"Eee... Size soruyorum. Ne yapıyorsunuz burada?" diye soran Nisa ile ellerimi Yusuf'un elinden çektim.
Bıkkınlıkla iç çekerek, "Seni tam olarak hangi kısmı ilgilendiriyor Nisa?" diye sorduğumda, Nisa tepkimle afallamış gibiydi. Yine de bozuntuya vermeden, "İlgilendiriyor ki soruyorum Leylacığım. Sen de anlarsın beni hangi kısmının ilgilendirdiğini," dedi.
Nisa'ya gözlerimi devirip, "Tamam Nisa," dedim ve ekledim. "Ben seni hangi kısmının ilgilendirdiğini anladığım zaman konuşuruz bunları. Şu an hesap sorar gibi başıma dikilmenin hiçbir anlamı yok."
Nisa ile aynı anda Yusuf'a döndüğümüzde bir şey demesini bekler bir halde Yusuf'a baktım. Onun da bir şey demesini istiyordum. Susmasını istemiyordum.
Onun için bu kadar mı kötüydü benimle bir arada görülmek? Neden susuyordu? Nisa'ya bir cevap vermeyecek kadar mı önemsizdim?
"Hadi Leyla içeri geçelim."
Bu muydu yani? Diyeceği tek şey bu muydu? Peki, öyle olsundu.
"Tamam Yusuf abi," dedim, abi kelimesine özellikle vurgu yaparak. "Geçelim."
Nisa, Yusuf ve ben birlikte hastanenin içine girdiğimizde kısa bir süre sonra bizimkilerin yanına varmıştık. Ben Nergis'in yanına oturduğumda Yusuf ve Nisa karşı duvarlarda ayakta dikiliyordu. Nergis'in yanına oturduğumda Nisa'ya olan bakışlarını fark etmiştim.
Nergis'e fısıldayarak, "Niye öyle bakıyorsun kıza?" diye sorduğumda, önce omuzunu silkti ve ardından, "Hoşlanmıyorum. Yetmez mi?" diye sordu. Başımı olumlu anlamda salladım. "Artar bile."
Bu hayatta şüphesiz en sevdiğim şeylerden biri en yakın arkadaşımla aynı kişiden hoşlanmamaktı.
Nergis ile yan yana otururken annemin sedye ile yanımıza doğru gelmesiyle birlikte ayağa fırladım. Annem sedyede yatıyordu. Halen uyuyor haldeydi.
Gözlerimden akan yaşları tutamazken abim ve yengemin annemin peşinden, annemi götürdükleri odaya gittiğini gördüm. Ardından herkes tek tek odaya ilerledi.
Nergis, "Leyla hadi gel," dediğinde, gözyaşlarımı elimle gelişigüzel silerek ona döndüm. "Sen git. Ben yüzümü yıkayayım. Annem beni böyle görmesin."
Nergis başını olumlu anlamda salladığında Nisa ile birlikte odaya girdiler. Koskoca koridorda Yusuf ve ben kalmıştık.
Her ne kadar ondan tarafa bakmak istemesem de bakışlarını üzerimde hissediyor ve istemsizce ona bakma ihtiyacı duyuyordum. Ya da yalan söylemeye gerek yoktu. Ona bakmak istiyordum.
Mantığım ondan uzak durmak istedikçe yüreğim dur durak bilmecen ona koşmak istiyordu. Ona sarılmak, göğsüne başımı ağlayıp özgürce ağlamak, korkularımı ve duygularımı anlatmak, yargılanmadan dinleneceğimi bilmenin verdiği rahatlama hissiyle huzuruma erişmek istiyordum.
Göz yaşlarım daha da artarken olduğum yerde kalakaldım.
Yanıma gelmiyordu. Öylece duruyordu işte. Yanıma gelmiyordu. Bana varmak istemeyen Yusuf'a nasıl varabilirdim ki?
"Leyla, kötü bir şey mi oldu neden ağlıyorsun?"
Tolga'nın panik dolu sesini duyduğumda hızla ona döndüm. Hızla dönmemin etkisiyle kararan gözlerim olduğum yerde sendelememe neden oldu. Tolga aramızdaki mesafeyi kolayca kapatıp, kollarımdan tutarak düşmeme engel olduğunda, düşeceğimden korkarak kollarına sıkı sıkıya tutundum.
"Sen gitmemiş miydin?" diye sorarken, her ne kadar Tolga'nın önünde çocuk gibi ağlamaktan utanıyor olsam da, göz yaşlarıma engel olamıyordum. "Gitmedim. Buralardayım. Odaya çıktınız mı diye bakmaya geldim. Sen iyi misin, kötü bir şey mi oldu?" Başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır... Annem odaya girdi. Ben onu öyle görünce kötü oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla Çıkmazı
Novela Juvenil"Bir insan ömrünün sonuna kadar bir çok kez sevebilir, sevilebilir hatta aşklar yaşayabilir belki ama benim seni yaşadığım gibi yaşayamaz. Ben seni yaşıyorum Leyla. Sen benim kanıma karışıyorsun, damarlarımdan akıyorsun. Ciğerlerime doluyorsun sen b...