"Ben çıkıyorum."
"Siz daha 14 yaşındasınız, sadece birlikte uyuyabilirsiniz." Jeongin kapıdan çıkan oğluna bağırırken Hyunjin gülüyordu.
"Tamam baba ne yapabiliriz ayrıca Jooyeon'un annesi ve babası evde."
"Ha evde olmasalar-"
"Baba hayır sus." Rawoon evden çıktığında Jeongin bayılıyor hareketi yapmıştı. "Büyümüşte babasına sus diyor Hyunjin görüyor musun yaptığı şeyleri? Bayılacağım."
Jeongin kendini Hyunjin'in üzerine bıraktığında Hyunjin biraz doğrulmuş ve kucağındaki eşinin dudağına minik bir öpücük bırakmıştı.
Barışalı üç gün oluyordu ve Hyunjin gün boyu Jeongin ile vakit geçiriyor sonra kendi evine gidiyordu. Şimdi ise Rawoon Jooyeon'da kalacaktı bu yüzden Jeongin'de Hyunjin'e bu gece kendisi ile kalmasını teklif edecekti.
"Hyunjin."
"Söyle güzelim." Jeongin yattığı yerde iyice rahatını sağlamıştı. Hyunjin'in dizlerinde uzanıyordu.
"Bu gece Rawoon yok ya... biz birlikte mi uyusak?" Hyunjin gülümseyerek Jeongin'in saçlarını okşuyordu. "Uyuyalım. Çok özledim kokun içime sine sine yatmayı."
İkiside gülümsediğinde Jeongin bildirim sesi ile masadaki telefonunu almıştı.
"Mingi kimdi?" Hyunjin hatırlayamamıştı.
"Eski sevgilim." Jeongin mesaj yazmaya başlarken Hyunjin kaşlarını çatmıştı. "Hâlâ görüşüyor musunuz?"
"Hayır, demiştim ya arada nasıl olduğumu soran mesajlar atıyor diye."
"Seni hâlâ seviyor mu?" Hyunjin sorularını sorarken Jeongin telefondan gözünü çekip sinirli olduğunu düşündüğü ifade ile Hyunjin'e bakmıştı.
"Dur bi konuşayım anlatırım zaten." Hyunjin onun kaşlarının çatılmasını tatlı bulmuştu.
Yalnızca on dakika süren mesajlaşma boyunca Hyunjin, Jeongin'in saçları ile oynamaya devam etmişti. Jeongin telefonu masaya koyduğunda yattığı yerden doğrulacaktı ama Hyunjin izin vermemişti.
"Biraz daha böyle kalamaz mısın?""Tamam, kalırım."
"Sorup durmak istemiyorum ama ne konuştunuz?"
"Bir geçmişimiz var onunla ama ikimizde aynı zamanda birbirimizi arkadaş olarak görüyoruz. Yeni birisi ile tanışmış, ve o kişi Mingi'yi çok mutlu ediyormuş. Bunu anlattı bende ona seni anlattım. Zaten içimde birilerinin olduğunu biliyordu, sordu söyledim." Hyunjin gülümsemişti.
"Seni çok seviyorum." Günü Jeongin'i sevdiğini söylemek ile geçiyordu.
"Sende beni sevdiğini söylesene Jeongin, sen beni sevmiyor musun?"
"Ne alakası var Hyunjin günde en az on defa seni seviyorum diyorsun evet bende seni seviyorum ama sürekli dile getirmeme gerek yok."
"Hayır var."
"Tamam, seni seviyorum." Hyunjin gülümseyerek dudaklarını Jeongin'in dudaklarına bastırmış ve öptükten sonra çabucak geri çekilmişti.
"Dışarı mı çıksak?" Hyunjin bu öneriyi beğenmemişti. "Hayır evde duralım."
"Ama hiçbir şey yapmıyoruz, çok sıkıldım."
"Jeongin..." Çekingence konuşmuştu.
"Ne oldu?"
"Ben seni özledim." Jeongin yattığı yerden kalkmıştı. "Hyunjin sürekli bunu söylüyorsu-" Jeongin'in sözünü kesen şey Hyunjin'in dolgun dudaklarıydı.
"Her şeyini özledim Jeongin." Jeongin şimdi anlıyordu.
"Bende seni özledim." Her şeyden farklı olarak birleşmişti bu sefer dudakları.
Jeongin, Hyunjin'in kucağına yerleşirken elleri omuzlarına çıkmıştı. Hyunjin'in elleri ise Jeongin'in ince beline.
__
"Hyunjin." Jeongin uyandığında yanında Hyunjin'i görememiş ve seslenmişti ama ses gelmemişti.
Duş alıp yattıkları için kirli değildi ancak üzerinde kıyafetleri yoktu. Dolaptan hızlıca giyinirken Hyunjin'in ismini söylemeye devam ediyordu.
"Hyunjin nerdesin?" Jeongin'in zihnine eskiler doluyordu. Korkuyordu.
"Hyunjin nerdesin?" Odadan çıkıp aşağı indiğinde de eşini bulamamıştı.
Gözlerinden yaşlar akmaya başlarken gelmeyen sese inat daha çok bağrıyordu. "Hyunjin nereye gittin?"
Jeongin koltuğa otururken ağlaması şiddetlenmişti. Hyunjin yine gitmişti,
iğrenç hissediyordu.O ağlarken dış kapının açılma sesi gelmişti.
"Jeongin." Hyunjin endişe ile ağlayan eşinin dizlerinin dibine çökmüştü."Neden ağlıyorsun güzelim? Ne oldu?"
"Gittin sandım." Jeongin sıkıca kollarını Hyunjin'in boynuna sararken ağlaması dinmiyordu.
"Sakin ol, gitmedim, gitmeyeceğim." Hyunjin'in de içi acımıştı.
"Hiçbir yere gitmeyeceğim, ağlama bebeğim, gitmeyeceğim ben senin yanındayım hep." Hyunjin çöktüğü yerden kalkmış ve koltuğa oturmuştu, Jeongin'i de yan bir şekilde kucağına oturtmuştu. "Ağlama."
Jeongin kolları Hyunjin'in boynunda, başı da göğsüne yaslı şekildeydi, ağlaması yavaş yavaş azalıyordu.
"Gitmeyeceksin değil mi?" Kafasını kaldırıp Hyunjin'in gözlerinin içine bakmıştı. Gözleri ile yalvarıyordu resmen.
"Gitmeyeceğim. Söz veriyorum hiçbir yere gitmeyeceğim." Ona bunları yaşattığı için kendinden nefret ediyordu Hyunjin.
"Seni göremediğimde çok korktum, her yere baktım ve çağırdım ama yoktun."
"Markete gitmiştim, çok özür dilerim." Dakikalarca orda öyle otururken Jeongin sonunda ağlaması dindiğinde kafasını kaldırmıştı.
"Beni bırakma."
"Söz veriyorum ne olursa olsun bırakmayacağım."
"Hyunjin... Ben birlikte yaşamak istiyorum. Hep yanımda ol, gitme." Hyunjin yıllardır bu anı hayal ediyordu.
"Hep yanında olacağım ve gitmeyeceğim. Birlikte yaşayalım."
***
Gencler cidden smut yazmayi hic sevmiyorum hic hosuma gitmiyorOpusme tamam ama sevisme yazmak hem zor hemde hosuma gitmiyor iste o yuzden hicbir ficimde tam olarak yazmadim
Evet sevistiler ama ben acik acik yazmadim yazmayida dusunmuyorum
Heves edenler(ozellikle birisi vardi asiri istiyordu) ozur dilerim bununla idare edin yapacak bir sey yok
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Untold || Hyunin
Fanfiction"Biz bu çocuğu birlikte büyütme hayalleri ile evlat edindik, ama sen gittin."