7.0

176 18 6
                                    


Aylar geçmişti. Günler haftalar birbirini kovalıyordu. Artık güneşe çıkamayalı aylar olmuştu. Ama hala alışabilmiş değildim. Diğer iblislerden farklıydım çünkü güneşe çıkabiliyordum. Yani tam olarak değil. Kelebek olup güneşe çıkabiliyordum ama bu benim çok yorulmama sebep oluyordu.

Ablam ve kanao iblis avcısı olmuştu. Ben ise olamamıştım artık iblis olduğum için. Bana Aoi bakıyordu. Daha doğrusu Aoi ile kalıyordum. Güçlendiğim için geceleri çıkıp ablamın veya kanao'nun görevlerine yardım ediyordum.

Belki evet benim gibi insan yemeyen iblisler vardı. Ben insan yemediğim için otomatik olarak güçsüz ve yorgun düşüyordum ama enerjimi iblis öldürerek sağlıyordum.

Önceliğim Bana saldıran üst kademeyi öldürmekti. Ama ondan epey güçsüz olduğum için daha çok vardı ve bir iblis bir iblisi öldürebilir mi bilmiyordum.

Eğer öldüremezse ablam ve kanao'dan isteyecektim. Zaten onlarda bunu istiyordu.

Odamda bir sürü perde vardı. Güneş görmemi engelleyecek perdeler. Koridorlar ise çok ışık almıyordu. Zaten kelebek olarak güneşe çıkabilirdim istesem.

İblis olmanın verdiği acıdan sabahlarımı hep yatakta geçirirdim. Hiç bir aktivitem kalmamıştı. Geceleri ise kendimi sokağa atardım.

Her sabah ki gibi Yorganımı çekmiş telefonuma bakıyordum. "Shin! Kalk artık! Sabahtan beri yatıyorsun!" Diye içeri daldı aoi. "Zaten sabah." Dedim.

"Ne sabahı saat 5 oldu!" Diye sinirle Yorganımı açtı Aoi. "Bak shin sen gençsin günlerini yatarak geçirme gençliğini yaşa diğer iblislere farkın güneşe az çok çıkabiliyorsun en azından!" Dedi Aoi.

Haklıydı. 16 yaşımda kendimi harcıyordum. "Tamam.. birşeyler yiyeceğim. Lütfen mavi kurabiyelerinden yaptığını söyle." Dedim. "Yaptım ama sadece 5 tane yiyeceksin! Birazını inosukeye yaptım." Dedi.

"tamam. Kanao geldi mi?" Diye sordum Aoi ile mutfağa yürürken.

"Geliyormuş."

Akşam

Ablam ben ve kanao dc oynuyorduk. Farkedebiliyordum ki beni mutlu etmek için herşeyi yapıyorlardı. Çünkü eskiden ablam dc oynamamızı yasaklamıştı.

Havada çok güzeldi. Tam bulutluydu. Bu yüzden bahçede oynuyorduk. "Gaaak! Kanao tsuyuri! Gaak! Doğu! Doğu!" Kanao'nun kargası ötüyordu. Görev saati gelmişti. Gerçi oldukça erkendi. Daha güneş tam batmamıştı.

Ablamında görevi geldiği için üçümüz birlikte gitmeye karar verdik. Ben kelebek olup ablamın omzuna kondum ve koşmaya başladılar.

Geldiğimizde hava kararmak üzereydi. Ama daha tam kararmamıştı. Kanao ve ablam görevlerindeydiler. Ben ise bir iblis arıyordum.

Birini gördüm. Lacivert toplu saçları vardı. İblis miydi? Ona konmak en iyisiydi. Uçarak Ona doğru yöneldim. Biraz yüzünü inceledim. Etrafta iblis var mı diye bakıyor, en küçük bir ses duyduğunda hemen arkasına bakıyordu.

Çok ciddiydi ama gördüğüm en temiz yüzlü kişiydi. Ona konmam gerekiyordu. Beni görünce parmağını uzattı ve kondum. Biraz yüzünü inceledim. Ardından arkasında bir iblis göründü.

O ise iblisi görünce beni unutup koşmaya başladı.

Hava kararmıştı. Artık normal halime geri dönebilirdim. Biraz yorgun olacaktım ama sorun değildi. Normal halime geri dönüp dolaşmaya başladım.

Kelebeğin yasağı •giyushino•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin