onuncu bölüm | leyla ve yusuf'un sonsuzluğu

207 17 36
                                    

Herkese merhaba. Bin okunmayı geçmişiz. Çok mutlu ve motive oldum. Sizlerin güzel yorumları beni çok motive ediyor. Hepinize teşekkür ederim. İyi okumalar!🤍

Bölüm şarkısı: Sezen Aksu - Yarası Saklım.

Hava bugün oldukça kasvetliydi. Aslında ben kasvetli havaları çok severdim ama bugün nedense havanın kasveti içime dolmuştu.

Sabah erkenden başlayan dersim uzadıkça uzamıştı. Dersim uzadıkça duvarlar üstüme üstüme gelmeye başlamıştı. Belki de içimdeki kasvetin nedeni buydu.

Yusuf bugün beni hiç aramamıştı. Mesaj atmamıştı. Sabah okula bırakmayı da teklif etmemişti.

Belki de içimdeki kasvetin nedeni buydu.

Yusuf'suzluk.

Yeterince iyi bir kasvet toplama sebebiydi. En azından benim için öyleydi.

İçimdeki aşk beni ona öylesine bağlamıştı ki, onsuz bir dakikaya dahi tahammülsüz hale gelmiştim. Bu böyle devam edecekse işim işti. Bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum.

Yusuf'un özlemiyle nasıl baş edilirdi ki?

"Leyla neden tek başına oturuyorsun? Yanımıza gelsene."

Daldığım düşüncelerden aynı bölümü okuduğumuz ve yemekhanede bahçede beraber vakit geçirdiğimiz Kerem'in sesiyle sıyrıldım.

"Orası benim için şu an aşırı hararetli. Derste eriyen beynimi halen eski kıvamına."

Kerem gülerek yanıma oturduğunda bana bir karton bardak uzattı. "Tahmin etmiştim," dedikten sonra bardağı almam için bir kez daha bardağı hareket ettirdi. "O yüzden sana kahve getirdim." Kerem'in elinden benim için getirdiği kahveyi tebessüm ederek aldım. "Teşekkür ederim. Zahmet etmişsin."

Kerem umursamaz bir halde omuzunu silkti. "Yok ya. Ne zahmeti? Ben en iyi seninle anlaşabiliyorum zaten. Kankamızın gönlünü hoş tutmak lazım."

Kerem tıpkı Fatih gibi bilgisayar oyunlarına karşı oldukça ilgiliydi. Ders aralarında çay kahve içip yemek yediğimiz zamanlarda toplanan kalabalık grupta bu durum mizah malzemesi haline geliyor, herkes Kerem'in bu yaşta bilgisayar oyunlarına bu kadar tutkulu olmasını eleştiriyordu. Ben ise insanları mutlu eden hobileri ve tutkularını eleştirmezdim. Bilgisayar oyunlarının sevenine ne kadar önemli bir mesele olduğunu da Fatih'ten öğrenmiştim. Bu yüzden ne zaman Kerem bu konuda eleştirilse ben ona arka çıkıyordum. Kerem'in en iyi anlaştığı kişinin ben olduğumu düşünmesine şaşırmamıştım.

Benim de bu grupta en iyi anlaştığım kişi Kerem'di. Bazen mesajlaşırdık da. Bana sosyal medya üzerinden komik videolar yollardı. Dersler hakkında da konuşurduk. Üniversiteye gitmeden önce askere gidip gelmiş ve birkaç yıl da çalışmıştı. Bu nedenle aramızda beş yaş vardı. Çalışma hayatından vazgeçip babasının izinden giderek öğretmen olmaya karar vermiş ve üniversiteye kayıt olmuştu. Oldukça başarılıydı da ama not tutmayı hiç beceremiyordu. Benim notlarım onun ezberleme tekniğiyle birleşiyordu ve böylelikle ikimiz de sınavlarda başarılı olabiliyorduk.

Kerem'e bakarak, "Yine not istemek için şirin davranıyorsan benim de notum olmadığını bilmeni isterim. Annem rahatsızlandığı zaman bir sürü ders kaçırdım," dediğimde Kerem sırt çantasından bir dosya çıkartıp bana uzattı. "Sen yokken ben senin yerine not aldım. Artık benimkiler ne kadar iş görür bilemiyorum ama açığı kapatmana yardımcı olur belki." Keremin aramıza bıraktığı dosyayı elime aldım. Gerçekten de not tutmuştu. Üstün körü baktığımda oldukça detaylı bir şekilde not tuttuğu belli oluyordu. "Teşekkür ederim. Sana borçlandım şimdi."

Leyla ÇıkmazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin