1.

63 7 6
                                    

Yurdun kapılarının kilitlenme sesiyle derin bir nefes verdim. Gece yarısı olmuştu bile. Yarım saattir boş boş oturuyorduk ve kızların tek yaptığı reklam izlemekti. "Bak ben söylüyorum en iyi bez reklamı budur." dedi Hicran çok ciddi bir konudan bahseder gibi.

"Hayır be bundan önce ki daha iyiydi." dedi Meyra.

"Onun adı bile bilinmiyor." dedi Sümeyye de konuya katılarak. 

"Sıkıldım." dedim oflar gibi. Yataktan kalkıp ağır adımlarla yanlarına oturdum ve ellerimi çenemin altına da birleştirip televizyona çevirdim bakışlarımı. Tam o sıra da bir filmin fragmanı oynadı ekran da. Bir grup arkadaşın kampa gidip, Orman da başlarına bir şey gelmesini anlatıyordu film. Gözlerim büyüdü. "Biz de gitsek ya."

"Şimdi arabamız olacaktı." Meyra'nın en büyük hayali arabaları olmasıydı. Arabalara aşık bir yapıya sahipti. 

"Olsa kaçardık bile." dedi Hicran yüzünde ki tebessümle ve yatağına geçip oturdu. 

Çok büyük bir odamız yoktu. Sağ da iki, sol da iki yatak vardı ve yatakların tam ortasında bir gardırop, gardırobun tam karşısında ise televizyon, televizyonun yanında da ayna. Dört katlı bir yurttuk. En üst kat müdüründü. Üçüncü katta iki oda vardı. Bizim odamız birde diğerlerinin. Bu oda küçük olduğu için dört kişiye ayrı yapılmıştı ve biz de şansımıza buraya denk gelmiştik. Diğer o da bizimkine göre kocamandı ve çoğunluk orada kalıyordu. Bizim katımız on dört yaş üstü içindi. İkinci kat da on dört yaş altına aitti. Zemin katta ise yemekhane ve çıkış vardı. Bu çıkış bahçeye açılıyordu. Gerçek çıkışın kapısı sürgülü demir büyük kapılardandı ama etrafında ki duvarlardan, birinin yardımıyla kaçılırdı. 

Hicran'a çevirdim bakışlarımı. "Belki arabamız yok ama," bu fikrim bizi yurttan atılmaya kadar götürebilirdi ama yine sundum onlara. "Onun var." 

"Kimin var?"

"Şu müdürün jipi, çok güzel değil mi Sümeyye?" 

"İsterseniz anahtarları çalarım." dedi Meyra teklifimi destekleyerek.

"İyi misiniz kızlar? Yakalanırsak mahvoluruz." 

"Hadi ama Hicran, çok güzel olabilir." dediğimde Sümeyye başladı konuşmaya, 

"Yurttan atılmak mı istiyorsunuz? Hem yakında sınav var." Sümeyye okul birincisiydi ve genelde bizi böyle şeylerden o geri çekerdi. 

"Ne korkaksınız ya?" dedi Meyra kaşları çatılırken. "Ne olacak sanki?"

"Bilmiyorum ama içim de kötü bir his var. Yani anlayacağınız olmaz kızlar." Hicran'nın sözleriyle ısrar etme vaktimin gelmiş olduğunu anladım ve ben başladım konuşmaya,

"Eğleniriz biraz ya, kesin yolda ölürüz falan. Hicran ne kötü hissi ya? Ne olurdu biraz eğlensek? İlla bozun tamam mı? Ne kadar sıkıldığım umurunda mı?"

"Betül sıkılıyorsan gel bir şeyler yapalım. Yurttan kaçmak mı derdine çare?"

"Evet." dedim triple kollarımı önümde bağlarken.

"Aslında eğlenceli olabilir." dedi düşünceli bir tınıyla Sümeyye. "Gidelim ya."

"Sümeyye sen de mi ya?"

"O zaman ben anahtarı çalıp geleyim siz de Hicran'ı ikna edin." dedi Meyra ayaklanıp ve odadan ayrıldı.

"Hicraney, Hicraney" dedim alkış yaparak ve onun yatağının ucuna geçtim. "Hadi artık nazlanma."

