33.

20 2 3
                                    

Hicran'ın dilinden;

Herşeyin tek kurtarıcısı olduğunu düşündüğüm uykuya dalmışken Sümeyye'nin sesiyle gözlerimi araladım. Alelacele saçlarını toplayarak beni çağırıyordu.
"Hicran, uyuyarak hiç bir şey geçmeyecek eğer Meyra da burda olsaydı şuan da bu yaptığından dolayı sana kızardı. Ne kadar daha okula gelmeyip uyuyacaksın acaba?" Hem üzüntülü, hem sitemkar bu sözlerinde çokta haklıydı aslında. Uyuyarak sadece kalabalıktan sıyrılıyordum, başka değişen bişey yok..

"Sınav varmış bugün, gelmem gerekiyormuş, tamam Sümoşum anladım. Sakin ol!" söylediğim şeylerden memnun olsada çaktırmayıp hâlâ sinirli rolde kalmaya devam ediyordu. Yanağına bir öpücük kondurmamla gülümsedi.

Hemen hazırlanıp kapıda duran servisi oyalamaya gittim çünkü servis 5 dakika sonra kalkacaktı, ama Betül hanım hala saçımı nasıl yapsam derdine düşmüş şekilden şekile giriyordu. Bi süre servis şoförü Samet abi ile muhabbet ettik, dertleştik, kendisi Meyra'yı çok severdi. Zaten genelde oyalama görevi de Meyra'nındı, en geç gelen ben ve Betül olurduk. O zamana kadar da Meyra'yı aşağı yollardık. Şimdi Meyra yok, sadece anıları ve bize kattığı güzel şeyler vardı. Onu her hatırladığımda gözlerim dolar, içim sızlar. Benim kapanmayan yaram annem derdim kardeşimi kaybetmeden önce.

"Betül kaç dakikadır yapmaya çalıştığın saç bu mu cidden? Allah seni napmasın." Dedi Sümeyye gülerek.

Arkamı dönüp baktığımda benide gülme tuttu. "Lan bilseydim oylamazdım adamcağızı. Bu ne tip?"

"Aşkolar ne yapayım? Baktım her halim güzel en iyisi uğraşmayayım dedim." Diyerek ego kassa da biz onun istediği saç modelini beceremeyip açık bırakmak zorunda kaldığını cok iyi biliyorduk.

Sınıfa girdiğimde beni yaz tatilinden ve devamsızlıklarımdan sonra ilk defa gördükleri için bir süre gözler üzerimde gezindi.
                                 
Derse girmiş, sınavı kopyayla halletmiş bir şekilde okulun sonuna gelmiştik.

Kızlarla kol kola okulun çıkış kapısına ilerlerken, görünce gözlerimin içinin patlamasına sebep olan birini gördüm.
"Ömer." Döküldü dudaklarımdan.

3 aydır cenaze gününden beri hiç bir gün beni yanliz bırakmayan Ömer.

Meyra'nın ölümünden sonra tutunacak ve beni ayakta tutacak kimse yoktu. Sümeyye ve Betül de benim gibi yıkılmıştı. Her birimiz şu koca dünyada yanlız kalmış gibiydik.

Sümeyye güçlü kızdır, yıkılsa da her zaman beni teselli etmeye çalışan oydu. O kötü zamanları birbirimize dayanarak yaşamak için sebepler bularak ilerledik.
Ve Ömer Meyra'nın öldüğünü duyduğundan beri, bir an olsun elimi bırakmayan, her ağlayıp düştüğümde kaldırıp göz yaşlarımı silen, yüzüme tekrar gülümseme kazandıran insan olmuştu.

Bizi Ömer ile birbirimizden ayırmayan bir şey var. Israrla yanyana getiren, bağlayan.
Bilmiyorum Ömer belki de bana üzüldüğü icin yanımda ama ben onun yanımda oluşuna hayranım. İlk görüşte aşka inanmazdım ama onu hastanede gördüğümde anda kalp atışlarım değişmişti.

Yanına koşarak gittim ve, "Yine gelmişsin." dedim gülümseyerek.

"Ben artık hep burdayım, gitmedim ki geleyim." dedi neşeli bir şekilde
"İyide normalde burda buluşmuyorduk, yani hep burda değildin, ayrıca okula geldiğimi nerden öğrendin?" Dedim merakla.

"Hayır, hep burdaydım." dedi işaret parmağını kalbime bastırarak. Dudaklarım iki parmak açılmış ona bakıyordum.

"Ne?"

Kız Kıza Gezelim Bu GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin