"O günü hatırlıyor musun?"
Bana yöneltilen soru karşısında istemsizce irkildim. Burada onca günümüz olmuştu. Hepsi de aklımdaydı. Acaba bahsettiği hangisiydi?
"Hangisini sorduğuna bağlı."
"O gün işte... İlk kez denize girdiğin gün."
Ayaklarıma değen denizin soğuk suyu ile parmaklarımı istemsizce kumun içine doğru batırdım. Nergis, Fatih, Anıl ve abim çoktan denize girmiş, dalgalara karşı kulaç atıyorlardı.
Dedem bana havuzda yüzmeyi öğretmişti ama denize girmekten çok korkuyordum. Boğulurum diye korkuyordum. Bunu da dalga konusu olmamak için kimseye söyleyemiyordum. Böylece dikilirken de dikkat çekiyordum. İçli içli ofladım. Ne yapacaktım?
Yasemin teyze elinde bir dilim karpuz ile yanıma doğru geldiğinde, hızlıca karpuzu elime tutuşturdu ve ardından annem, babam, dedem ve Kerim amcanın oturduğu masaya ilerledi.
Dedemle göz göze geldiğimizde dedem ayağa kalkmıştı. Dedemin yanında kumlarda oturan Yusuf abi ise dedemin peşinden gelmeye başlamıştı.
Yusuf abiye rezil olacaktım işte. O her yerde yüzebiliyordu. Ben ise denize girmeyi bırak, bir adım bile atamamıştım.
"Güzel kızım sen niye burada bir başına duruyorsun?"
Dedem kumların üzerine oturduğunda, ben de dizine oturdum. Dedem diğer dizinin üzerine vurup Yusuf abiyi de diğer dizine oturttuğunda Yusuf abi de merakla bana bakıyordu. Dedem önce elimdeki karpuz dilimini alıp kenara koydu ve ardından anlıma bir öpücük kondurdu. Ardından Yusuf abinin de saçlarına bir öpücük kondurdu.
Dedemin az önceki sorusunu, "Çünkü bir başına durmak daha güzel!" diyerek bir omuz silkmesiyle cevapladığımda, dedemin bıyıkları gülüşünü saklayamamıştı. "Güzel kızım sen tek başına kalmayı sevmezsin ki ama... Biri mi küstürdü seni?" Başımı olumsuz anlamda sağa sola salladım. "E o zaman ne oldu güzel kızım?"
Başımı dedemin güneşten kızarmış omuzuna yasladım. "Korkuyorum dedoş," dediğimde, dedemin dudaklarından sevgi dolu birkaç mırıldanma firar etmişti. "Oy benim güzel kızım denize girmekten mi korkmuş? E ama biz hep beraber yüzdük ya dedeciğim? O zaman korkmamıştın hiç."
Derin bir iç çektim. "O zaman balıklı su değildi ki dedoş. Hem başı sonu belliydi. Duvarları vardı. Denizin duvarları yok."
Yusuf abi araya girerek, "E daha güzel ya işte," dediğinde gözlerimi devirip Yusuf abiye baktım. "Nesi güzelmiş akıllım?" Yusuf abi yarım ağız bir tebessümle bana baktı. "Deniz daha özgür de ondan daha güzel akıllım. Başı sonu yok işte. Bu ne kadar güzel bir şey? İstediğin yere, istediğin gibi yüzebilirsin. Hem balıklar sana bir şey yapmaz ki. Senin etin acıdır, acı! Hayvanların kursağında kalır!"
Yusuf abinin kurduğu cümleyle birlikte hırsla dedemin dizinden kalktım. "Benim etim acı falan değil! Yasemin teyze bana hep tatlım diyor. Etim acı olsa o bana tatlım demez!" Yusuf abi de benim ardımdan ayağa kalktı. "Annem sen ağlama diye öyle diyor."
Yere eğilip avucuma kum doldurduğumda Yusuf abi denize doğru koşmaya başlamıştı. Ben de peşinden koşarken bir yandan da, "Kaçma yusufcuk! Seni yakaladığımda göreceksin!" Yusuf abi bana keyifle el salladı. "Önce yakala da sonra ben göreceğimi görürüm çilli!"
Yusuf abinin peşinden koşarken fark etmeden denize girmiştim. Hatta o kadar ileriye gitmiştim ki karnıma kadar suya batmıştım bile.
"Yusufcuk," diyerek korkuyla Yusuf abiye baktığımda bana kollarını açmış halde ona doğru gelmemi bekleyen Yusuf Abiyi görmüştüm. "Yusufcuk ne yapacağım şimdi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla Çıkmazı
Teen Fiction"Bir insan ömrünün sonuna kadar bir çok kez sevebilir, sevilebilir hatta aşklar yaşayabilir belki ama benim seni yaşadığım gibi yaşayamaz. Ben seni yaşıyorum Leyla. Sen benim kanıma karışıyorsun, damarlarımdan akıyorsun. Ciğerlerime doluyorsun sen b...