"Ne nazı Betül?"

"Hadi, hadi, hadi."

"Başımıza bir şey gelirse mahvederim sizi kızlar."

"Öleceğiz bu gece. Kalk hadi!" o oflayıp puflayarak kalkarken ben de dolabıma yöneldim. 

Dolaptan beyaz mini bir elbise çıkartıp Sümeyye'ye gösterdim. "Bunu giyeyim mi?" 

"Kampa mı gidiyorsun, ağaçları baştan çıkarmaya mı? Bırak şunu Allah aşkına." eşofmanla tişört çıkartıp bana uzattığında kafamı olumsuz mana da salladım ve askılı bir body ve altına da kot bit pantolon giydim. Sümeyye eşofman üstü tişört ve Hicran da tayt üstü uzun bir tişört giymişti. Gözlük taktığımda kombinimle çok uyumluydu ama gece saati olduğu için komik duruyordu.

Aynanın karşısında kendime bakarken Hicran yanıma geldi ve hafifçe kafama vurup, "Şapka da tak." dedi sırıtarak. 

"Takmayayım mı?"

"Tak Betül. Güneş gözünü almasın." 

"Üf Hicran ya!" gözlüğü çıkartıp çekmeceye koydum ve son kez üzerime bakıp kapıyı açtım. "Nerede kaldı Meyra?" gözüm merdivenlere döndü. biraz sonra Meyra geldi ve anahtarları sallayıp,

"İnin aşağı." dedi. 

"Malzemeleri ayarlamadık ki daha."

"Ayarladım ben." dedi Hicran ve sonra hepimiz çıktık sessizce. Aşağı indik ve demir kapının yanında ki duvarın önünde durduk. 

"Kadın anlamaz mı benzinin bittiğini?" dedi Sümeyye.

"O moruğun aklına bile gelmeyiz merak etme. Hem de sen varsan, hiç." dedi Meyra onu rahatlatmaya çalışarak. 

Demir kapı duvarın iki katıydı ama duvarlarda yüksekti. "Nasıl çıkacağız buradan?"

"Biri elini  birleştirecek ve biz de eline basıp kendimizi kaldırır şuradan tutunuruz gerisi kolay zaten."

"İyi de Meyra kim yapacak onu?" kim yaparsa o kalacaktı burada. Çünkü ona elini açacak biri kalmayacaktı. 

"Aslında," diye bir ses geldiğinde hiddetle arkamı döndüm ve Merve'yle kesişti gözlerim. "Ben açarım elimi ama beni de götürürseniz." 

"Gel." dedi Meyra ve sonra o elini açtı. Sırayla atladık duvardan.

"Ben nasıl çıkacağım?" dedi Merve. 

"Senle de başka zaman artık." dedi Sümeyye ve arabaya yöneldik. 

"Şaçmalamayın!" Merve'nin yüksek sesi ulaştı kulaklarıma. "Ben de size bunun bedelini ödetmezsem!" 

Hicran şoför kapısına yöneldiğinde onu durdum. Aramızda araba kullanmayı bilen tek kişi Hicran'dı. Ben de az çok biliyordum. "Ben süreyim."

"Betül bilmiyorsun ki." 

"Az çok biliyorum. Hem sen de yanıma oturur anlatırsın."

"Hayır Betül!" eli kapıya iliştiğinde elini tuttum ve gözlerimi gözlerine kilitledim. 

"Korkumu yenmek istiyorum." hayır demeyeceğinden emindim ama yine de sağlamlaştırdım. "Hem orman yolu. Boş olacaktır."

"Sadece gidişte." dediğinde yolcu koltuğuna geçti ve ben de şoför koltuğuna yerleştim. Bir an geçmiş gözlerim de canlandığında direksiyonu sıkıca sardı ellerim ve gözlerimi sıkıp kafamı hızla iki yana sallayarak düşüncemi dağıtmaya çalıştım. Gözlerimi açtım ve derin bir nefes verdim. Elimin tersiyle dolu gözlerimi sildim ve yola odaklandım. Ağlamayacaktım, bu gece ağlamayacaktım. Bu gece travmamı atlatacaktım ve her şey daha da güzel olacaktı...
 

Kız Kıza Gezelim Bu GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin