après l'hôpital

24 2 0
                                    

Jeno alçı odasından çıktıktan sonra eve dönmüştük

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jeno alçı odasından çıktıktan sonra eve dönmüştük. Tek başına bazı şeyleri yapamayacağı için birinin onunla kalmasının daha iyi olacağını düşünmüştük. Jaemin, ayağa kalması gerektiğinde onu taşıyamayacağımı söylemişti. Haksız değildi ama şu halde Jeno'nun yanından ayrılmak istemiyordum.

Jeno geldiğimizde iyi olduğunu söylese de bir süre sonra uyumaya karar vermişti. Daha doğrusu yatağına yattıktan sonra kısa bir süre içinde hızlıca uyumuştu. Neredeyse iki saattir hastanede olduğumu düşünürsek yorulmuştuk. Jaemin'in onca lafına rağmen şu anda Jeno'nun odasındaydım, onlar da Jaemin ile Minjeong bir şeyler içmek için aşağı inmişlerdi. Her an uyanabilir ve yanında olmadığımızı görürse kendini kötü hissetmesin diye yanından ayrılmak istememiştim. Doğrusu zaten istemiyordum.

Jeno gözlerini kırpıştırırken hareketlendiğini fark edip bedenimi ona çevirerek zaten hiç bırakmadığım elini sıktım. "Jeno." dedim sağ elimle alnındaki saçları parmaklarıma dolayıp geriye doğru taradığımda.

Gözlerini hâlâ kırpıştırırken elini dudaklarıma götürüp avucunun içine dudaklarımı bastırdım. Konuşması için gözlerinin içine bakarken ağzını zorla açması ile dikkatle ona baktım.

"İyiyim." diye kısık bir sesle konuştuğunda ayaklarını kendine çekmeye çalışırken yüzünü buruşturdu.

"Yavaş." dedim sırtından destek olup kalkmasını sağladığımda. "Yeni uyandın salak."

"Uyanır uyanmaz azar da işitiyorum." Güldüğümde sandalyeden kalkıp yatağın yanımdaki boşluğa oturdum. "Ödümü patlattın Jeno, bence hak ediyorsun." Kaşlarını alayla kaldırıp gözlerime baktığında biraz daha yaklaşıp kollarımı boynuna doladım.

"Çok korktum." Benim bile vücudumu sarsacak cinsten derince nefes aldığı sırada kollarını sıkıca belimin biraz üst kısmına sardı. "Tamam, iyiyim işte. Beni bir iki hafta idare edeceksin sadece artık."

"Ne yapalım artık? Uğraşacağız bir şekilde." diye mırıldandığımda Jeno kafasını boynuma gömdü. Sörf yapmaya bu kadar bayılırken üstüne böyle bir olay yaşaması onu ne kadar kötü hissettirmişti farkındaydım.

"Canım çok sıkıldı." Oflayarak konuştuğunda karşısında oturmayı bırakıp yanına geçip kafasını eğerek omzuma yaslanmasını sağladım. "Annem..." Kafasını hareket ettirip daha rahat bir pozisyona geçtikten sonra konuşmaya devam etti. "O bu haldeyken şu an bunun olması... Benimle uğraşacak, istemediğimi söylesem de dinleyemeyecek."

"İyi de annenin telaşlanmamasını beklemen daha saçma değil mi?" Elimi elinin arasına alıp biraz hareket ettirerek parmaklarımızı birbirine geçirdikten sonra baş parmağını yavaş yavaş hareket ettirmeye başladı. "Ben ne kadar korktum... Anneni düşün bir de."

"Üzülmesini istemiyorum ama." Kafamı salladım onaylarcasına. "Biliyorum." diye mırıldandım. "Ama saklamamızın bir yolu yok Jeno. Durumu anlatıp ciddi bir şey olmadığını söylersen Eunji Teyze'nin abartmayacağını biliyorum."

