2.7

1.2K 164 42
                                    

"Jeongin, uyan hadi." Jeongin gözlerini zorla açtığında tepesinde dikilen Hyunjin'e bakmıştı. Sabah sersemligi ile "Ne oluyor ya?" Diye bağırırken Hyunjin onun bu hâline gülmüştü.

"Akşam konuşurken burda uyuyakalmışız." Salondaki koltuğa oturmuş ve eski anıları hakkında sohbet ederken Hyunjin kafasını Jeongin'in omzuna koymuştu. Jeongin'in kokusu onu mayıştırırken öyle uyuya kalmıştı. Jeongin bir süre onu izlemiş ardından uyandırmak istese de dokunmamış ve bir süre sonra kendiside öyle uyuyaklamıştı.

Jeongin kafasını sallayarak ayağa kalktığında gece boyu öyle kaldığı için belinin ağrıdığını fark etmişti. Oflayarak lavaboya ilerlerken Hyunjin'de koltuğa oturmuştu.

Şaka gibi geliyordu dün gece Jeongin'i öpmüş olması. Oysa eskiden birbirlerini öpmeden iki saatleri dahi geçmezdi.

'Tekrar aynı anıları daha güzel şekilde yaşayacağız' diye düşünürken Jeongin gelmişti.

Jeongin'e çok garip geliyordu. Hyunjin gittikten sonra onu bir daha asla göremeyeceğini düşünüyordu ama şu an tam karşısında oturuyordu.

"Telefonumu gördün mü? Rawoon'u aramam lazım. Saat kaç? Okula gitti mi acaba, kesin kahvaltı yapmamıştır. Evden para al demiştim aldı mı acaba onuda sormam gerek." Jeongin hızlı hızlı konuştuğunda Hyunjin ayağa kalkmış ve ellerini tutmuştu.

"Saat 11 yani arasanda ulaşamazsın telefonlarını veriyorlar sonuçta." Jeongin'in yüzü düşsede kafasını sallamıştı.

"Saat 11 mi? Hayır normal bir yerde de uyumamışız ki nasıl uyanamadık." Sonradan fark ettiğinde Hyunjin anlamamıştı. Geç kalkmakta ne gibi bi sorun olabilirdi?

"Hyunjin dün kafede kavga oldu ve ben oranın sahibiyim. Ya polis gelmişse?" Jeongin ellerini çekip koltuktaki telefonuna yöneldiğimde Hyunjin onun belinden tutarak eski hâline getirmişti.

"Bir şey olsaydı ararlardı."

"Hazırlanıp çıkalım hemen, duş almam gerek benim." Jeongin belindeki elleri ittirdiğinde Hyunjin "Kahvaltı yapmayacak mıyız?" Dir sormuştu.

"Kafede bir şeyler atıştırırız. Ya Hyunjin sen çalışmıyor musun? Nasıl her çağırdığımız dakika müsait olabilirsin?"

"Çalışıyorum ama devamlı değil." Jeongin anlamamıştı.

"Nasıl yani?"

"Resim galerim var, resimlerimi münazara ile satıyorlar bende ordan para kazanıyorum. Babamda destek veriyor." Hyunjin üniversitesini bu yönden bitirmişti zaten. Ama bir galerisi olma ihtimali aklına gelmemişti Jeongin'in ve biraz sorgulamıştı.

"Kore'ye döneli ne kadar oldu? Ordakilerin yanında nasıl galerin vardı? Gibi soruları merak ettiğini biliyorum."

"Evet garip geldi."

"Galeri Minho'nun sevgilisinin üzerine, kendisi ile çok yakın arkadaşız zaten. Onun gibi duruyor ama tüm parayı aldığı gibi benim hesabıma gönderiyor."

"Güveniyor musun ona? Ya bütün paranı alıp kaçarsa?"

"Seungmin böyle bir şey yapmaz, en başta benim ve sevgilisinin güvenini kaybetmek istemez." İkiside oturmuştu.

"Minho'nun sevgilisi o kurtarmak için Kore'ye geldiği sevgilisi ile aynı kişi mi?"

"Evet aynı kişi. Belki ilişkilerini görsen çok garipsersin ve birbirlerini sevmiyor gibi düşünebilirsin ama Minho, Seungmin için ölümü göze aldı."

Jeongin, Minho'nun sevgilisi olduğunu biliyordu ama hiç tanışma fırsatı olmamıştı. Şu dönemler kendisini ona biraz uzak hissetsede onunla tekrar konuşacaktı.

"Anladım."

__

Jeongin ve Hyunjin kafeye girdiklerinde direkt mutfağa geçeceklerdi, çünkü hiçbir şey yemeden çıkmışlardı.

Mutfağın kapısının önüne geldiklerinde ise büyük bir kırılma sesi gelmişti.

"Ne oluyor?" Jeongin biraz yüksek sesle içeri girdiğinde çalışan kızlardan birisi ona çekingence bakmıştı. "Çok özür dilerim, isteyerek olmadı."

Nerdeyse bütün bardaklar yerde kırılmıştı.
Jeongin sinirlerine hakim olmaya çalıştığında kız özürlerini sıralıyordu. "Özür dilerim Bay Yang, gerçekten nasıl oldu anlamadım. Hepsini bir tepside dolaba yerleştirecektim bir anda dengemi kaybettim. Kovmayın beni lütfen."

"Tamam önemli değil."

"Kovmayacaksınız değil mi?"

"Zararı ödersin, kovmayacağım." Kimsenin işsiz kalmasını istemiyordu ve çalışan kızıda kendisi almıştı işe zaten. İşe ihtiyacı olduğunu biliyordu.

Sesli bir şekilde nefesini vererek mutfaktan dışarı çıktığında Hyunjin'de peşinden gelmişti.

"Sakin ol." Dün olan şeye yeteri kadar siniri bozukken böyle bir şey olmasını beklemiyordu Jeongin. Kafeden dışarı çıktığında Hyunjin onun kolunu tutmuştu. "Sakinim zaten ama sinirlerim bozuldu."

"Diğerleri idare eder burayı, birlikte kahvaltı yapmaya gitmek ister misin?" Hyunjin onu kendisine çevirip ellerini tuttuğunda Jeongin ellerini çekmişti.

"Hyunjin çok hızlı ilerliyoruz bence."

"Jeongin artık üniversitede değiliz, ikimizinde yaşı ilerledi ve birlikte geçiremediğimiz onca yılı telafi etmek istiyorum."

Jeongin ne diyeceğini bilemezken çalan telefon ile biraz rahatlamış ve cebinden telefonunu çıkartmıştı.

"Buyrun Bay Kim?" Rawoon'un okulundaki müdür yardımcısı arıyordu.

"Merhaba Bay Yang, oğlunuz Yang Rawoon arkadaşı ile birlikte bugün bir kavgaya katıldı. Olay büyük olduğu için müsaitseniz okula gelmenizi rica ediyorum." Jeongin şaşkınlıkla "Kavga mı?" Diyebilmişti sadece.

"Evet kavga."

"Peki Bay Kim, ben geliyorum hemen." Jeongin telefonu kapattığında Hyunjin "Ne oldu?" Diye sormuştu.

"Rawoon okulda arkadaşı ile birlikte birileriyle kavga etmiş." Jeongin inanamıyordu çünkü Rawoon çekingen birisiydi ve kavga etmeyi bilmezdi.

"İlk defa mı oluyor? Gidelim hadi." Hyunjin, Jeongin'in elini tutup kendi arabasına ilerlerken Jeongin ne olduğunu düşünüyordu.

"İlk defa birisi ile kavga ettiğini duydum. Rawoon uyumlu birisidir, nasıl kavga eder?" Hyunjin arabayı çalıştırmış ve okula sürmeye başlamıştı.

"Öyle boş bir sebepten çıkmamıştır. Okula gidince öğreniriz." Jeongin kafa sallamıştı.

Kafe ile okulun yakın olmasından dolayı hızlıca okula gelmişlerdi.

Jeongin'in görmeyi beklediği şey ise kesinlikle oğlunun yüzündeki yaralar değildi.

Love Untold || HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin