus gibiydi. Önce banyomda Taehyung ve jungkook'un fotoğraflarını gördüm. Sonra bayılmıştım. Uyandığımda yatak odamdaydım. Hızla banyoya koştum ama hiçbir şey yoktu. Belki de rüya gördüm. Demiştim ama bu birçok kere tekrarlandı.
Kulaklarım sürekli uğulduyor, evden garip sesler geliyordu. Bazen Taehyung'un kahkahaları, bazen ise Jungkook'un. Ne zaman dışarı çıkmak istesem dışarı yağmurlu oluyordu. Yağmur mevsimindeydik doğal olarak yağacaktı elbette ama ben bundan bile bir şey çıkarıyordum. 1 hafta böyle geçmişti.
Diğer hafta ise aynı şeyler Yoongi ile olmuştu. Her tarafta Yoongi'nin fotoğraflarını görüyordum. Garip bir şekilde uyandığımda yoktular. Aslında garip olan hepsinin gerçek gibi olması. Rüya değilde gerçekten banyoya gidiyordum, yerdeki fotoğrafları görüyordum, sonra yere yığılıyordum. Kimseyi endişelendirmemek için ne aramalara cevap veriyordum, ne de kapıyı arada gelen Taehyung ve Jungkook'a açıyordum. Sadece mesajla gitmelerini söylüyordum.
Sonraki bir sabah uyandığımda banyo çeşmesinin sesini duydum. Banyoya tereddütle de olsa gittiğimde sıcak suyun sonuna kadar açılmış olduğunu, ve içerinin buharla dolduğunu gördüm. Hızla suyu kapatıp odaları kontrol ettim. Ben tek yaşardım. Ve ayrıca bunca zaman eve kimseyi almamıştım.
Birkaç gün böyle devam etti. Bazen musluklar açık kalıyor, bazen ışıklar açık kalıyor, bazen ise dolaplar. Hatta bir kere Yoongi'nin bana yazdığı şarkının sözleri dağılmış bir şekilde yerlerde geziyordu. O kadar kafayı yemiştim ki, bunları yapanın ailem olduğunu düşünüyordum. Sonuçta bu evde benden başka sadece onların ruhu vardı. Belki de onlar Yoongi'nin doğru kişi olduğunu söylemek için yapıyorlardı bunları. Delirdim galiba.
Bu süre boyunca düzgün yemek yiyememiş, uyuyamamış, korkudan duş bile alamamıştım. Telefonla olabildiğince ilgilenip olanları unutmaya çalışıyordum. Sonunda 2 haftalık süre dolduğunda doğru kararın Yoongi olduğuna kanaat ettim. O beni hiç üzmemişti, o benden başka kimseye de bakmamıştı. O hala aynı hayran bakışlarla bakıyordu bana. Üstelik bunca olandan sonra Taehyung'a geri mi dönecektim?! Hayatta olmazdı!
Yoongi'ye mesaj atıp gelmesini istedim. Hızla bir duş alıp üzerimi giyindim. Küçük bavulumu alıp birkaç parça elbise, ailemin birkaç çerçeveli fotoğrafı, birkaç tane aksesuar ve günlüğümü koydum. Son bir kez evime bakıp son damlalarımı döktüm. Taehyung geç kalmıştı. Demek ki ispatlayacağı bir şey yoktu.
Üzerime paltomu geçirip kapımı belki de sonsuzluğa kilitledim. Birkaç dakika yağmurdan çamur olmuş çiçek dolu bahçeme baktım. Sonra gelen korna sesi ile son kez evime bakıp, arabaya koşup bindim. Bana kocaman Gülümseyip üzerimin ıslaklığını umursamadan sıkıca sarıldı. Bende aynı şekilde karşılık verdim. Ayrıldığımızda önce nasıl olduğumu sordu. Bir şey belli etmemek için ailemin yasını tuttuğumu ve birazda olsa rahatladığımı söyledim.
