conversations derrière la porte

70 7 44
                                    

Hayat tek bir yönde ilerliyorsa bu kendi mutluluğun yönünde olmalıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayat tek bir yönde ilerliyorsa bu kendi mutluluğun yönünde olmalıydı.

Dün gece herkes yattıktan sonra dışarıdaki hamakta sallanırken okuduğum kitabın satırlarında böyle yazıyordu. Onu okuduğumda birkaç gece önceki ağlamalarım aklıma gelmişti, pişmanlıklarım...

Karar vermiştim.

İnsanları düşünmemek belki de yapmam gereken şeydi. Belki daha mutlu olmamın tek koşulu buydu, bu kadar düşünmemek.

Yanımda yatan bedenin aniden bana dönmesinin ardından karnıma yediğim kol darbesi ile öksürerek uyandım. Minjeong uyuduğunda hep bu kadar hareketli oluyordu. Akşamüstü denizden döndükten sonra biraz uyumaya karar vermiştik, hava kararmıştı ama böyle uyanmayı beklemiyordum.

Abim, Jeno, Jaemin ise birlikte bir yere gitmişlerdi. Nereye gittiklerini söylememişlerdi. Doğrusu merak da etmemiştim, artık ne olursa olsun diyerek kendimi rahat bırakmayı seçmiştim çünkü. Gerçekten umurumda değildi.

Beklemekten yorulmuştum. Bir yere gitmiyordum, Jeno gerçekten kararını değiştirir ya da ne istediğine karar verirse buradaydım.

Bara gittiğimiz gün bir şekilde yokluğumu fark etmişlerdi. Kim fark etmişti, ne olmuştu bilmiyordum. Minjeong beni arayıp nerede olduğumu sormuştu. Donghyuck'la olduğumu söylediğimde de Jaemin ve Minjeong yanıma gelmişti. Yaklaşık yarım saat oturmuştuk. Sonra da Jeno gelmişti, bizi birlikte görmüştü.

Ayrıca bu olanları abime anlatmayı her şeyden çok istiyordum. Ne yapacağımı ya da ne yapmamam gerektiğini o bana söylerdi. Ama yapamamıştım. Muhtemelen de yapamayacaktım çünkü ona ya da anneme anlatmış olsam çoktan yola çıkmış eve gidiyor olacaktık.

Minjeong'un elimi üstümden atmaya çalışırken elini asla kıpırdatamamam ile ofladım. "Uyan be artık." dedim. Fısıldamıyordum, uyansın diye uğraşıyordum.

"Minjeong." Kolunu tutup havaya kaldırdığımda kendimi yataktan dışarı attım. "Kolun kendinden ağır." diye mırıldanarak ayağa kalktığımda kapımın tıklatılması ile kafamı oraya çevirdim.

"Gelebilir miyim?" Jeno'yu kapıda gördüğümde kaşlarım istemsizce havalandı. Onu aklımdan atmaya çalıştıkça sürekli kendine hatırlatmak için bir şeyler yapıyordu sanki.

Minjeong'a baktım, hâlâ uyuyordu. "Geliyorum ben." Saçlarımı elimle taradığım sırada yavaş yavaş kapıyı kapatarak dışarı çıktı.

Kapıyı açıp dışarı çıktıktan sonra arkamdan kapıyı tekrar kapattım. "Bir şey mi oldu?" Sırtımı kapıya dayadığımda Jeno'ya baktım.

"Sahile geçiyoruz. Siz de gelin, demeye gelmiştim." Kaşlarımı çattığımda sanki garip bir şey yapmışım gibi bana bakıyordu. Üç hafta olmuştu. Buraya geleli üç hafta olmuştu ve biz onunla düzgünce iletişim kuramazken, ona aşık olduğumu söylememe rağmen şimdi beni çağırıyordu. Daha doğrusu bizi ama yine de bu bir adımdı.

"Ben gelmeyeyim." dedim. "Minjeong'a söylerim yine de." Gerçekten Jeno'ya yapışık gezen Yunjin'i, onların bu hallerini, Jaemin ve Minjeong'un yapış yapış hallerini... Hiçbir şeyi kaldıracak halim yoktu. Sadece yatıp dinlenmek, biraz da kitap okumak istiyordum.

"Niye?"

"Ne kadar ısrarcısın bugün." Bıkkınca söylediğimde sanki güldüğünü gördüm gibi hissetmiştim. Olmadığının farkındaydım, belki de hayal kuruyordum.

Bir şey demediğinde kafamı salladım. "Görüşürüz o zaman?" Sırtım hâlâ kapıya dönükken arkamdan kapı kolunu tuttum ve aşağı indirdim. Kapı açıldığında "Yunjin'i çağırmadım." diye mırıldandı. "Sorun oysa sadece biz olacağız."

Jeno'nun derdi neydi inanın artık ben de anlayamıyordum. Niye böyle davranıyordu?

"Yorgunum." dedim. "Kimseyle ilgili değil bu." Basbaya Yunjin'le ilgiliydi ama bunu Jeno'ya söyleyemezdim. Ayrıca oraya gidersek kasılmak dışında bir şey yapmayacaktım. Ya da birbirimizi görmezden gelerek üç saat falan geçirecektik.

Kapı açık duruyordu. İçeri girecektim ancak Jeno hâlâ kapının önünde hareket etmeden durduğu için ona baktım tekrar. "İyi." dedim pes ederek. Konuşamıyoruz diye bütün yaz yakınıp şimdi konuşmaya çalıştığında çocuğu terslemem pek bana göre bir hareket olmamıştı. "Minjeong'u kaldırayım geliriz yanınıza."

clair de lune [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin