Tolga, alıp veremediğimiz de sensin, derdimiz de sensin Leyla, demişti. Bu da ne demek oluyordu?
Babam tam olarak nereden geldiğini bile fark edemediğim bir hızla Tolga'ya ilerlerken, "Ne diyorsun lan sen?! Senin benim kızımla ne derdin olacakmış bok herif?!" diye bağırmayı, daha doğrusu kükremeyi ihmal etmemişti.
Herkes buradaydı. Dedem, abim, annem, babam, Yasemin teyze, Kerim amca, nergis, Fatih, Neşe teyze, Nurgül teyze buradaydı... Hatta tüm mahalle buradaydı.
Tolga az önce tüm mahallenin ortasında bağıra çağıra Yusuf abi ile dertlerinin ve alıp veremediklerinin ben olduğumu söylemişti.
Tolga az önce efelenmiş olan omuzlarını mahcubiyetle indirdi. "Metin amca sen beni yanlış anladın. Ben..." Babam elini kaldırdığında Tolga cümlesini yarım bırakmak durumunda kalmıştı. "Neyine yanlış anlayacağım pezevenk?! Senin karşında kendin gibi yeni yetme çocuk mu var?!"
Dedem, babamın yanına geçtiğinde Kerim amca da dedemin peşinden ilerlemişti. Yusuf abi sanki olduğu yere çakılıp kalmış gibi duruyor, gözleri bir beni bir de abimi kolaçan ediyordu.
Abim hiçbir şey demeden benim yanıma geldiğinde usulca kolumu sıvazladı. Ardından beni kolumdan nazikçe tutup Yusuf abi ve Tolga'nın arasından kenara çekti.
Bir ringin ortasında birbirini parçalamak isteyen iki düşman gibi Yusuf abi ve Tolga tam ortada duruyorken, abim ve ben Yusuf abinin sol tarafındaydık. Kerim amca, babam ve dedem ise Tolga'nın sağ tarafında dikiliyorlardı. Bütün mahalle yokuş aşağı yuvarlanan misketler gibi etrafımızda toplanmıştı.
Başımı kaldırıp abime baktığımda bana gözleriyle bir sorun olmadığını anlatmaya çalışan abim ile derin bir nefes koyverdim.
Abim beni bilirdi. Ben demesem de içimin niyetini bilirdi. Beni bildiği gibi bildiği biri daha varsa o da Yusuf abiydi. Bu nedenle içim bir nebze de olsa rahatlamıştı.
"Birbirinize dalaşmadan önce bir meselenin eğrisini doğrusunu anlatın bakayım!" diyen dedemin kuvvetli sesi ile dizlerimin titrediğini hissettim.
Tolga ve Yusuf abi oldum olası birbirini sevmezdi. Nedenini bilmediğim bir şekilde ikisi arasında belki de beş altı yıldır sürüp giden bir husumet vardı. Tolga, Yusuf abiden küçük olduğu için bazı zamanlar didişmelerini alttan alsa da, çoğu zaman da patlamanın fitilini ateşleyen insan kendisi olurdu.
Bu nedenle Yusuf abi bana kavga ettikleri kişinin Tolga olduğunu söylememiş olmalıydı çünkü benim ona kızacağımı biliyordu. Ben ise Tolga'nın Ankara'daki okulundan döndüğünden bile haberdar olmadığım için kavga ettikleri kişinin Tolga olacağı ihtimali bile aklıma gelmemişti.
Kerim amca daha yapıcı bir ses tonuyla, "Hah! Ay ağzın bal yesin Kemal amcam. Doğru diyorsun. Sakin sakin konuşalım, insan gibi mesele neyse çözelim. Ne Meltem kızımızın bu güzel gününü mahvedelim, ne de Leyla kızımızı zan altında bırakalım. Dimi Yusuf? Sen başlamak ister misin?"
Yusuf abi bir adım öne atıldıktan sonra Tolga lafa girdi. "Evet Yusuf," dedi, Yusuf abinin gözlerinin içine bakarken. "Sen anlatmak ister misin?" Yusuf abi bir anda adeta havaya zıplayarak Tolga'nın yüzüne bir yumruk patlattığında korkuyla yerimden sıçradım.
Yusuf abi bir yandan, "Senin ağzına sıçarım duydun mu beni?" diye bağırıyor bir yandan da yere düşen Tolga'nın üzerine çıkıp ona yumruk atmaya devam ediyordu. "Leyla'nın adını bir daha ağzına almayacaksın! Bak, yemin ederim seni bu mahallenin asfaltına sakız niyetine yapıştırırım! Kolunu bacağın, ağzını da götün sanarsın! Duydun mu beni lan?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyla Çıkmazı
Teen Fiction"Bir insan ömrünün sonuna kadar bir çok kez sevebilir, sevilebilir hatta aşklar yaşayabilir belki ama benim seni yaşadığım gibi yaşayamaz. Ben seni yaşıyorum Leyla. Sen benim kanıma karışıyorsun, damarlarımdan akıyorsun. Ciğerlerime doluyorsun sen b...