20. Bölüm

35 14 0
                                    

Onların sevincine tanık olunca alazın elini daha sıkı kavradım. Herkes sırasıyla tebrik ediyordu ilhan abi durmadan sorular soruyordu.
"Denizim bebeğimizin cinsiyeti ne zaman belli olur ha? Kaç aylık? Kalp atışlarını ne zaman duyacağız? Doktor doktora gittinmi?"diye peş peşe sıraladı soruları onun bu haline odadaki herkes kahka attı ece yılanı hariç bu nasıl bir psikopatı böyle? Amacı neydi bunun?

Ona baktığımı anlayacaki yılan bakışlarını bana çevirip gözlerini kısarak ellimize baktı ve yanıma yaklaşarak omuz attıp geçti.

Ne yaptığını sanıyordu bu?

Bu kıskançlık ,kin ve öfke ne içindi?

Alaza olan duygularını yadırgamak istemiyordum sonuçta alaz ona yüz vermiyordu ama bu yaptığı hareketen sonra artık buna dur dememin vakti gelmişti.

Alazın elini bırakarak
"Sevgilim ben lavaboya kadar gidip geliyorum"diyerek onun peşinden gittim.

Başka bir odada kapıyı hafif aralamış telefonla konuşuyordu.
Benim girdiğimi anlayıp telefonu kapatarak hafif teredütlü ve büyük bir öfkeyle baktı.

Ben onu bu kadar sinirlendirecek ne yapmıştım?
Ama niyeti savaşmaksa hodri meydan.

Pis pis sırıtarak karşıma geçti.
"Bir sorunmu var asel" dedi. Benim ismimi söylerken vurgu yapmıştı.

Duruşumu dikleştirerek üsten üsten ona baktım.
"Sorun sensin"dedim bunu dememe daha fazla sırıttı yılan.

"Bakıyorumda fazla korkusuzsun içeridekileri güveniyorsun değilmi?"diye sordu. Aşağılayıcı bir şekilde bana bakıyordu.
Ona biraz daha yaklaştım.
"Evet veya hayır en azından benim güvenebilecek dostlarım var senin kimin var? hatırlatırım ben onların arasına senden sonra girdim ve senden sonra girmeme rağmen sana değilde bana güvenecek olmalarını düşünüyorsun. Yazık sana" diyerek az önce onun yaptığı gibi yapıp küçümseyen bir bakış attım.

Bunu dememe yüzü düşmüştü. Bakışları aşağılayıcı değilde mutsuz ve kırılmış bakıyordu. Umrumda mıydı? Değildi.

Omuzuna çarparak odadan çıktım.

Salonun kapısına gelince derin bir nefes alıp gülümseyerek içeri girdim.
Keremle hazal bir konuda tartışıyorlardı.
"Sevgilim bence direk gidip basalım nikahı beklemeye gerek yok"diyerek darlıyordı hazalı.
Hazal nefesini vererek
"Sevgilim daha bunun kınası var düğünü var"diyerek elini daha çok var anlamında salladı.
Kerem yüzünü asıp nefesini verdi.

Bakışlarımı onlardan çekip alazın yanına doğru ilerledim. Hala etrafa dolu gözlerle bakıyordu ama bunu saklamak istercesine ben geldiğimde gözünü kapatıp açtı yanına oturup elini tuttum.

Bakışlarını bana çevirip
"Sence bizim de bir gün böyle bebeğimiz olurmu?"diye sordu.
Bunu beklemediğim içi afalamış bakışlarla ona baktım.

Nee içimde  gezinen tırnaklı bir canlımı?

Hayır şuan buna hazır değildim.

"Alaz daha bunları konuşmak için erken."dedim oda söylediğine pişman olmuş gibi başını saladı. Yüzü düşmüştü.
Kimsenin bakmadığına emin olup yanağına öpücük kondurdum.

Yüzündeki mutsuz ifade gidip yerini heycanlı bit ifade aldı. Ben işimi biliyorum ya.

Aferin kızım devam ke.

Ona biraz daha yakaştım eli belimi tuttu. En cilvelisinden
"Belki birgün böyle sana benzeyen çocuklarımız olur"dedim bunu diyince gözleri parladı. Bir elini belimden çekip yüzüme gelen saçlarımı itekledi.

ŞifaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin