pleurer sur la plage

62 6 12
                                    

Hepimizin hayatı fazlasıyla garipti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hepimizin hayatı fazlasıyla garipti. Karmakarışıktı. Bir tarafı düzelirse diğer tarafı sanki bir düğüm oluyordu. Jeno'yla tam her şey yoluna girdi derken annesinin başına gelenler ve hastalığının ilerlemesi en büyük örneğimdi buna. Sanki asla birlikte olmamamız gerekiyormuş gibi ve cezası buymuş gibi annesinin başına gelenleri hızlı öğrenmiştim.

Bacaklarımın üstünde yatan Jeno'nun saçlarıyla oynarken derin bir nefes aldım. Gündüz annesiyle konuşmuştu, her şeyden haberi olduğunu ve bu ameliyat işini ertelememesi gerektiği hakkında... Ne konuştuklarını net olarak bilmiyordum ama bir süre sonra yanıma geldiğinde annesine bizden bahsettiğini de söylemişti. Daha sonra da elimi tutup beni arabasına bindirmiş ve evden biraz uzaklaşmak istediğini söylemişti.

Kasabanın ortasında büyük bir park vardı. Önce uzun bir süre orada yürümüştük, daha sonra da parktan saptığımız yollar sonucunda ulaştığımız bir sahilde oturuyorduk. Yanımızda hiçbir şey yoktu, o yüzden öylece kumun üzerine oturmuştuk.

"Hava serinlemeye başladı." Vücudunu döndürerek yüzü bana bakacak şekilde yattığında "Üşüdün mü?" dedi.

"Hayır." diye mırıldandım. "Sadece saat geç oluyor sanki biraz."

"Dönebiliriz istiyorsan." Kafamı iki yana salladım. Onunla olmak, onun rahat olduğu bir yerde olmak ve kafasını dağıtmaya çalışmak şu an benim için daha önemliydi. Zor geçecek olan bu günlerinde yanında olmak istiyordum sadece. Geldiğimizden beri yüzü fazlasıyla asıktı, annesi ne söylediyse bilmek istemediği şeyleri duymuş gibiydi. Anlatsın diye ısrar etmek istememiştim, yeteri kadar dağılmış duruyordu.

"İyi olmadığının farkındayım ama rahatladın mı biraz?"

"İyiyim." diye mırıldandı yine de. "Annem ameliyat olmayı kabul etti. İki aydır hiç olmadığım kadar umutluyum."

"Niye böylesin o zaman?" Ellerimi saçlarından çekmeden gözünün önündeki saç tellerini de geri aldım. "Çok durgunsun."

Gözlerini kapattıktan sonra tekrar sağına, denize doğru, döndü. "Babam ameliyatın fazlaca riski olduğunu söyledi Jimin." diye mırıldandı. "Ameliyattan sağ çıkması bile kesin değil."

"Öyle bir şey olmayacak Jeno." Kolunu ovduğum sırada elimin altında titrediğini hissettim. "Anneni tanıyorsun, ne kadar güçlü olduğunun farkıdasın."

Kolunun üstünde duran elime uzanıp elimi tuttuğunda derin bir nefes aldı. Bir süre konuşmadı. "Bilmiyorum." dedi ardından. "Böyle bir durumda ne kadar güçlü olabilir emin değilim."

"Bu kadar negatif bakmasan mı buna?" Kafasını iki yana salladıktan sonra biraz hareket ederken tekrar sırt üstü döndü. Gözleri gökyüzünde dolanırken bir süre sonra bana çevirdi.

"Kendimi en köyü hazırlamak istiyorum Jimin." diye mırıldandı.

"Jeno hiçbir şey olmayacak." Gözlerini ayırmadan bana bakarken doğruyu söylediğime inanmak istiyor gibiydi. Sanki ben söylersem gerçek olacakmış gibi umutla bakıyordu. "Seneye buraya bütün bunları unutmuş olarak geleceğiz." Dudaklarını birbirine bastırdığı sırada gözlerini de kapattı. "Emin değilim."

clair de lune [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin