Kampüste kahve içerken bir yandan da kucağıma yayılan kedinin ensesini kaşıyordum.
"Benim karnım acıktı ya," diyen Kerem'e gözlerimi devirerek baktım. "Ne gözlerini deviriyorsun? Yemekhanedeki yemekler bana yetmiyor."
"Tamam dersten sonra yemek yemeye gideriz. Bekle azıcık."
Kerem kendi kendine ofladı. "Dersten sonra yemek yiyecek olsam sevgilimle de yerim Leyla. Hadi dersi kıralım ya, ben yerimize imza atacak birini bulurum." Başımı olumsuz anlamda salladım. "Kerem bütün derslerden kalacağız. Stresten ölmek üzereyim."
Kerem umursamazlıkla omuzunu silkti. "Amaan, kalsak ne olur? Genciz, güzeliz, vizelere güleriz, bütün finalleri bükeriz."
Kerem'in kurduğu cümleyle kahkaha atmaya engel olamadım.
"Ben derslere odaklanamıyorum. Uzak mesafe ilişkisi yaşıyorum malum."
Kucağımdaki kediye doğru eğilip, dudağımı öpücük atarmışçasına büzerek bir selfie çektikten sonra fotoğrafımı Yusuf'a gönderdim.
Birkaç dakika sonra cevap geldi. Telefonumun bildirim sesiyle gülümsediğimde Kerem, "Oy oy cilvelere bak cilvelere," diyerek bana laf atmayı ihmal etmemişti.
Yusufçuk: "Bazen sadece bir sokak kedisi olmak istersin..."
Yusuf'un yazdığı mesaja gülümseyerek ona cevap yazmaya başladım.
"E sen de gel, seninle de selfie çekerim. Sokak kedisi olmana gerek yok. Bu seferlik."
Kerem'e doğru dönüp, "Hadi bitirsene kahveni ya!" diyerek fırça attığımda, Kerem gözlerini devirdi. "Leyla derse girmeyeceğiz biliyorsun değil mi? Hadi gel bira patates yapmaya gidelim."
Tam Kerem'e cevap verecekken Yusuf'un mesajıyla duraksadım.
Yusufçuk: "Eğitim meselesi belli oldu. Bu gece bizim ekiptekilerle Ankara'ya gidiyoruz. O yüzden de birazdan çıkacağız. Cuma, cumartesi ve pazar günü eğitim var. Perşembe gece gidiş, pazar gece dönüş. Bu akşam görüşmemiz lazım. Bize kalmaya gelsene. Annemleri hallederim ben."
Bir de başımıza eğitim meselesi çıkmıştı. Yusuf'un çalıştığı şirket, Yusuf ve onun pozisyonundaki herkese eğitim vermeye karar vermişti. Yusuf'un çalışma hayatına dair çok iyi bir adım olacağı için desteklemekle beraber daha yeni kavuşmuşken ayrılacak olmak canımı sıkıyordu.
"Birazdan çıkıyorsan dersi ekiyorum ben o zaman. Akşamı da beraber planlarız olur mu?"
Yusufçuk: "Tamam göz bebeğim almaya geliyorum."
Kerem'e dönüp mahcubiyetle gülümsediğimde Kerem ellerini havaya kaldırıp abartı bir şekilde daha ona hiçbir şey söylemeden itiraza başladı.
"Hayır, hayır," dedi Kerem, dramatik bir tonda. "Ben sana saatlerce dil döktüm ve sen sevgilinin bir lafıyla dersi mi ekiyorsun? Hani dosttuk, hani kardeştik Leyla? Yazık, çok yazık..."
"Of Kerem ya," dedim, isyanla. "Vicdan azabı çekeyim diye drama yapıyorsun. Sen ne menem bir şey çıktın başıma ya. Valla gider Nergis'e ayrıl kanka konuşması çekerim."
"Senin lobin çok geniş ya," dedi Kerem, düşünceli bi edayla. "Benim sevgilim en yakın arkadaşın. Sevgilimin abisi sevgilin. Müstakbel kayınvalidem ve kayınpederim karşı komşun. Benim seninle arayı iyi tutmam farz oldu."
Oturduğumuz masanın üzerindeki eşyalarımı toplarken Kerem'in bu dahiyane tespitine gözlerimi devirerek cevap verdim. "Sırf o yüzden benimle takılıyorsun demek ha? Yazdım bunu bi kenara..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla Çıkmazı
Teen Fiction"Bir insan ömrünün sonuna kadar bir çok kez sevebilir, sevilebilir hatta aşklar yaşayabilir belki ama benim seni yaşadığım gibi yaşayamaz. Ben seni yaşıyorum Leyla. Sen benim kanıma karışıyorsun, damarlarımdan akıyorsun. Ciğerlerime doluyorsun sen b...