meilleur ami, minjeong

76 8 47
                                    

Telefonum çalarken gözlerimi ovuşturarak uyanmaya çalışıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonum çalarken gözlerimi ovuşturarak uyanmaya çalışıyordum. Saat kaçtı emin değildim ama güneş içeriyi oldukça ısıtmıştı.

Israrla çalmaya devam eden telefonuma uzandığımda Minjeong'un aradığını gördüm. Minjeong en yakın arkadaşımdı. Lisede tanışmıştık onunla ama her günümüz birlikte geçiyordu. Yazları hariç hep birlikteydik.

Jeno'yu o da biliyordu. Hatta iki sene önce bizimle o da gelmişti. Çocuklarla tanışmıştı. Hatta o zaman Jaemin ile aralarında bir şey olduğunu düşünmüştüm. Çok da garip karşılamazdım. İki de birbirlerine benziyorlardı. Birbirlerinin farklı cinsiyetteki halleri gibilerdi.

"Efendim?" dedim telefonu kulağıma götürerek.

"Yeni mi uyanıyorsun sen?" O kadar tuhaf söylemişti ki saatin geç olduğunu anlamıştım. Normalde erkenden kalkmaya alışkındım ama dün geceden sonra fazlasıyla uyumuş olmalıydım.

"Uyumuşum valla." dedim esnerken.

"Ne yaptınız da bu saate uyandın acaba?" Minjeong'un söylediği şey üzerine dün gece yaşananlar teker teker gözümün önüne geldiğinde gözlerim istemsizce büyüterek doğruldum.

Dün Donghyuck'u öpmüştüm.

Gözüm dönmüştü, delirmek üzereydim. Jeno ve Yunjin'i öpüşürken gördüğümde kan beynime sıçramış gibi hissetmiştim. Jaemin'in verdiği şeyler yüzünden de fazlasıyla cesur hissediyordum, her şey bir anda olmuştu.

"Ben bir şey yaptım." dedim elimi göğsüme götürerek. Kendime inanamıyordum, her şeyi düşünerek hareket etmeye alışmışken dün gece yaptıklarım hiç bana göre şeyler değildi.

"Jeno'yla yattık demeni bekliyorum."

Yüzümü buruşturdum. "Salak salak konuşma." dedim kaşlarımı çatarak. "Ayrıca sevgilisi var Minjeong."

"Ne?"

"Dün gece kızla önümde öpüşüyordu. Sonra kendime engel olamadım birini öptüm." diye konuştum. Telefonun diğer ucundan çığlık attığı, ben de kendimi sırt üstü yatağıma bıraktım.

"Ne yaptın?" dedi inanamayarak. "Ciddi misin?"

"Evet." dedim. "Jaemin bir şeyler içirdi bana, sonra... Of, Minjeong." Yastığımı kollarımın arasına alıp karnıma bastırdım.

"Kim bu çocuk?" Minjeong meraklı bir şekilde soru sormaya devam ederken kendime hâlâ inanamayarak dudaklarımı dişliyordum. "Yan komşuları." dedim. "Geçen hafta tanıştık biz de."

"Ha, tanıyordun sen çocuğu."

"Herhalde tanıyordum." dedim kaşlarımı çatarak. "Tanımadığım birini öpecek kadar delirmedim daha."

Sessizlik konuşmamıza hakim olduğunda sırt üstü yatıp gözlerimi tavana diktim. Minjeong "Çocuk seni seviyor değil mi?" diye sordu. Sanki beni görüyormuş gibi kafamı salladıktan sonra derin bir nefes aldım ve "Sanırım." dedim. "Yani geçen akşam sinemaya gittik ikimiz. Diğerlerini çağırmadığına göre bir şey olmalı."

"Sen bana bunları neden anlatmadın?"

"Kafa mı kaldı?" diye mırıldandım. "Jeno o kadar delirtiyor ki beni... Başka bir şey düşünemiyorum artık."

"Ve gidip başka bir çocuğu öpüyorsun." Dışarıdan birinin bunu söylediğini duymam daha da tuhaf hissettirmişti, gözlerimi sıkıca kapattım. "Tekrarlama." diye mırıldandım. "Zaten garip hissediyorum."

"Onu öpmeden önce düşünecektin." diye konuştuğunda yaptığım şeyler sürekli zihnimde dolanıyordu. "Sonra ne oldu?" diye mırıldandı. "Umarım Jeno görmüştür."

"Gördü." diye mırıldandım. "Yani gördü herhalde, yanımıza geldi." Teker teker gözlerimin önüne o anlar geldiğinde dün abim gelmeden önce ne kadar yakın durduğumuzu hatırladım. Göğsüm daralmış gibi hissettim, nefes almak gerçekten çok zordu.

"Sonra?" diye mırıldandığında ofladım. "Tartıştık." dedim. "Yani ben bağırdım biraz."

Yıllardır yanıma olan biri için böyle hissetmem garipti. Gerçekten bana bok gibi davranan birini bu kadar sevdiğim için kendimden nefret ediyordum. Geçirdiğimiz onca yıl, binlerce dakika yüzümde gülücükler oluştururken bir yandan da kalbimde çok büyük bir ağırlık oluşturuyordu. Belki ona söylesem daha kolay bitebilirdi bu hislerim ama korkuyordum. Bu kadar uzaklaşmışken tamamen kopma fikri beni ölesiye korkutuyordu.

"Keşke söyleseydin ona." diye konuştuğunda kendi kendime kafamı iki yana salladım. "Öyle söyleyince kolay." dedim. "Sadece tartışıyoruz Minjeong, hiçbir şey yapamıyorum."

"Tamam." dedi. "Tartıştınız, sonra ne ne oldu?"

"Donghyuck'a gitmesini söyledi." dedim. Böyle bir şey söylediğini hatırlamam bile içimi kıpır kıpır yaparken konuşmaya devam ettim. "İçmiştim, düşmeyeyim diye tutuyordu beni. Sonra Jaehyun geldi, Jeno ona beni yukarı çıkaracağını söyledi. Gitmek istemedim ama bir şey de diyemedim. Sonra kucağına alıp yukarı çıkardı beni." Duraksadım, gerisini hatırlamıyordum. Konuştuğumuzu hatırlıyordum ama neyden bahsettiğimiz zihnimde yer bulamamıştı.

"Hatırlamıyorum." diye mırılandım.

"Ya bir şey olduysa aranızda..." Sağ tarafıma dönüp elimi yatağın üstünde hareket ettirirken "Jeno bu." diye mırıldandım. "Hiçbir şey yapmaz o."

"Yarın konuşacağız bunu." Söylediği şeyle kaşlarımı çattım. "Yarın?" dedim şaşkınca.

"Annenle konuştuk aslında ama yarın yanınıza geliyorum."

clair de lune [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin