Aradan aylar geçmişti. Hepimiz iblis avcısı olmak için eğitimler alıyorduk. Aramızdan en güçlü olanımız ablamdı. O çoktan iblis avcısı olmuştu bile. Biz ise kanao ile hala eğitimlere devam ediyorduk.
Hedefimiz hashira olmaktı. En güçlü avcı olmak değil hashira olmaktı. İblis avcısı olmamızda bir sebep yoktu belki de vardı. Çünkü annemiz ve babamızın neden öldüğünü bilmiyorduk. Eve geldiğimizde onların her yerlerinde kan olan cesetlerini görmemiz, ölüm sebeplerini ayı saldırısı olarak adlandırmamıza sebep olmuştu.
...
Koltukta oturmuş telefonumda geziyordum. "Shinobu, ben Aoi'ye gideceğim. Kanao ise tanjisiyle bulaşacak. Gelir misin?" Dedi ablam.
Sınavlarım olduğu için gece gündüz durmadan çalışmak zorunda kalmıştım. Bu yüzden evde keyif çatmak istiyordum. "Yok siz gidin ben evde kalacağım." Dedim.
Ablam ve kanao giyinip gittiler. Kanao tanjiro ile buluşacağı için oldukça heyecanlı görünüyordu. Ben ise yatağımın altında sakladığım cipsi alıp yemeye karar verdim.
Cipsimi kavanoza koyup yanına bir sprite aldım ve koltuğuma doğru götürdüm.
Cipsim bittikten sonra kavanozu mutfağa götürmek için ayaklandım. O sırada kapıdan gelen tıkırtıları duydum. Sumi,kiyo ve nahodur diye geçiştirdim. Çünkü konaklarımız komşu olduğu için garip sesler çıkarıp bizi korkutmayı severlerdi.
Umursamayıp mutfağa doğru yöneldiğim sırada kapının açıldığını duydum. O kadar korktum ki kımıldayamadım bile. Şok olmuştum donup kalmıştım.
Kimdi bu? Ablam mı? Kanao mu? Başka biri mi? Kelebek kardeşler mi? Ayı mı..? Bir şaka mı? Giren her kimse ise onun göremeyeceği pozisyondaydım. Bir hırsız mıydı peki? Hırsıza kurban artık ya iblisse?
Elimde kavanoz olduğunu farketmeden ellerimi serbest bıraktım ve kavanoz düşünce kırıldı. Giren kişinin içeride birini aradığına emindim çünkü içeri girmiştim, yere düşme sesini duyduğu için birinin olduğunu anlamıştır.
Tuz buz olmuştu resmen. Kaçmam gerekiyordu. Mutfağa girip camdan atlayacaktım ki tam koşacakken cama bastığım için here düştüm. Ayağımın kanadığını hissediyordum. Yürümeye çalışamazdım çünkü ayağımı hissetmiyordum sanırım içine girmişti, sakin ol sakin.. aklıma sürünmek geldiği için sürünmeye başladım.
O kişinin arkamda olduğunu hissettim. Ellerim bacaklarım göz bebeklerim hücrelerim.. herşeyimin titrediğine emindim. Korkaklık yapmamalıydım. Arkamı döndüğümde tam ablamın tanımladığı iblise benzer biri vardı.
Belkide o iblis oydu. Ablam için gelmişti. "Hiçbir yere kaçmak yok! Ziyafet çekmeme izin ver." Dedi. Korkuyordum ama belki bu iblisi alt edebilirdim.
Zar zor ayağa kalktım. Ayağımdaki acıyı hissedebiliyordum. "S-senin.. senin.. amacın ne?" Dedim sinirli bir şekilde. "Ah şunu demeliyim benim amacım kelebek tokalı uzun saçlı açık mor gözlü kız. Ama onu bulamadım. Bu yüzden seni yiyeceğim!" Diye gülümsedi.
Beni mi yiyecekti? Evet bu bir iblisti. Belki onu alt edebilirdim. Hemen çekmeden bir çatal ve bir bıçak aldım. "Ah zavallı.. Beni onlarla alt edebileceğini mi sanıyorsun? Üst kademe 2. Sıraya karşı mı ahahahahah!" Dedi.
"O zaman bende denerim! Ölmemem lazım!" Dedim. "Hmm.. ölmek istemiyorsun.. ama bana karşıda şansın yok. O zaman iblis ol ne dersin?" Dedi.
Ondan kurtuluşum yoktu. Tek yol kaçmamdı. Ona elimdeki çatalı fırlatıp koşmaya başladım. Daha mutfaktan bile çıkamamıştım. Yanağına saplanan bıçağı çıkardı ve elindeki yelpazesini bana doğrulttu.
O an vücudumun yandığını hissediyordum. Yere düştüm ve tek elimi serbest bıraktım. Yerdeki elimi yere bırakıp dokundurup çektim ve baktığımda elim kan olmuştu ve karşımdaki iblisi gördüm..
Devam edecek..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin yasağı •giyushino•
Fanfiction"nerden bileyim doğruyu söylediğini?" "Yaşıyorsun."