Arabayı çalıştırdığında Taehyung'un evine sürmesini rica ettim. Onu son bir kez görmek istediğimi ve ona bende kalan birkaç eşyasını vereceğimi söylediğimde ikna olup tarif ettiğim yere sürdü. Hemen geleceğimi söyleyip bavulum ile kapıya koştum. Kapıyı açan hizmetli beni tanıdığı için hemen içeri aldı. Bende beklemeden Taehyung'un odasına koştum.
Odası boş ver dağınıktı. Ki Taehyung çok düzenli bir salon beyefendisidir. Titiz ve çokta bakımlı biriydi. Neden odası bu kadar dağınıktı ki? Arkamdan gelen hizmetli bir saat önce çıktığını söylediğinde hayal kırıklığına uğradım. Benim yanıma gelmediğine göre başka bir yerdeydi. Hizmetli odadan çıkınca çalışma masasındaki dağınıklığı göz gezdirdim. Özenle zımbalanmış bir dosya görünce elime alıp inceledim. Hastane kayıtları, CD'ler, doktor raporları, telefon kayıtları. Bunu benim için hazırlamış olmalıydı. Okuyacağım sırada dışarıdan gelen korna sesi ile hızla dosyayı bavuluma tıkıp masanın üzerindeki kalemle beyaz boş bir sayfaya hızla şunları yazdım.
Taehyung,
Evine geldim ama yoktun.
Sana verdiğim süre de doldu.
Şimdi gitmem gerekiyor,
Yoongi aşağıda beni bekliyor.
Seni son bir defa görmeyi çok isterdim
Ancak seni yerinde bulamadım.
Yaptıkların, yaptıklarınız mühim değil.
Her ne kadar size kırgın olsam da,
Affediyorum. Sağlıcakla kalın,
Umarım mutlu olursunuz.
HoseokKağıdı yatağın üzerine koyup merdivenlerden uçarcasına indim. Hizmetli kapıya kadar eşlik edip selam verdi. Bende hızla arabaya binip, bavulumu arka koltuğa bıraktım.
"Ne oldu?"
"Hiç...hiçbir şey. Evinde yoktu. Bende eşyalarını bırakıp geldim."
"Böylesi daha iyi oldu sanki. Hem onu görüp tekrar hüzünlenmek zorunda kalmazdım."
Arabayı çalıştırıp Busan'ın çıkışına doğru ilerlerken gözlerini bir an yoldan çekip bana baktı.
"O zaman, her şeye en başından başlayalım"
Dediğine tebessüm etsem de bir yanım hala kırık döküktü. Sanki yanlış bir şey yapıyormuş gibi hissediyordum. Kalbim bir ikilemde kalmıştı, ama aklım Yoongi olması gerek diyordu. O olmalı. Radyodan rastgele bir şarkı açıp, gelecekte başıma gelecekleri bilmeden yanımdaki adamla şarkıya eşlik etmeye başladık.
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
Ay Helü! Nasılsınız? Ben yorgunum.
Sonunda bir bölüm daha bitti. Galiba bu bölümü yazarken zorlandım. Bilmiyorum ama bölüm içime sinmedi. Neyse.
Hoseok'un başına gelen bu korkunç, garip olayları sonraki bölüm öğreneceksiniz. Bunların hepsi Hoseok'un aklına girmek için ustaca yapılmış bir plan. Neyse diğer bölümde anlatırım. Orda görüşürüz.Oy ve yorum yapmayı unutmayın!
Sope'la Kalın☀🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enchule° / Yoonseok
Fanfiction"Karşımda oturan bu adam; Yoongi değildi. Bir zamanlar sevdiğim, Şefkatle öptüğüm, korktuğumda sıkıca sarıldığım; o güven veren adam değildi, korkunun ta kendisiydi..." Enchule°→ Birisine olan aşkınızdan her şeyi yapabilecek kadar deli olmanız m...