"Umarım haklısındır." Kapı tıklatılmasının ardından hemen açıldığında kafamı kaldırıp şaşkınca kapıya baktım. Jaehyun gelmişti, birkaç saniye için bile annemin gelmiş olma fikri korkutmuştu. Sonuçta hâlâ aramızda bir şey olduğumuzu söylemiştik.

"Mahvolmuşsun oğlum ya..." Jaehyun yanımıza geldiğinde Jeno uzaklaşmadan kafası omzuma yaslanmışken "Maalesef." diye mırıldandı.

"Senin kızlardan biri seni bir gün hastanelik eder diye bekliyordum ama sörften olacağı aklıma gelmezdi." Jeno'nun güldüğünü duyduğumda kendi kendime sırıttım. "Bitti o devir artık." dedi elimi sıktığında.

"Bitmesin istersen..." Jaehyun tek kaşını kaldırdığında gözlerimi devirdim. "İyi ki seni tanıyorum da kardeşimi üzmeyeceğinin farkındayım Jeno. Yoksa bu kadar kızlarla takılan birinin Jimin'le birlikte olmasını hiç onaylamazdım."

Yanağımda hissettiğim baskıyla gülümsediğimde Jeno'nun uzamış saçlarını geriye attım. "Size alışmak biraz vakit alacak sanırım." Jaehyun'un mırıldanmasıyla ona baktığımda "En azından kızmadın." dedim. "Siz kavga edeceksiniz diye çok korkmuştum."

Jeno elimi sıkı sıkı tutarken yanından kalkmak için hareketlendim. "Yemek için bir şeyler ayarlayayım sana ben." İstemediği belli edercesine kafasını iki yana salladığında elimi çektim ve ayaklarımı yere sarkıttım. "Sabah da bir şey yemedin, saat üç oldu."

"İstemiyorum Jimin, aç değilim."

"İsteğine bağlı değil ama." dedim. "Bir şeyler yemen lazım." Jeno kolumu tuttuğunda kafamı yana eğip ona baktım. "Bacağın kırıldı diye değil ama gerçekten yemek yemen lazım Jeno." Abimden de aynı şekilde onaylayan bir cümle geldiğinde ofladı. "İyi." dedi en sonunda. "İstiyorsan bir şeyler sipariş ver, uğraşma şimdi."

"Yok yaparım." diye mırıldandım. "Siz oturursunuz zaten." Jeno hala gitmemem için yalvarırmış gibi baktığı için abimin orada olmasını umursamadan dudaklarına minicik bir öpücük bırakarak geri çekildim. "Geleceğim hemen."

Yüzünde endişeli bir ifadeyle bakıyordu. Jeno ilişkimiz konusunda kimseden çekinmiyordu, annelerimize söylememizi en başından beri isteyen oydu ama abim farklıydı. En yakın arkadaşının kardeşiyle birlikte olduğu için kendini fazlasıyla sorumlu hissediyordu, bir de yanında ne yapıp yapmayacağını bilemiyordu. O cesur halinden Jaehyun'layken pek de eser kalmıyordu.

"Git hadi prenses artık." Abim gülerek konuştuşunda kafamı salladım. "Jeno'yu dövme tamam mı?"

"Onu sonra yapacağım." dedi Jaehyun gülerek. "Zaten acı çekiyor, ben abin olarak hakkımı sonraya saklamak istiyorum."

Jaehyun'un şaka yaptığını bildiğim için bir şey dememiştim. En azından Jeno da bunun farkındaydı çünkü o da gülmeye başlamıştı. "Jimin yalnız bırakma beni bununla." Omzumun üstünden ikisine baktığımda Jeno'nun da güldüğünü gördüm.

En azından bu zor zamanlarında yalnız kalmıyordu, sevdikleri yanındaydı. Ne kadar güçlü olduğunu bilsem de onu ayakta tutan şey şu an sevgidiydi.

clair de lune [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin