31

55.6K 3K 807
                                    

Bölüm sonunda görüşürüz<3

İyi okumalar^^

2 gün sonra

"Yani sen aşık oldun, yetmedi sevgili yaptın ve ben bunu yeni öğreniyorum öyle mi?" Melek'in sorgulamakla kalmayıp fazlasıyla kırgın bakan bakışlarına maruz kalıyordum şu an.

Fırat'ı yanlış anlayıp daha doğrusu anlamaya bile çalışmayıp her şeyi mahvedişimin ardından istemsizce depresyona girmiştim. İki gündür derslere de girmediğim için Melek bir sıkıntı olduğunu anlayıp bize gelmişti.

Başta Serhat 'la ilgili olayların canımı sıktığını düşünmüştü çünkü Serhat'a iki gün öncesine kadar çok değer verdiğimi biliyordu ancak şimdi olayların farklı olduğunu anlatmıştım ona.

"Çok hızlı gelişti zaten. Ben bile nasıl başlayıp bitti anlamadım." dedim elimdeki çikolata kavanozundan bir kaşık daha çikolata alıp. Bana beni mutlu edebilecek bir şey lazımdı şu an için.

"Anladım. Peki ne yapmayı düşünüyorsun?" deyip elini omzuma koyarak omzumu sıvazladı.

"Bilmiyorum. Fırat'tan ayrılarak çok büyük bir halt işledim de bana karşı bundan sonraki tutumu ne olur bilmiyorum. Üstelik iki gün geçti."

"Arasana kızım, ne bekliyorsun?" Melek'in ikaz etmesiyle birlikte elimdeki çikolata kavanozunu komodinin üzerine bırakıp telefonumu aldım.

İki gündür elim Fırat'ın numarası üzerinde duruyordu ama bir türlü cesaret edip de arayamıyordum. Benimle barışmak istemeyeceğine adım kadar emindim. İkimiz de suçluyduk ama onu biraz olsun bile dinlemeden yargılamış olmam yapılabilecek en büyük hataydı. Aslında dinlememek denmemeliydi bu yaptığıma. Duymak istemediğim bir cümleyi duyduktan sonra söylediklerini algılayamamıştım. Belki de bunun sebebi kendimi söyleyeceği cümleye fazlasıyla hazırlamaktı.

Bakışlarımı telefondan çekip Melek'in suratına çevirdiğimde hâlâ aramamı işaret eden bakışlarıyla karşılaştım. Derin bir nefes alıp arama tuşuna bastıktan sonra yatağımdan kalkıp camın kenarına gittim. Birkaç defa çaldıktan sonra Fırat aramayı kabul etti. Hiçbir ses gelmiyordu ama telefonun ucundan. Sanırım benim bir şey söylememi bekliyordu.

"Fırat?" dedim stresli bir şekilde dudağımı ıslatarak. Kısa süreli bir sessizlik oluştuktan sonra "Efendim." dedi kuru bir sesle. Tam da tahmin ettiğim gibi bana fazlasıyla tepkiliydi haklı olarak.

"Nasılsın?" dedim sesimin tonunu biraz daha canlı tutmaya çalışarak. O ise benim aksime gayet de ruhsuz bir sesle "iyiyim sağ ol, sen nasılsın?" diye sormuştu. Muhtemelen nasıl olduğumu merak etmiyor, şu an için iyi olup olmamamla ilgilenmiyordu ama kibarlıktan soruyordu işte.

"İyi olmaya çalışıyorum." dediğimde başka bir şey demedi. Çok da kısa sayılmayacak bir ölüm sessizliğinin ardından derin bir nefes alıp "Müsaitsen eğer bugün buluşabilir miyiz? Konuşmamız gereken şeyler var sanırım." dediğimde yine mesafesini aşmadan "Tamam." dedi. Nerede ve ne zaman buluşacağımızı konuştuktan sonra telefonu kapatmıştık.

Soğuk bir ses tonuyla konuşmuştu ama yine de beklediğim kadar büyük bir tepkiyle karşılaşmamıştım. Sadece bana kırgın olduğunu yansıtmıştı. Bunda da sonuna kadar haklıydı. Yine de beni affetmesi için elimden geleni yapacaktım. İkimiz de haksızdık bu yüzden ikimizin de bir çaba göstermesi gerekiyordu ancak kırgın olan taraf o olduğu için ilk adımı atan kişi ben olmalıydım. Hem farkındayım, fazlasıyla şımarıklık yapmıştım.

TELEFONUNUZ BENDE KOMUTANIM/ Texting✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin