gökyüzüne bak
yıldızlar senin gözlerin kadar güzeller
~27.01.2022
#3 | in smtown 01.02.2023
#9 | in jeno 04.02.2023
#4 | in donghyuck 24.06.2023
#10 | in karina 24.06.2023
#12 | in haechan 25.06.2023
#9 | in winter 25.06.2023
#5 | in nctu 17.07.2023...
Yatağın içinde sağa sola dönüp duruyordum. Annem ve Eunji Teyze kasabanın alt kısmında büyük bir festival olduğunu söylemişlerdi, gelmem için çok ısrar etmişlerdi ama benim hiçbir şekilde keyfim yoktu. Jeno'yu ve o kızı öyle gördükten sonra hiçbir şey için hevesim kalmamıştı.
Çocuklar da Donghyuck'la buluşmuş olmalılardı, aşağıdan ses gelmiyordu. Bunun aksine yandaki evin bütün ışıkları yanıktı.
Telefonunu açmak istedim, birkaç saniye ekrana öylece baktım. Belki yanlarına çağıracaktı. Bu ihtimalin olması çok uzak geliyordu. Kalbimi dinlemeyi reddedip ekranı kilitledim ve telefonu yerine bıraktım. Biraz olsun sakinlemiştim ve onun sesini duyup tekrar delirmek istemiyordum.
Tavana bakacak şekilde döndükten sonra etrafa bakındım bir süre. Eskiden üçümüz de bu odada yatardık, birbirimizden ayrılmayacağız diye her gece ağlardık sürekli. Sanki ertesi gün yine birlikte olmayacakmış gibi...
Bir yıl geçmişti aradan ama çok şey değişmiş gibi hissediyordum. Abartıyordum sanırım, kafamda büyütüyordum bazı şeyleri.
Odanın kapısı bir anda açıldığında kaşlarımı çatarak oraya baktım. Jeno'yu görmeyi beklemiyordum, özellikle de bir anda odama dalmasını hiç beklemiyordum.
"Seni aradım." dedi yatağa oturduğunda. "Öyle mi?" Telefonumu aradığını hiç görmemiş gibi elime aldığımda kaşlarını çattı.
"Meşgule attın Jimin." dedi. "Aradığımı görmemiş gibi davranma."
"Acil bir şey olsa bir daha arardın." dedim ve elimden destek alarak tam karşısına oturdum. Kafasını salladı. Birbirimizi ne kadar iyi tanıdığımızın o da farkındaydı.
"Donghyuck aradı." diye mırılandı. "Jimin'i de alıp gel, dedi." diye konuştuğunda bacaklarımı kendime çekip bağdaş kurdum. "Arkadaş edinmeye niyetim yok Jeno." diye mırıldandım. "Sevgili alıp git sen."
Kaşlarını çattı ve bana baktı bir süre. "Sevgilim kim Jimin?" dedi. Gerçekten çok aptal gibi davranıyordu. Kör olduğumu falan mı sanıyordu.
"Kim mi?" dedim şaşkın bir şekilde ona bakarken. "Kim, diye mi soruyorsun bana cidden?"
"Yunjin benim sevgilim değil." dedi. Herhalde uzatmamaya karar vermişti. Bakın, yalnız kalınca Jeno çok farklı davranıyordu. Konuşuyorduk mesela, başka biri hakkında olsa da yine de konuşuyorduk. Ama yanımızda başka biri olduğunda beni tanımıyormuş gibi davranıyordu.
Gözlerimi yatak çarşafının üstünde dolaştırdığım sırada "Neyse Jeno." diye mırıldandım. "Seni öpüyor falan ama sevgili değilsiniz."
"Değiliz." dedi tekrar.
"Tamam." diye mırılandım. "İnandım."
Derin bir nefes aldıktan sonra bacağıma vurdu. "Kalk hadi." dedi. "Burada oturmak için gelmedin herhalde buraya."
"Gelmeyeceğim." diye mırılandım tekrar. Resmen beni bırakıp gitmesi için konuşuyor gibiydim ama benimle burada kalmasını her şeyden çok istiyordum.
"Kalk." dedi tekrar. "Yoksa seni zorla götürürüm oraya."
"Abartma istersen."
"Kalk o zaman Jimin." Ayağa kalkıp tepeden bana baktığında ciddi olup olmadığını anlamak için kafamı kaldırıp ona baktım. Saçları aşağı baktığı için yüzünü kapatırken gözleri dik dil bana bakıyordu. Onun bu halleri başka biri korkutacak cinstendi ama Jeno'nun her halini gördüğüm için bu hali çok da garip gelmiyordu.
Yüzüne bakmaya devam ederken bir anda üstüme eğildiğinde geri çekildim. Ne olduğunu anlayamadan kollarından birini bacaklarımın altından geçirip beni kucağına aldığında gözlerim açıldı. "İndir beni." dedim çırpınmaya başladığımda. "Çığlık atarım ve bütün mahalleyi buraya toplarım Jeno."
Bu kadar yakınında olduğum için kalbim deli gibi hızlanmaya başladığında ne yapacağımı bilmiyordum.
"At." dedi omzunu silkerek. "Umurumda gibi mi duruyor?" Odanın ışığını açık bırakıp dışarı çıktığı sırada düşmemek için çırpınmayı bıraktım. Jeno'nun boynuna sarıldım. Telefonum da içeride kalmıştı ama çok da önemli değildi doğrusu.
"Keşke seni anlayabilseydim Jeno." diye söylenirmiş gibi kendi kendime konuştuğumda merdivenlerde durup yüzüme baktı. "Ne?" dedi kaşlarını çatarak. "Yok bir şey." dedim ve boğazımı temizledim. O ise derin bir nefes aldı.
"İndir beni." dedim yürümeye devam ettiği sırada. "Yürürüm artık." Duymamış gibi davranmayı tercih ederek evin kapısından çıktı. Resmen beni yatağımdan alıp buraya kadar kucağında getirmişti. Jeno çok dengesiz bir insandı ve ben kendime zarar verdiğimi bile bile onunla birlikte olmayı her şeye tercih ediyordum.
"Jeno." dedim tekrar. Bahçeye kadar çıkmıştık ama beni umursamıyordu. Ellerimden birini yanağına getirip bana bakması için kafasını çevirdiğimde derin bir nefes aldı.
"Sinirlendiriyorsun beni."
"Cidden sen çok tuhafsın." dediğim sırada Donghyuckların kapısını çaldı. "Böyle bir gireceğiz içeri?" diye sordum davranışlarına anlam veremezken.
"Hoş geldiniz?" Donghyuck olmalıydı. Oldukça şaşkın bir şekilde kapıyı açmıştı, dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Jimin?" Jaemin'in içeriden sesi geldiğinde Jeno içeri adımlayıp beni buraya kadar süren yolculuğumuzun ardından yere indirdi. "Salak." diye mırıldandım ve şortumu düzelttim birkaç saniye. Jeno ise bana bakıyordu sadece. Yüzüne bakmadan arkasına geçip Jaemin'in yanına oturdum.
"Kardeşin çok tuhaf Jaemin."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Buralardan uzun bir süre gideceğimi söylemek için attım bu bölümü.
Umarım beş ay sonra buraya tekrar geldiğimde istediğim şeye ulaşmış olurum ve bu stresim kalkar artık üzerimden.
Çok seviyorum hepinizi... ben yokken iyi bakın olur mu miniklerime <33